GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:67
Tarih:05.04.2016

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir önergeyle ilgili konuşan hatipleri dinledik. İlk önce, ben, Allah var ya, hangi konuyu nasıl, nereye getirecekler diye çok merak ettim.

Önerge bir genelgeyle ilgili, Sayın Ahmet Davutoğlu'nun yani Sayın Başbakanın yayınladığı bir genelgeyle ilgili. Genelgede ne diyor? Genelgede şunu diyor: "Legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten yapılarla mücadelesini hukuki zeminde etkin bir şekilde yürütmektedir devlet." ve devam ediyor: "Anayasaya ve kanunlara sadakatle hareket etmeleri, tarafsızlık ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak davranışlarıyla kendilerine duyulan güveni zedelememeleri gerekmektedir. Bu çerçevede, kamu çalışanları, kanunların suç saydığı yönde faaliyet gösteren herhangi bir herhangi bir harekete, gruplaşmaya veya derneğe katılamaz ya da bunlara yardım ve yataklık edemezler." diyor.

Değerli arkadaşlar, memurlarla ilgili yasalar bunun aykırısını mı söylüyor? Mevcut hukuk sistemi bundan farklı bir şey mi söylüyor? Hayır, söylemiyor. Ne diyor? Ama, başka bir yetki veriyor, diyor ki: "Terör örgütleri veya legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten yapılarla ilişki kuran ve eylem birliği içerisinde olanlar, bu örgüt ve yapıların emir ve talimatıyla hareket edenler; bu memurlar hakkında şefleri bildirimde bulunsunlar, bunları bildirsinler."

Şimdi ben size başka bir şeyden bahsediyorum: Bu, Sayın Başbakanın konuşmasıyla ilgili başlayan, tetiklemesiyle ilgili başlayan bir konudur. "Teröre destek verdiği hukuken ispatlanmış kamu personelinin kamuyla ilişkisi kesilecek." Ne engelliyor sizi? Hiçbir şey engellemiyor. Eğer milletin bu kaynağı terör örgütleri için kullanılıyorsa, doğrudan yardım yapılıyorsa ya da dolaylı bir şekilde paralel çete üzerinden terör olaylarına sessiz kalınması sağlanıyorsa kamu personeline dönük olarak da her türlü işlem yapılacaktır. Sayın Başbakan ve Hükûmeti dâhil olmak üzere, o dönemdeki Başbakan ve Hükûmet dâhil olmak üzere paralel yapıya yardım ve yataklık yapan o dönemki Hükûmettir, o dönemki Hükûmetin Sayın Başbakanıdır. Kendisi bizzat paralel yapıyla ilgili şu ifadeleri kullanmıştır, Türk milletinin dikkatine sunuyorum: "Benden daha ne istediniz de ben yapmadım?" demiştir. Balyoz davalarında ve Ergenekon davasında çok açık ve net olarak, bugün paralel yapının savcısı olarak tüm dünyada aranmakta olan bir savcıyla ilgili, o günkü Başbakan "Arkasında ben varım." demiştir.

Bakın, 15 Temmuz 2008'de Meclisteki grup konuşmasında "Ergenekon davasının savcısıyım." diyor. Bir yıl sonra aynı Meclis kürsüsünden "Bakın, ortada son derecede ağır, vahim iddialar var; Anayasa'mıza, yasalarımıza göre suç teşkil eden ithamlar var. Bu iddiaların peşine düşen, bu iddiaları aydınlatmaya çalışan bir hukuk sistemimiz var. Bırakalım yargı işlesin, hukuk işlesin, bırakalım ak ile kara ortaya çıksın." diyor. Diyen kim? O dönemki Hükûmetin Başbakanı Sayın Tayyip Erdoğan. Kimin yolunu açıyor? Paralel yapıyla ilgili aranmakta olan, o dönemde savcılık yapan hâkim ve savcıların önünü açıyor. Kim yataklık yapmış? O zamanki Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı ve Hükûmeti yataklık yapmış. Suçlu mu arıyorsunuz? Bununla ilgili bir memur mu arıyorsunuz? O zaman arayacağınız yer hiç uzakta değil, kendi içinize bakarsanız suçluyu çok net bir şekilde görürsünüz.

