| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 05.04.2016 |
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun Anayasa'nın 98'inci ve İç Tüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince otizmin ne olduğuna dair verdiği Meclis araştırması açılması istemiyle ilgili önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, vatan ve bayrak, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü korumak için şehit olan askerlerimize, polislerimize ve sivil vatandaşlarımıza da Allah'tan rahmet diliyorum. PKK terör örgütü başta olmak üzere tüm terör örgütlerini de lanetliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Ayrıca, bugün 5 Nisan, Avukatlar Günü'nü de kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, aslında otizm sadece bir siyasi partinin argümanı olamaz, hiçbir parti de bu şekilde davranmamalı. Ben çok şey söyleyeceğim ama bugün Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının Aile Bakanımıza yapmış olduğu hakareti şiddetle kınıyorum. Özellikle, yine, onu alkışlayan Cumhuriyet Halk Partisinin bayan milletvekillerini de Allah'a havale ediyorum. Çünkü bir bayan, genel başkanının ağzından çıkan lafın nereye gideceğini, ne şekilde konuşulduğunu anlamadan eğer alkışlamışsa ben fazla bir şey söylemiyorum.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bakanınıza sorun, Bakanınıza.
LEVENT GÖK (Ankara) - Niye çarpıtıyorsunuz? Hiç alakası yok, neyi çarpıtıyorsunuz?
İSMAİL TAMER (Devamla) - Sayın Başkan, hiç öyle o şekilde şey yapmayın, savunulacak bir tarafı yok.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Kesinlikle yok.
LEVENT GÖK (Ankara) - Çarpıtmayın ama.
İSMAİL TAMER (Devamla) - Tam tersi, bir kere buna cevap vermeniz de çok zordur, bunun altından kalkmanızın da zor olduğunu biliyoruz. Şahsen ben bir milletvekili olarak bu çatı altında böyle bir ifadenin kullanılmasını şiddetle kınıyorum, bir genel başkana yakışmadığını da ifade ediyorum. Hiç konuşmanıza gerek yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, sadece otizmli değil, engelli vatandaşlarımızı da göz önüne almamız lazım. Bunları toplumda şefkate, ilgiye, alakaya ihtiyaç hissedilen bozukluklar olarak değerlendirmek lazım. Bu bozukluklar "yaygın gelişme bozuklukları" olarak adlandırılabilir. Bu da 5 şekilde ifade ediliyor, işte, otistik bozukluklar da bunların başında geliyor. Diğer bozukluklar, Asperger bozukluğu, çocukluğun dezintegratif bozukluğu, Rett bozukluğu ve başka türlü bozukluklar olarak sayılabilir.
Otizm spektrum bozukluğu, çocukluk çağı nörogelişimsel bozukluklar içerisinde yer alan, belirtileri yaşamın ilk üç yılı içerisinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden, sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişim problemleriyle ortaya çıkan bir bozukluktur. Tüm dünyada gözüktüğü gibi özellikle sosyoekonomik düzeyi ne olursa olsun tüm ailelerde gözükebilir.
Toplumda otistik bozukluk on binde 3,3'le 16 arasında ama yaygın gelişimsel bozukluk işin içine girdiği zaman da on binde 21 kişide görmek mümkündür. Erkeklerde kızlara göre 3'e 1 oranında ama yaygın olarak düşündüğümüzde de 5'e 1 oranında gördüğümüzü rahatlıkla söyleyebiliriz.
Değerli milletvekilleri, otistik bozukluğun nedenini tam olarak tespit etmek mümkün değildir. Ancak zekâ geriliğinin eşlik edebilmesi, epileptik bozuklukların ve EEG anormalliklerinin sıklığının yüksek olması, diğer tıbbi durumlarla birlikte görülmesi otizmin biyolojik bir bozukluk olduğunu düşündürmektedir. Genetik etmenler ve doğum öncesi, sonrası, doğum anındaki etkenlerle de bunların daha çabuk ortaya çıkması önemlidir.
Otizmin şu anda sahip olduğumuz bilgiler ve yöntemlerle birlikte tedavisinin mümkün olmadığını biliyoruz ancak en erken şekilde bu bozukluğu teşhis etmek durumunda da daha iyi tedavi şekilleriyle beraber bunların beceri özellikleri ortaya çıkarılabilmektedir. O açıdan, özellikle 3 yaşına kadar ne kadar erken tespit edersek bu bozuklukları ileride öğretimle birlikte ortadan kaldırmanın mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Tabii, bazı çocuklarda özellikle bunların bu çocukların daha fazla etkin olabilmeleri adına çeşitli bulgularla ortaya çıktığı da görülmüştür. Bunlar göz kontağı kuramazlar, gözlerinize baksalar bile kısa süreli ve sizden uzaklara bakıyormuş gibi görünebilirler; huzursuzdurlar, bazıları birtakım ses ve kokuyu daha iyi alır, bazıları alamayabilirler. Bunların en önemli özelliklerinden bir tanesi, etraftaki birtakım değişiklikleri çok kısa zaman içerisinde görür, onu ortadan kaldırana kadar da stres içerisinde olurlar. Rutin olarak görülmeyen ve yapılamayan alışkanlıkları bir şekilde tespit edebilirler. Bu gibi bulgular neticesinde bunları tespit etmemiz mümkündür.
