| Konu: | Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 05.04.2016 |
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Deminden beri "Neden insan haklarıyla ilgili bir kanunun burada görüşülmesi inandırıcı değildir?"i açıklamaya çalışıyoruz. Yani hukuk devleti yoksa, işte, bir ülkenin bir yerinde büyük bir savaş tablosu önünüze geliyorsa, bir ülkede Hükûmet tamamen inisiyatifini yitirecek bir vesayet altındaysa insan hakları olmaz diyoruz. Bunlara çıkıp kendi tezlerinizle böyle bir durumun olmayacağını ifade etmek yerine bir savunma refleksi içerisinde sadece Cumhurbaşkanını savunuyorsunuz. Yani bir kere, bu yaklaşım doğru değil.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Kandil ağzıyla konuşma!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bakın "Hukuk devleti yoktur." diyoruz, yani bugün sizin milletvekillerinizin dün katıldıkları bir televizyon programındaki açıklamalarını ben burada dile getirdim, "Yasama da bize bağlı, yürütme de bize bağlı, yargı da bize bağlı." diyorlar. Anayasa Komisyonu üyesi olan bir milletvekili de...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Kandil'e mi bağlı olacak?
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Size mi bağlı olacak?
İşte, itiraf etmiş oluyorsunuz, bakın. Sen, şimdi, yasamanın, yürütmenin, yargının AKP'ye bağlı olduğunu itiraf etmiş oluyorsun.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Yapma ya!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Biz Kandil'e bağlı olduğunu söylemiyoruz, ama, siz, bu kuvvetler ayrılığının olmadığını, bunların AKP'ye bağlı olduğunu söylüyorsanız, ortada ne bir demokrasi var ne de bir hukuk devleti var anlamı çıkar burada.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Siz bize mi bağlısınız?
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Burada, sizin net bir şekilde çıkıp, bu hukuk devletini neden ortadan kaldırdığınızı açıklamanız gerekiyor. Yani bir ülkede Cumhurbaşkanı "Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımıyorum." diyorsa, ona karşı yereldeki mahkemeleri direnişe çağırıyorsa, kaymakamlara, valilere, "Bundan sonra mevzuatı elinizin tersiyle bir kenara itin, kendi bildiğinizi yapın." diyorsa, orada hukuk devletinden bahsetmek mümkün değil.
Yani, ben, ana muhalefet partisinin tavrına da şaşıyorum, böylesi önemli bir konuda, burada, biz ana muhalefet partisinin ne düşündüğünü öğrenemedik. Ben bu konuyu gündeme getirdiğimde, kuvvetler ayrılığını denetleme yetkisini ana muhalefet olarak halktan alan, bu konuda Türkiye'nin hukuk devleti ve demokrasisiyle ilgili iktidarı denetleme görevini en üst düzeyde temsil eden Cumhuriyet Halk Partisi suspus oluyor. Yani o zaman burada çok ciddi bir sorun var demektir. Kendi kuvvetler erkine sahip çıkmayan bir hükûmet anlayışı, bu erkler arasındaki hukukun tamamen ortadan kalktığına sessiz kalan bir ana muhalefet partisi ve her geçen gün de freni patlamış bir araç gibi uçuruma sürüklenen bir ülke gerçeği. Buradan bir an önce bir çıkış sağlamamız gerekiyor. Bunu sağlamadığımız sürece de insan haklarıyla ilgili ne kadar yasal düzenleme yapılırsa yapılsın, herhangi bir inandırıcılığının olması mümkün değil. İşte, şimdi getirilen bu kurulda da tamamen Hükûmet ve Cumhurbaşkanının inisiyatifine vermişsiniz. Yani böylesi bir durumda, sizin hukuk devletini ayaklar altına alarak, bu ülkenin demokratik kazanımlarını hiçe sayarak ortaya koyduğunuz hak ihlallerini yine sizin yetkilendirmiş olduğunuz bir kurul nasıl denetleyecek? Böyle bir şey mümkün olabilir mi? Yani Başbakanın bile Cumhurbaşkanına karşı ses çıkaramadığı, kendi görüşünün arkasında olamadığı bir durumda İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulundaki üyeler nasıl kendi görüşlerini objektif bir şekilde yansıtacaklar? Bunun mümkün olmadığını hepiniz biliyorsunuz. O nedenle, yol yakınken bu yanlışlardan dönülmesi gerekir. Hukuk devleti konusunda taviz vermemek gerekir. Evrensel demokrasi normları konusunda taviz vermemek gerekir. İnsan hakları konusunda evrensel ilkeleri bir an önce bir kez daha hatırlamanız gerekir. Devletin mevcut sorunlara neden olan idari yapısını da yetkiyi yerellere vererek yerinden yönetim anlayışıyla yeniden ele almak gerekir. Bunları yapmadığınız sürece burada sadece bize cevap verme durumunda kalırsınız. Bu cevapların da ne bizim tarafımızdan ne de halkımız tarafından herhangi bir inandırıcılığı olmadığı kanaatindeyiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)