GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:64
Tarih:31.03.2016

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 149 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 8'inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın başında Diyarbakır'daki polis servis aracına yönelik hain ve kalleş saldırıyı lanetliyorum. Şehit olan polislerimize Allah'tan rahmet, Türk milletine başsağlığı diliyorum. Yaralı polislerimize ve diğer vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.

On üç yılı aşkın süredir devam eden iktidarlarında güvenlik güçlerini kışla ve karakola hapseden, terörle mücadele yerine müzakereyi seçen, taviz ve teslimiyet politikaları nedeniyle AKP, terörün azmasından, bölücülüğün ivme kazanmasından ve anaların gözyaşından sorumludur. "Çözüm süreci zarar görmesin." diye teröristleri görmezden gelen zihniyet bugünkü Türkiye tablosunun mimarıdır.

Değerli milletvekilleri, 8'inci madde idari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz, Başbakanlıkla ilişkili Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun kurulmasını düzenlemektedir. Tasarıyla, 2012 yılında kurulan İnsan Hakları Kurumu lağvedilerek bu kurumun bazı hak ve yetkileri yeni kurulacak kuruma devredilmekte, hizmet birimlerinin ise çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmektedir. Oysa ilgili mevzuata göre söz konusu kurumun bünyesinde yer alması planlanan hizmet birimleri ile görevlerinin, yetki ve sorumluluklarının kanunda açıkça gösterilmesi gerekmekteydi. İlişkili kuruluş statüsünde bulunan kurumlar her ne kadar merkezî idareden ayrı bir konuma ve özelliğe sahip olsalar da Anayasa'nın 123'üncü maddesi ve 3046 sayılı Kanun uyarınca bütün olarak idare kapsamında yer almaktadır. Tasarı içeriğinden kurumun teşkilatlanmasına ilişkin olarak bir kafa karışıklığı yaşandığı görülmektedir. Her ne kadar 8'inci maddede kurum özel bütçeli ve Başbakanlıkla ilişkili bir kuruluş olarak belirtilmişse de kurulun teşekkülü, görev ve yetkilerine ilişkin diğer hükümler, düzenleyici ve denetleyici bir kurumun kurulmakta olduğuna işaret etmektedir.

Değerli milletvekilleri, kurum kurmanın ve kanun çıkarmanın tek başına bir anlam ifade etmediği bilinmektedir. Şayet gerçekten demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü esas alan bir yönetim tarzı benimsenmemiş, buna inanan bir zihniyet dönüşümü de sağlanmamışsa kanunlarla verilen yetkiler uygulayıcılar elinde insan hakkını tesise değil hak ihlaline, eşitliğe değil ayrımcılığa, liyakate değil adam kayırmaya, adalete değil adaletsizliğe, yetim hakkını kollamaya değil kamu malını peşkeş çekmeye, demokrasi, insan hakları ve hukuk gibi kavramların değersizleştirilmesine sebep olacaktır. Kamu erki kişisel ya da bir grubun çıkarının korunduğu ve kullanıldığı bir güce dönüşecektir. Nitekim AKP dönemi, Anayasa güvencesi altında olmasına rağmen haberleşme hürriyeti, konut dokunulmazlığı, özel hayatın gizliliği, din ve vicdan özgürlüğü gibi en temel insan hakları ihlallerinin yolsuzluk ve kayırmacılığın gündemden düşmediği bir süreç olmuştur. Böyle olmasa liyakatin yerine yandaşlık almaz, kamu çalışanları iktidar yanlısı sarı sendikalara mahkûm edilmez, devlet memurluğu parti memurluğuna dönüştürülmezdi. İhale ve İmar kanunları istismara açık hâle getirilmez, imar ve kent rantları oluşturularak eşe dosta dağıtılmazdı. Türk milletinin tasarruflarıyla yapılan büyük yatırımlar kasasındaki nakit değerine yandaşlara peşkeş çekilmezdi; "Alo Fatih" hatları kurulmaz, milyonluk hediye saatler bakan koluna takılmazdı; denetim sulandırılmaz, millî ve manevi değerler istismar konusu yapılmazdı; terörle mücadelenin yerini müzakere almaz, siyasi bölücülük güçlenmezdi.

Değerli milletvekilleri, "amaç"ta belirtilen insan haklarının korunması, eşit muamelenin sağlanması ve ayrımcılığın önlenmesi hepimizin kabul edeceği ilkeler olmakla birlikte tarafsızlık ve bağımsızlığa gölge düşüren bazı düzenlemeler ile AKP'nin bugüne kadarki ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı politikaları dikkate alındığında kanun tasarısının kurulun icra bağımsızlığı konusunda bir güvence vermediğini belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)