GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Milliyetçi Hareket Partisi Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in ölümünün 19'uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:1
Birleşim:66
Tarih:04.04.2016

OKTAY VURAL (İzmir) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Türk dünyasının bilge lideri Başbuğ Alparslan Türkeş Bey, bundan on dokuz yıl önce karlı bir günde yürekleri yakarak Hakk'a yürümüştü. 4 Nisan günü yağan karlar bu ateşi söndürmedi, kora dönüştü. Seksen yıllık koca çınarın Hakk'a yürümesinin ardından ülkü sevdasıyla yetişen milyonlarca yeni filiz yeşerdi. İşte, aradan geçen on dokuz yıla rağmen, bizler, Başbuğ'umuzun büyük Türkiye idealinin, milliyetçilik fikrinin, yaktığı ülkü meşalesinin hiç sönmediğini, onun mezarının başında Fatihalar okuyan ülkü filizlerinin gözlerinde gördük. Rabb'ime çok şükür ki onun ideallerini takip eden, Türk milletinin birlik ve bekasını ülküsü kabul eden, yalnızca vatan topraklarının içinde değil dünyanın dört bir yanında yaşayan mazlum milletlere sahip çıkmayı görev kabul eden, Türk devlet ve milletinin birlik ve dirliğinin sigortası Türk milletine sevdalı milyonlarca genç yetişmiştir.

Evet, onun aramızdan ayrılışının 19'uncu yılı ancak Başbuğ'umuzun kalplerimizdeki ve zihinlerimizdeki yeri ve önemi hiç değişmedi. Türkeş Bey, bizlere iki önemli emanet bırakmıştır: Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları. Ne mutlu ki hep iftihar ettiği, üzerine titrediği Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi, bugün de onun izinden yürümekte, ondan devraldığı millet hizmetine büyük bir şevkle devam etmektedir.

1969 yılında, Adana'daki ilk kurultayımızda, Milliyetçi Hareket Partisi siyasi hayattaki şerefli yolculuğuna başladığında, Türkeş Bey "Hür ve mesut insanların barış ve refah yurdu, büyük, kudretli, müreffeh Türkiye'yi inşa edeceğiz. Millî tarihimizin yeni safhasında ve millî hayatında müstesna bir mevki taşıyacak Türkiye'nin şanlı geleceği için yeni bir başlangıç olacaktır." demişti. Şu anda da en büyük özlemimiz bu ülkü değil midir? Bizler Milliyetçi Hareket kadroları olarak o başlangıçtan hiçbir sapma olmadan, ülkümüzden taviz vermeden emin adımlarla onun idealleri doğrultusunda ilerliyoruz.

Türkeş Bey milletimizin önündeki engelleri sayarken, aslında bugün de pek fazla bir şey değişmediğini görüyoruz. Türkeş Bey o gün "Türkiye devletler dizisinin sonunda Türk milleti, milletler kafilesinin gerisindedir. Türk milletini yönetme sorumluluğu taşıyanlar, millete ait zamanı ve imkânı ölçüsüzce israf etmişlerdir." demişti. Bugün, maalesef aynı tabloyla karşı karşıyayız ama inanıyoruz ki Türkeş Bey'in 1969 Kurultayı'nda ifade ettiği gibi, Türk milletinin önüne çıkan engelleri, onu çaresizliğe, yokluğa, utançla boyun eğmeye mahkûm eden ve kader kabul edilen neticeyi, sefaleti, cehaleti, istibdadı yenme kararlılığını gösterecek milliyetçi kadrolar, milletimizin bu makûs talihini değiştirecektir. Kırk altı yıl önce Adana Kurultayı'nda "Millî varlığımızı tehdit eden tehlikeler karşısında Türk gençliğinin susması demek, Türklüğün tarih sahnesinden silinmesi demektir." diyerek bugün milleti bölmeye yönelik tehlikelere işaret etmiştir.

Yine "Halkımız birbiriyle sarmaş dolaş olmuştur. Bir bölgeye ayrılık istemek, ayrı haklar istemek, federasyon istemek, özerklik istemek yahut 'demokratikleşme' kılıfı, adı altında bölücülüğe yol açacak birtakım durumlar ortaya çıkartmak, Türkiye'nin, milletin dağılmasına yol açar." diyerek en büyük uyarıları yapmıştır. "Bu, büyük bir oyundur, Türkiye'yi parça parça edip dağıtma oyunudur, birliğini yıkma oyunudur." demişti. Cumhuriyetin kuruluşunda da federasyon ve eyalet taleplerine ve dayatmalarına karşı doğu ve güneydoğudaki vatandaşlarımızla kenetlenerek "Hayır, niye eyalet, niye federasyon? Biz tek milletiz, Türkiye Cumhuriyeti üniter devlet olacaktır." diyerek cumhuriyete ve onun kuruluş mücadelesine sahip çıkma kararlığını ortaya koydular.

Yine 11 Ocak 1971'de Adana'da "Bizim milliyetçiliğimiz bölge, mezhep, din, ırk ayrılığı kabul etmeyen, birleştirici ve kaynaştırıcı bir anlayıştır. Milletimizin bütün fertlerini kaderde, kıvançta ve tasada ortak, bölünmez bir bütün hâlinde millî şuur ve ülküler etrafında toplayan, milletimizi dünya milletler ailesi içinde eşit haklara sahip şerefli bir üyesi bulundurmayı gaye edinmiş olan Türk milliyetçisiyiz. Türk milliyetçisi olmakla gurur duyarız." diyerek milliyetçiliği ayaklar altına alanlara cevap vermiştir.

Milletimize Türk milliyetçiliği gibi bir mefkûreyi, bu kutsal davayı bırakan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum, tamamlayınız Sayın Vural.

OKTAY VURAL (Devamla) - ...fikirleriyle, ülküleriyle Türk kültürüne, tarihine, siyasetine istikamet veren Başbuğ'umuzun yetiştirdiği, emek verdiği milyonlarca ülkücü onun ideallerini ve eserlerini yaşatmaya devam edecektir. Bu kutsal mücadeleyi yürüterek Milliyetçi Hareket Partisini bugünlere getirmiş, Hakk'ın rahmetine kavuşmuş olan dava arkadaşlarını rahmet, hayatta olanlarını şükran ve minnet duygularımızla selamlıyorum.

Başbuğ'um, mekânın cennet olsun.

"Ne mutlu Türk'üm diyene." (MHP sıralarından alkışlar)