| Konu: | Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 64 |
| Tarih: | 31.03.2016 |
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gecenin bu geç vaktinde maalesef, aldığımız haberler çok da iç açıcı değil. Yine şehit haberleri, yine yüreğimiz burkuluyor, canımız yanıyor. 7 yavrumuz yine, şehadet şerbetini içmiş. Bunlardan bir tanesi de benim çok kıymetli hemşehrim, yavrumuz -daha yeni bir bebeği var- Mustafa Karakaya. Allah'tan rahmet diliyorum bütün şehitlerimize.
Bunu söylerken, bütün şehitlerimizin ruhaniyeti burada bizimle beraber. Bizim kişilere değer ya da ruhaniyet ya da kutsiyet atfetmemiz, onların bu milletin, bu devletin, bu değerlerin hatırı için yaptıkları hizmetleredir. Yoksa bireysel hiçbir özellikleri yoktur, bireysel özellikleri kendi nevi şahsına münhasırlara atfedilen değerler de geçicidir, buz dağı gibidir, erir giderler. Dolayısıyla biz sadece bugün toprağa düşen yavrularımız için değil, aynı zamanda onlarla beraber geçmişte de bu toprakları vatan yapan bütün şehitlerimizin ruhaniyetine sahip çıkıyoruz.
Geçen sene bugünlerde, nisan ayı başlayınca bir heyecan sarmıştı yetkilileri, resmî organlarımızı. Niye? 2015; 1915'in 100'üncü yılı, efendim, sözde Ermeni soykırım tasarısının uluslararası platforma taşınıp kabul edilip edilmemesi konusuydu. Bir sürü lobi faaliyetlerimiz oldu, Hükûmet bu konuda bir sürü faaliyette bulundu, hatta sivil kitle örgütleri bunu Avrupa'nın birçok kentine taşıdı. O gün Avrupa parlamentolarında, Avrupa'daki sokaklarda dahi sözde soykırım iddialarında bulunamayanlar maalesef, ne çelişkidir ki, bugün bu yüce Mecliste çok rahat bir şekilde "Efendim, 1915'te Ermeni soykırımı yapıldı, 1955'te Rumlar katledildi, Rum soykırımı yapıldı ve her elli yılda bir bu ülkede soykırım yapılıyor..." Ve maalesef üzülerek gördük ki, bu konudaki duyarlılığımız hemen hemen hiç yok, sadece kişilere endeksli.
Çok sevmiş olabiliriz, çok değer vermiş olabiliriz. Bir şahısla ilgili en ufak bir eleştiride yer yerinden oynuyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı...
KAMİL AYDIN (Devamla) - Ama şu anda bütün maneviyatını, kutsiyetini hissettiğimiz o şehadet şerbetini içen şehitlerimizin kemiklerini sızlatan bu söylemlere en ufak bir tepkimiz olmuyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Kös kös dinliyorlar, yeter ki Cumhurbaşkanına bir şey söylenmesin.
KAMİL AYDIN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakın, Türk milletinin geçmişinde soykırım yoktur. Soykırım arayanlar lütfen başka yerlere baksın
Bir adres vereceğim. Zori Balayan diye, Youtube'a girin de Allah rızası için bir bakın. Bakın, o Hınçak ve Taşnakların yaptığı yetmemiş gibi bizim ecdadımıza... Özellikle, ben, buradan, Kars, Ağrı, Iğdır, Erzurum, Bingöl, Elâzığ, Mardin, Diyarbakır ve Adana'ya kadar, Maraş'a kadar uzanan, o Hınçak ve Taşnak çetelerinin yaptığı zulümde şehadet şerbetini içenlerin hatırası önünde eğiliyorum, onlardan özür diliyorum bugün suskunluğumuzu bozamadığımız için. Bizim ecdadımızda soykırım yoktur.
Sayın Iğdır milletvekilim burada. Neden yaptınız o anıtı? Iğdır'da bir anıt yaptık, soykırım anıtı değil mi sayın vekilim? Neyin anıtıydı bu? Ecdadımızın yok edilmesinin anlamlı bir şekilde kuşaktan kuşağa aktarılması için değil miydi? Niye bugün burada suskunuz?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Baş sallayacağına çık, kürsüden konuş.
KAMİL AYDIN (Devamla) - Bizim Allah'a şükür...
Bakın, "2023 vizyonu" diyoruz, "2071", "2053" diyorsunuz; Allah aşkına, nedir bu tarihler, bu tarihler size bir şey hatırlatıyor mu? 2023'ü anlamak için 1923'e iyi sahip çıkmak lazım. (MHP sıralarından alkışlar)
Tarihine sahip çıkmayan, geçmişini bilmeyen, geçmişine sahip çıkmayan geleceğine yön veremez. Vizyonunuzu kâğıt üzerinde o kadar yazın ki ne olduğunu önce öğrenmemiz lazım, o müktesebata sahip çıkmamız lazım, çünkü 1923'teki müktesebat şuydu: Ya istiklal, ya ölümdü. 1071'deki ya Anadolu'ydu, ya ölümdü. 1453'te ya İstanbul'du, ya bendim. Bugün de aynı şeyleri diyebiliyorsak böyle vizyonlar koyalım uzun vadede önümüze; ama, maalesef yakın geçmişimize dahi sahip çıkamıyoruz, ecdadımızın kemiklerini sızlatıyoruz. Onun için, Tarih Kurumundaki Ermeni masası kapatıldı, ben şimdi iyi anlıyorum.
Bakın, lütfen, tekrar uyarıyorum. Bu yüce Mecliste bu tür şeylere, bu tür iftiralara, bu tür ön yargılara, hep beraber, teröre karşı nasıl dimdik duruyorsak, geçmişte yapılanlara da ...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL AYDIN (Devamla) - Allah'a şükür bizim yüzümüzü karartacak hiçbir şeyimiz yoktur.
Soykırım varsa soydan söz edilemez, soy varsa soykırım yoktur.
Teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)