Değerli milletvekilleri, tabii, bizim Hükûmet olarak, bakanlıklar olarak bununla ilgili çok şeyler yaptığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. 2 Nisan, tüm dünyada otizm konusunda farkındalık yaratmak amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Otizm Farkındalık Günü olarak ilan edilmiştir. "Otizm Farkındalık Ayı" olarak bunu ifade etmişiz ve bireylerin toplumsal yaşama katılımı konusunda farkındalığın ve duyarlılığın artırılmasına yönelik çalışmaları da gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Ülkemizde son yıllarda ivme kazanan yeni engelliler politikasının sonucu olarak, engelli bireylerin yaşam kalitelerinin artmasına ve sorunların çözümüne yönelik çalışmalar da ayrıca sürdürülmektedir. Engelli bireylerin yaşam alanlarında karşılaştığı sorunlara yönelik temel haklar ve hizmetlere ilişkin yasal düzenlemeler de ihtiyaç olduğu zaman yapılmaktadır.
En önemli yapmış olduğumuz, otizm spektrum bozukluğu olan bireylere yönelik ulusal eylem planı taslağını bugünlerde hazırlamış durumdayız. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız, ilgili tüm kurum ve kuruluşların otizm konusundaki yükümlülüklerinin yer aldığı söz konusu eylem planını Yüksek Planlama Kuruluna sunmuştur.
Bakanlığımızca, eylem planı taslağı kapsamında, özellikle son yıllarda birçok çalışma daha yapılmıştır.
2014 yılında ve 2015 yılında, Dünya Otizm Farkındalık Günü'nde, ilgili bakanlık ve kurumlarla, üniversite, STK'lar ve özellikle de ailelerin katılmış olduğu organizasyonlar gerçekleştirilerek, bu bozukluk hakkında bilgiler verilmiştir.
2015 yılı içerisinde, Bakanlığımız ve UNICEF Türkiye temsilciliği iş birliğinde, bakımevlerindeki otistik çocuklar için rehabilitasyon modeli oluşturulmasına, Kısa Süreli Ulusal Bireysel Danışmanlık Projesi uygulamalarına, otizmli bireyler için bir rehabilitasyon modelinin kurulmasını hedefleyen projelere imza atmış durumdayız. Eylem planı taslağı kapsamında, otizmli bireylerin toplumsal yaşama katılımını sağlamaya yönelik çalışmalarımız yine aynı şekilde devam edecektir.
Ayrıca, Sağlık Bakanlığımız 2014 yılında 3.500'ü sağlık personeli, 1.500'ü eğitimci, 3.400'ü öğrenciyi ve 6.367'si halk eğitimi olmak üzere 14.767 kişiye farkındalık eğitimi vermiştir.
Yine, 2015 yılında 10.558 sağlık personeline, 3.435 eğitimciye, 10.700 öğrenciye ve diğerleri olmak üzere toplam 53.304 kişiye yine farkındalık eğitimi vermiştir.
Değerli milletvekilleri, biz bu çocukların her zaman yanında olduk ve yanında olmaya da devam edeceğiz. Hiçbir zaman bu çocukları evlerine kapanan, toplum yaşamından uzak olan bir duruma sokmadık. Bundan önceki, 2005 yılında çıkarmış olduğumuz Engelliler Yasası'yla birlikte de engelli çocuklarımızla birlikte bu çocuklarımıza da gerekli desteği verdik, gerekli eğitimleri verdik. Özel eğitimlerine özellikle dikkat ediyoruz. Bundan sonraki dönem içerisinde de bu konunun çok önemli olduğunu ve değerli kardeşim Çetin Bey'in de farkında olduğunu -onun da bir yakınından dolayı- her zaman bu konunun siyasal, partilerüstü bir durum olduğunu ifade ediyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) - Destekle, destekle.
İSMAİL TAMER (Devamla) - Bu konuya zaten yapmış olduğumuz bu çalışmalardan dolayı destek veremeyeceğimi belirtiyor, hepinize saygı ve sevgilerimi iletiyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)