| Konu: | Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 05.04.2016 |
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Sayın Başkan, Sayın Divan ve değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, altı bin yedi yüz altmış altı yıldır kutlanan; Asuri, Süryani, Keldani ve Aramilerin Akito Bayramı'nı kutluyoruz. Ta Akadlardan, Asurlardan ve Babiller döneminden beri kutlanmaktadır. Süryanice olarak da "..."(x) şeklinde bir kutlama yaptım.
Ve bugün 5 Nisan Avukatlar Günü, avukatlarımızın da Avukatlar Günü'nü kutluyoruz. Ama avukatlar maalesef artık avukat tutar hâle gelmiştir bu son süreçte. Bu anlamıyla da Allah onlara ve bizlere yardımcı olsun.
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı'yla ilgili konuşuluyorken, maalesef, hâlen çok aleni bir şekilde insan hakları çiğnenmektedir. Örneğin, geçen hafta araştırma önergemiz vardı, hayatını yitiren Bediüzzaman'la ilgili, Şeyh Sait'le ilgili, Seyit Rıza'yla ilgili; hâlâ kabirleri bulunmuş durumda değil ve maalesef, hâlâ Saidi Nursi-Saidi Kürdi tartışmaları yapılıyor. Bu da ölmüş insanların kemiğini sızlatan... Ve bu tartışmalardan, eminim, şu anda ruhen de rahatsız olmaktadırlar. Saidi Kürdi'yi kabul etmeyen, Saidi Nursi'yi anlamamıştır; Saidi Nursi'yi de kabul etmeyen, Saidi Kürdi'yi anlamamıştır. Bediüzzaman'ın konjonktürel olarak, siyasi ve politik gelişmelere paralel olarak kullanmış olduğu isimler vardır. "Eski Sait", "Yeni Sait", "Ebu Lâşey", "İbnüzzaman" gibi çokça lakap ve isim kullanmıştır, bu yönüyle de bir bütün olarak Bediüzzaman'dır. Irki tartışmalardan uzak tutulması gerekiyor. Biz onun fikirlerine, eserlerine, külliyatına önem veriyoruz; ırkı tabii ki tartışma konusu yapılmamalıdır.
Az önce bir hatip arkadaş güzel söyledi, Avrupa kriterlerini eleştirdi. Tamam, biz, Cenevre Sözleşmesi'ni, Paris Sözleşmesi'ni, Varşova'yı, Avrupa uyum yasası kriterlerini, Magna Carta'yı bir tarafa bırakalım; buyurun, İslam tarihi içindeki referansları ele alalım. Örneğin, Hilful Fudul diye bir anlaşma vardır. Peygamber (AS) 20 yaşındayken, peygamberliği gelmeden, önce Mekke'ye gelen hacılara bir şekilde zulmediliyordu, malları ellerinden alınıyordu. En sonunda kalkıp ne dendi? Mekke ehli toplanıp dedi ki: "Biz bu zulmü kabul etmeyelim. Biz bütün kabileler bir araya gelip bir komisyon oluşturalım." Ve o komisyonda kimler yer alıyordu? Müşrikler vardı, Hristiyanlar vardı, Hanif dinine mensup kabileler vardı. Bunların ortaklaştığı bir şekilde, bugünkü anlamıyla, insan hak ve hukukunu savunacak bir komisyon oluşturuldu yani parlamentonun tek bir grubundan oluşturulmadı. Bugün oluşturulan komisyonun 8 üyesi bakanlar tarafından, 3 üyesi Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Bu, İslam'ın o referanslarına da aykırıdır. Aynı şekilde, Medine Vesikası da aslında bu oluşturulan kurulla ilgili... Daha doğrusu, bu kurul çelişiyor çünkü Medine Vesikası'nda da bütün etnik, dinî azınlıkları temsil eden insanlar vardı ve o şekilde adalet daha fazla tecelli ediyordu.
Ben sözlerimi bitirip sizleri saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)