GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:64
Tarih:31.03.2016

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 149 sıra sayılı Kanun Tasarısı'yla ilgili 12'nci maddede verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, burada yapılacak olan düzenleme aslında yürütme erkini ya da devletin yapmış olduğu uygulamaları denetleme üzerine; insan hakları, ayrımcılık ve işkence konusunda bir denetim mekanizmasını oluşturma ve insan hakları ihlallerini de önleme üzerine bu kanun tasarısı getirilmiş durumda.

Ancak, kanun tasarısının en kritik maddesine baktığımız zaman, işte demin de oylarınızla onay verdiniz, 10'uncu maddede insan haklarıyla ilgili oluşturulan bir kurulda bile tamamen Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanının yetkilendirdiği üyeler üzerinden bir düzenleme yaptınız. Dolayısıyla, tarafsız, bağımsız olması gereken, devlete ya da Hükûmete karşı toplumu ya da bireyi koruması gereken bir kurulun şimdiden bu niteliklerden uzak olduğu açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bunu Avrupa Birliği standartları ve vize muafiyeti üzerinden yapmış olmakla birlikte, sizin yapmış olduğunuz bu düzenlemeyle birlikte o amaca hizmet etmeyen bir maddeyi, bir düzenlemeyi yine Meclisten geçirmiş durumdasınız. Oysa ki gerek Komisyon sürecinde, gerekse de Genel Kurul sürecinde istişareye başvurmuş olsaydınız, muhalefetin söylediklerine dikkat etmiş olsaydınız, biraz oradan yararlanmaya çalışmış olsaydınız, hiç olmazsa uluslararası standartlara uygun bir yasal düzenlemenin buradan geçmesi için ortak bir çabanın burada ortaya konmasına vesile olurdunuz. Yani, burada Genel Kurul görüşmeleri devam ederken bile arkada bazı istişareler yapıldı, Hükûmet adına orada bulunan Başbakan Yardımcısı, bu kurulda 5 Meclis üyesinin olması gerektiğini, bunu olumlu bir düzenleme olarak değerlendirdiğini ifade etti ama bugün geldiğimiz aşamada bu olumlu olarak belirtilen hususu bile yine, maalesef, bir yerlerden alınan bir direktifle rafa kaldırmış oldunuz. Biz o düzenlemeyi de yeterli görmemiştik. Yani, Meclis 5 üye verecek, bu, işte RTÜK benzeri bir sayısal sistem üzerinden tüm muhalefet partilerini kapsayacak şekilde burada seçilecek ama bunun üzerine sivil toplum kurumlarının yani insan hakları konusunda yıllardır çalışma yapan İnsan Hakları Derneği benzeri birtakım örgütlerin mutlaka üye belirleme hakkına sahip olması gerektiğini savunduk. Yani şimdi Cumhurbaşkanından 1 üye seçme hakkını alsanız, Başbakandan 1 üye seçme hakkını alsanız, bunları insan hakları derneklerine, kurumlarına verseniz demokrasi adına, katılımcılık adına ne kaybedersiniz? Tam tersine kazanırsınız.

Bakın, burada, biz bazı itirazlar dile getirirken, Sayın Bakan, işte birçok ülkede üyelerin bakanlar kurulu ya da hükûmetler tarafından belirlendiğini söyledi. Örnek verdiği ülkelerin tamamına baktığımızda, insan hakları konusunda, ayrımcılık konusunda ya da işkence konusunda Türkiye'yle kıyaslanmayacak bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz. Yani İskandinav ülkelerini ya da Avrupa ülkelerini insan hakkı ihlali ya da işkence ya da ayrımcılık konusunda getirip Türkiye'yle kıyaslamak ve "Biz buna göre bir düzenlemeyi esas aldık." demek her şeyden önce inandırıcılıktan uzaktır. Diğer taraftan, o ülkelerin tamamında hükûmet atamış olsa bile çoğunluğu yine bu konuda denetim yetkisini kullanacak olan muhalif kesimlerden, bu konuda liyakati olan insan hakları ve işkence konusunda uzmanlaşmış kişilerden belirler. Ama şimdi, bizim ülkemizde, Cumhurbaşkanının ya da Bakanlar Kurulunun seçeceği üyeler içerisinde bırakın muhaliflerin ağırlıklı olmasını, muhaliflerin yer almasını bile herhangi bir şekilde bize inandırmanız mümkün değil. O nedenle, siz, bu yapmış olduğunuz yasal düzenlemeyle ne ayrımcılığa karşı ne işkenceyi önlemeye karşı ne de insan hakları ihlallerine karşı uluslararası standartlara uyan, AB kriterlerini karşılayan ya da vize muafiyetinde bazı akreditasyonlarla ilgili temel önünüze konan ev ödevlerini yerine getiren bir düzenleme yapmaktan son derece uzak davrandınız. Umarım, bu yanlıştan vazgeçersiniz. Hâlâ bütün bu kurulu bile...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Kurul içeriği başta olmak üzere bütün maddeleri tekrar müzakere etme şansına sahibiz. İç Tüzük buna cevaz veriyor. Umarım bundan sonraki süreçte buna dikkat edersiniz diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)