Konu: | Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 64 |
Tarih: | 31.03.2016 |
KADRİ YILDIRIM (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Diyarbakır'daki bombalı saldırıda hayatını kaybeden polislere Allah'tan rahmet diliyorum, bütün yaralılara da Cenab-ı Hakk'tan acil şifalar diliyorum ve bu ölümlerin son olmasını temenni ediyorum.
Hakkında söz almış olduğum madde eşitlik ve ayrımcılıkla ilgili bir merkezî konuma sahiptir ve bugün aynı zamanda Kadı Muhammed'in idam edilişinin yıldönümüdür. Onun hem hayatı hem idam edilişi hem yaptığı vasiyet bu maddeyle birebir örtüşmektedir. Ondan birçok dersler, ibretler çıkarılabilir, günümüze de hitap ediyor.
1901 yılında dünyaya gelen Kadı Muhammed'in babası Kadı Âli, dedesi Kadı Kasım'dır yani "İslam yargıcı" manasına gelen kadı bir aileden gelmektedir. Medrese tahsilinden sonra özellikle İslam hukuku ve fıkıh ilimlerinde İhtisas yaptıktan sonra İran'da kadı olarak görev yapmıştır. 1945 yılında "Komeley Jiyanewey Kurd" cemiyetine katılmıştır. Aynı yıl 3 önemli ilkeyi programına almıştır. Bunlardan bir tanesi, İran sınırları içerisinde otonom bir Kürt bölgesi. İkincisi, Kürt mıntıkalarında Kürtçe ana dille eğitim. Üçüncüsü de Kürt halkıyla birlikte İran'daki öbür halkların özgürlüğü için çalışılması ve devletin de demokratikleşmesi sağlanarak, bunun da bu şekilde başarıya ulaşması.
22 Aralık 1946'da Mahabad'ın Çarçira Meydanı'nda kendisi tarafından "Mahabad Kürt Cumhuriyeti" ilan edildi. Cumhuriyetin kabinesi 13 bakan ve 1 başbakandan oluşuyordu. Ancak İran Devleti, bu genç otonom cumhuriyeti kuran Kürt vatandaşlarıyla birlikte ve kardeşlik içerisinde yaşamak yerine Sovyetler Birliği'yle yaptığı kirli pazarlıklar sonucu Sovyetler Birliği desteğini çekti ve bu genç cumhuriyet daha doğru dürüst bir yılını doldurmadan yıkıldı. Kurucusu olan Kadı Muhammed de 31 Mart 1947 yılında idam edildi.
Göstermelik bir mahkemeden sonra kendisi, kardeşi Kadı Sadr ve amcasının oğlu Kadı Seyf hakkında idam cezası verilen Kadı Muhammed, idam sehpasına götürülürken son arzusunda kendisine yardımcı olmak üzere mahkeme tarafından görevlendirilen bir Kürt imamına şöyle der: "Kâğıt kalem hazırla ve yapacağım vasiyetimi Kürtçe yaz." Fakat imam Kütçe bilmediği için vasiyetini Farsça yaptırmak zorunda kalır ve şöyle der: "Rahman ve rahîm olan Allah'ın adıyla. Ey Kürt halkı, değerli kardeşlerim, zulüm gören halkım! Ben ömrümün son saatlerini yaşıyorum. Allah aşkına artık birbirinize düşmanlık etmeyin. Kendinizi bedavaya satmayın. Her ulusun başarı yolu birlik ve beraberlikten geçer. Kendi içinde bu birliği sağlayamayan bir halk her zaman baskılara maruz kalır. Birlik olursanız, birbirinizi çekememezliği bırakırsanız, kendinizi satmazsanız kurtulursunuz. Hangi ulustan olursa olsun sizi sevmeyenler sizi para pulla satın almak isteyeceklerdir, buna asla kanmayınız. Eğer başarıya ulaşmak isterseniz bu birlik kurmaktan asla geri durmayınız.
Allah'a inanın ve dinî vecibelerinizi yerine getirin. Birlik ve beraberliğinizi koruyun. Eğitim seviyenizi yükseltin, bir menfaat uğruna kendinizi satmayın. Birbirinize ihanet etmeyin. İhanet bir gün döner sahibini de vurur. Dünya malını önemsemeyin. Eğer vatanınız varsa, özgür ve serbest iseniz her şey sizin de demektir. Vatanınız yoksa hiçbir şeyiniz yok demektir."
Ben de eşit ve özgür, ortak bir vatanda hep birlikte yaşama ümidiyle sözlerimi burada bitiriyorum ve hepinize saygılarımı, sevgilerimi arz ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)