GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:65
Tarih:01.04.2016

HULUSİ ŞENTÜRK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İnsan hakları ve eşitlik günümüz dünyasının evrensel değerleri arasında yer almaktadır ve hepimizin bildiği gibi bu evrensel değerler de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi'yle tüm dünyaya ilan edilmiştir. Elbette ki söz konusu Beyanname insan hakları alanındaki dünyadaki ilk metin değildir. Batılı kaynaklara soracak olursak 1215 tarihli Magna Carta Anlaşması bu konuda ilk metin olarak kabul ediliyor. Oysa, yine hepimiz biliyoruz ki söz konusu anlaşma insan hakları alanındaki bir metin değil, o dönemde krala başkaldıran derebeyleri ile kral arasında yetkilerin tekrar paylaşıldığı bir anlaşmadır. Çünkü, insan hakları, insanların eşit doğması ve her insanın onurluolması anlayışı üzerine bina edilmektedir ve bu şekilde de olması gerekmektedir. İşte tam da bu anlamda, her insanın doğuştan şerefli olduğu ve her insanın doğuştan eşit haklara sahip olduğu anlayışı Batılılardan çok daha önce, yüzlerce sene önce gerek kitabı kerimlerde gerek Medine Vesikası'ndagerek Veda Hutbesi'nde günümüzden bin dört yüz sene önce ilan edilmiştir ve bu ilan edilen ilkelere göre rengi, cinsiyeti, etnik kökeni ve statüsü ne olursa olsun, Allah katında takva ayrıcalığı hariç herkes eşittir ve kimsenin kimseye karşı hiçbir üstünlüğü yoktur. İşte bu sebepledir ki fıkhımızda "İsmet âdemiyettir." prensibi vardır; yani dokunulmazlık ve hak sahibi olmak için gereken tek şey insan olarak dünyaya gelmektir ve yine medeniyetimizde "Zalimin ve mazlumun kimliği sorulmaz." anlayışı vardır.Cinsiyeti, statüsü, serveti, etnik kökeni, mezhebi ve dini ne olursa olsun zalimin karşısına çıkmak ve yine bu anlamda dini, dili, mezhebi ne olursa olsun mazlumun yanında yer almak her insanın temel sorumlulukları arasındadır. İşte, böyle bir medeniyet anlayışına bugün her günkünden daha çok ihtiyacımız var.

Günlerdir bu kanun görüşülürken atıf yaptığımız Avrupalılar ve Batılılar. Bunlar için insan hakları, benim için ya da bu coğrafya için söz konusu değil. Onlar için insan hakları ancak kendi coğrafyalarındaki insanların hakları ihlal edildiğinde söz konusudur. Soruyorum: Dün Irak'ta milyonlarca insan bombalar altında ölürken caretta carettalarla ilgilenen bunlar değil miydi? Bugün Suriye'de 100 binlerce insan bombalarla katledilirken, milyonlarca Suriyeli evinden barkından göç etmek zorunda kalırken hâlen entelektüel takıntılarla uğraşan, hâlen bu vahşeti, bu zulmü görmeyen Avrupa'dan alınacak dersimiz olmaması gerekir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, biz kendi medeniyet değerlerimiz üzerinde kendi anlayışımızı bina etmek ve dünyaya gerçek medeniyeti göstermek mecburiyetindeyiz. Batı'nın bugün medeniyet dediği şey yüz yıllardır sömürdükleri insanlardan elde ettikleri kaynaklarla kurdukları vahşi bir imparatorluk ve bugün bize medeniyet diye sunmaya çalıştıkları da bu kanla kurulu medeniyetlerinin, şaşaalı medeniyetlerinin bizim dünyalarımızın hâlen pazar olarak görülmesi gayretine matuftur. O yüzden biz kendi değerlerimize dayalı medeniyetimizi inşa etmek mecburiyetindeyiz.

Değerli arkadaşlar, AK PARTİ olarak iktidara geldiğimiz 2002 yılından beri demokrasi çıtasını yükseltebilmek, hukuk ortamını geliştirebilmek, insanımızın daha da şerefli ve daha insanca yaşamasını sağlayabilmek için her alanda adımlar attık. İnsan hakları alanında da 21 Haziran 2012 tarihli ve 6332 sayılı İnsan Hakları Kurumu Kanunu'yla bu konuda önemli bir adım atılmış ve bu kurum kurularak çalışmaya başlamış, ertesi sene ulusal önleme mekanizması da bu kuruma verilmiştir. Bugün gündemimizde olan yasa tasarısıyla kurum yeniden yapılandırılmakta, ayrımcılıkla mücadele görev ve yetkisi de bu kuruma verilmektedir. Yasa tasarısı ayrımcılığa sebep olan tutum ve davranışları belirlemekte ve tanımlamakta. Yine, yasa tasarısı, resen inceleme yapma yetkisini kuruma vermekte, başvuru kolaylığı da getirmektedir. Bunun yanı sıra daha önceki kurumda 75 olan personel kadro sayısını da 150'ye çıkararak daha güçlü, daha etkin bir İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu kurulmasını amaçlamaktadır. Bu yasa tasarısı gerçekleştiği takdirde Türkiye, insan hak ihlalleri ve ayrımcılıkla mücadele konusunda önemli bir adım daha atacaktır ama elbette ki bu adımlar nihai adımlar değil, nihai adımlardan önce atılması gereken adımlardır.

Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyor, iyi günler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)