Değerli arkadaşlarım, şimdi ben soruyorum: Başbakanın bu genelgesinden sonra, genelge yayınlanmadan bir hafta önce Başbakan grup konuşmasında "657 zırhına sığınıyorum, bunu kıracağız, bunu deleceğiz." demişti. Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletinde bir yasanın sağladığı zırh genelgeyle mi kırılacak? Soruyorum. Bizim hukuk devletimizde memurlar hakkında yargı kararı olmadan, halktan alınan bilgilerle mi işlem yapılıyor? Soruyorum. Devlet memurlarıyla ilgili idari işlemler Devlet Memurları Yasası'nın 125'inci maddesinde açıkça tanımlanıyor. Bu çerçevenin dışında neye, kime dayanarak, nasıl idari bir işlem yürüteceksiniz? Soruyorum. Legal görünümlü illegal yapı ne demektir? Soruyorum. Mesela, Adalet ve Kalkınma Partisi legal bir partidir. Adalet ve Kalkınma Partisinin legal görünümlü illegal bir yapı olduğunu birisi çıkıp iddia edebilir mi? Memurlar hakkında idari işlem yapabilir mi? Yapabilirse söyleyin, açıkça ifade edin, biz de bilelim. Hangi örgütler, dernekler, vakıflar legal görünümlü illegal yapı olarak kabul ediliyor? Böyle bir liste elinizde var mı? Varsa, neden gereği yerine getirilmiyor? Yoksa, bir yapının legal görünümlü illegal bir yapı oluşumu olduğuna, bir hukuk devletinde yargı dışında kim karar verebilecek güçtedir? Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleri olarak bilmek istiyoruz. Legal bir yapıyı mahkeme kararı olmadan illegal saymak, ilişki içindeki kişileri de suçlu kabul etmek için kime, hangi kıstaslara yetki veriliyor? Kamunun yasal yollarla legal görünümlü illegal yapılarla mücadele etmesi gerekirken, memurlar üzerinden böyle bir av yürütülmesi hangi hukuk normlarına uyuyor?

Değerli Türkiye Büyük Millet Meclisinin vekilleri, kamuda 3,5 milyon insanımız görev yapıyor. Dün, sizin, Türkiye milletinin, Türk milletinin karşısına geçip de söylediğiniz ve "Biz yargının ve hukukun arkasındayız." derken aslında bir suç örgütünü savunduğunuz, bir suç örgütünün arkasında olduğunuz aşikârken, bugün "Evet, öyleymiş, bundan vazgeçtik." söyleminiz sizin suçunuzu gerçekten hafifletir mi? Siz bu suçun ezikliği içerisinde, Türkiye'de çalışan 3 milyon memurun bundan sonra fişlenmesini, yargı önüne çıkarılmasını hangi siyasi görüşten oldukları belli olmayan memurların şeflerine ve onların amirlerine bırakırsanız, memurları ve masum insanları sizin bu hukuk anlayışınızdan koruyacak sistem ne olacaktır? Siz makul şüpheli diye insanları damgaladınız ve ondan sonra da yargıladınız, onlar beraat ettiler; damgalayanlar ve yargılayanlar suçludur diye aranıyorlar.

Şimdi, sizin net olarak söylediğiniz bir şeyi daha ifade ederek sözlerime son veriyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin terörle uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur. Terörün bugünkü yapılanmasına gelmesinin nedeni Adalet ve Kalkınma Partisidir. "Ya bizden yanasınız ya terörden yanasınız." sözünüze karşılık, ne sizden yanayız ne de terörden yanayız, biz Türkiye Cumhuriyeti devletinden ve milletinden yanayız. Bir gün bunun farkına siz de varacaksınız ve yüce Türk adaletinde yargılanacaksınız.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)