GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:64
Tarih:31.03.2016

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili kanunun 16'ncı maddesi hakkında konuşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Efendim, geçen hafta bir arkadaşımız, George Orwell'un bir romanına atıfta bulundu, "1984." Aslında o ikili bir seridir, ideolojik romanlardır, onun birincisi var, onu unuttuk. "Hayvanlar çiftliği" diye onun birinci versiyonu vardır, ikincisi de "1984."

COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Kamil Hocam söyledim, söyledim.

KAMİL AYDIN (Devamla) - Siz değildiniz, CHP Eskişehir milletvekili söylemişti.

COŞKUN ÇAKIR (Tokat) - Cevaben söyledim, cevaben.

KAMİL AYDIN (Devamla) - Bu Hayvanlar Çiftliği için eleştirmenler der ki: "Ütopyadır, ütopik bir romandır." Yani yeryüzü cenneti kurmayı hedefler. Oradan hareketle nedir bu yeryüzü cenneti? Marksizm'in o zirve noktası, komünizmin hayata dönüştürülmesiyle bir ağaç gibi hür, insanlar gibi kardeşçesine ama tabii daha sonra 1984'te bu hayal kırıklığı çok açık bir şekilde yaşanıyor. Orada, bu 2 romanda hem 1984'te hem de Hayvanlar Çiftliği'nde 2 tane çok önemli, daha sonra siyasi bir söylem hâline gelmiş söz var. 1984'te der ki: "Büyük Birader bizi gözetliyor." Buna, hakikaten, biri bizi gözetliyor deyin, artık bir güç bizi işte kontrol ediyor falan... Allah korusun, biz bunu kötü bir tecrübeyle yaşadık değil mi? Birileri bizi gözetledi, birilerinin görmezlikten gelmesiyle ya da "İstediğin her şeyi verdik." demesiyle daha sonra ortaya çıktı ki biri bizi gözetliyor. Hayvanlar Çiftliği romanında ise çok önemli bir ideolojik söyleme dönüşen bir şey var. "Herkes eşittir ama birileri daha çok eşittir."

Şimdi, gerçekten, geçen hafta bu Mecliste yaşananlar ışığında bir şeylere şahit olduk. Burada, gerçekten, yüce Türk milletinin iradesinin çok net bir şekilde yansıması var. Yani her grubu temsilen milletvekilleri var. Bu bir iradenin tezahürüdür. Dolayısıyla, burada herhangi bir oluşum, herhangi bir kurum kurulmak istendiği zaman bu iradenin yansımasını çok net bir şekilde demokratik yapı ve demokratik yapının olmazsa olmazı seçmenler ister. Ama, maalesef, geçen hafta iki tartışmalı görüşme sonucunda bir maddede... Doğru tektir. Bazen herkes doğruda birleşir, bazen de birilerinin gözünden kaçar ama birisi doğruyu hatırlattığı zaman diğerleri der ki: "Evet, bu doğrudur, bunda birleşmekte yarar var." Gerçekten bu erdemlilik gösterildi geçen hafta. Özellikle istismar konusunda, çocuk istismarı konusunda -biraz da kamuoyu baskısıyla- bu yüce Meclis bu erdemlilik örneğini gösterdi ve Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu önergeyi daha sonra dönüştürerek ortak bir önergeyle verdi.

Bir ikincisi ise Kişisel Verileri Koruma Kuruluyla ilgiliydi ve maalesef, burada bir hayal kırıklığı yaşadık. Sayın Başbakan mütemadiyen diyor ki: "Meclisi çalıştıracağız, çalıştırmamız lazım. Muhalefet bize destek olmuyor, bize destek vermiyor." Allah aşkına, "Ülke beka sorunu yaşıyor." dediği zaman biz destek olmadık mı? Terör söz konusu olduğu zaman biz çok net bir şekilde destek olduk çünkü "Doğru tek." dedik. "Doğru, terörle müzakere değil, mücadeledir; zaman, mücadele zamanıdır." dedik ama niyeyse bu kişisel verilerin kurumsallaşması, kurullaşması noktasında Milliyetçi Hareket Partisinin iradesi hiç yok sayıldı. Bu Mecliste biz yok muyuz? Milliyetçi Hareket Partisi yok mu? 5 milyon 691 bin oyun temsili... Burada kurul söz konusu olunca bu insanların kişisel verilerinin korunması noktasında niye bu iradeyi yok sayıyoruz? Zaten, Cumhurbaşkanı, bakanlar, Başbakan, sırayla koyduğunuz zaman iktidar partisiyle beraber geriye bir şey kalmıyor ki. 1 tane HDP'ye, 1 tane de CHP'ye lütfedilmiş, bir üyelik verilmiş ama Milliyetçi Hareket Partisine... Ben de buradan Adalet ve Kalkınma Partisine oy verenler başta olmak üzere, onlara da, Milliyetçi Hareket Partisine oy veren seçmenlerime de şikâyet ediyorum. Bu haksızlığı bir an önce gidererek -şu anda görüşmekte olduğumuz kurulda- insan hakları konusunda bir kurumsallaşmada aynı hataya düşmemelisiniz. Demokratik bir şekilde, hep beraber, eşit bir şekilde ya da nispi bir şekilde ama birini varsayıp birini yok sayarak değil, bu kurulların oluşturulması lazım. Demokratik süreç ancak böyle kadük kalmaz, böyle ilerler diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İyi geceler diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)