GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:64
Tarih:31.03.2016

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Anlaşılan o ki, yine iki ayağımızı bir pabuca sokacağız. Ben üçüncü dönem milletvekilliği yapıyorum, böyle şeyleri çok gördüm. Niye böyle yapıyoruz? Bu sorunun cevabı yok. Bu şekilde gerçekten yasa yapma tekniğine uygun mu? On saat, on beş saat komisyonlarda çalışarak, on saat, on iki saat Genel Kurulda çalışarak bir yasa yapılabilir mi, bu ayrı bir tartışma konusu.

Şimdi, sayın hatip çok önemli bir şey söyledi, "Vize muafiyeti için şu yasaları çıkarmamız gerekir." dedi. Bunlardan bir tanesi de siyasi etik, siyasi ahlak yasası. "Yani bizim aslında böyle bir şeye ihtiyacımız yok ama vize muafiyetinden dolayı böyle bir şey yapıyoruz."

Değerli arkadaşlarım, yanlış yapıyorsunuz, Adalet ve Kalkınma Partisi yanlış yönetiyor Türkiye'yi. Bakın, 11'inci Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül "Cumhuriyet tarihinin en zor günlerinden geçiyoruz." diye bir açıklama yaptı. Aslında AKP'nin yöneticileri, Başbakan, Cumhurbaşkanı da aynı şeyleri söylüyor. Böyle olmasaydı herhâlde seferberlik ilan etmezdiniz. Değerli arkadaşlarım, doğru, ben de katılıyorum, cumhuriyet tarihinin en zor günlerini yaşıyoruz, bunda hiç şüphe yok. Böylesine bir terör girdabına ülke hiçbir zaman girmemişti. Biraz evvel haber geldi işte, Diyarbakır'da 6 şehit, çok sayıda yaralı var, hepsine Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılara da şifa diliyorum. Şehirlerde bombalar patlıyor, her gün şehitler geliyor, şehit cenazelerindeyiz, insanlar ölüyor. Temmuz ayından bu yana ben binlerce filan diyecektim ama geçen gün Sayın Cumhurbaşkanının yapmış olduğu bir konuşmayı hatırladım, "355 şehit verdik." dedi. O günden bugüne bu sayı arttı. Gerçi, aynı günlerde Genelkurmay "377" diyordu. "5.379 da PKK'lı terör örgütü üyesini etkisiz hâle getirdik." dedi. Bu kadar çok insan ölüyor. Böyle bir şey olmamıştı Türkiye'de değerli milletvekilleri. Davutoğlu'nun Başbakanlığında, terörün rekor can almasıyla tarihe geçeceğiz, bu kesin. Ayrıca, etrafımız da ateş çemberi, sadece içeride değil problemler, güvenlik riski var, hâlâ savaş tehlikesi var; dış politikada dökülüyoruz, herkesle kavga ediyoruz. Sadece bunlar mı? Ekonomi tozpembe, işte yüzde 4'lük rakam, güzel rakamlar açıklanıyor. "Her şey yolunda gidiyor." söylemlerine rağmen herkes biliyor ki ekonomi de iyi gitmiyor. Rant ekonomisinin sonuna gelindiğine dair sinyaller var. Aslında esnafı, dar gelirlileri gezdiğinizde Türkiye'nin ekonomisinin öyle çok da iyi olmadığı görülüyor. Demokraside, hak ve özgürlüklerde de çok ciddi problemler var. Yargı, özellikle yargı felaket. Yargıçlarımız haklı ve haksız ayırarak adalet dağıtamaz hâle geldiler. Sizden bizden olmak yargı terazisini etkiler duruma geldi. En önemlisi, toplumda müthiş bir kutuplaşma var; toplumun tüm sinir uçlarına dokunuldu, insanlar birbirine düşman edildi değerli arkadaşlarım.

Evet, Türkiye, cumhuriyet tarihinin en bunalımlı, en sorunlu dönemlerinden geçiyor ve Hükûmet, bütün bunları yedi düvelle, yedi düvel bize karşı diye açıklıyor. "Bizi çekemiyorlar." Bütün sorumluluğu başkalarında, ötekilerde, her seferinde birilerinde buluyor; paralelde buluyor, dikdörtgende buluyor, o örgütte buluyor, faiz lobisi, hep dışarıya. Öyle değil değerli arkadaşlarım. Bu ülkenin sorunlarını, riskleri, dostu düşmanı bileceksiniz, ona göre tedbir alacaksınız. On dört yıldan beri bu ülkeyi yönetiyorsunuz. Eğer bir sorumlu varsa ki vardır, bu sorumlu sizsiniz; Adalet ve Kalkınma Partisinin kadrolarıdır, yönetimidir, sizin iktidar anlayışınız, iç ve dış politika stratejilerinizdir bütün bu olup bitenlerden sorumlu. Kutuplaştırma, gerginlik artık sizin bir yönetme, yönetim stratejiniz hâline geldi.

Sayın Cumhurbaşkanı "Ya bizdensiniz, ya da teröristsiniz, terörden yanasınız." diyor. Türkiye'yi yöneten, Türkiye'nin tepesindeki insanların milleti bu şekilde ayırdığı hiçbir dönem olmamıştı, böyle bir şey görmemiştik. "Yeniden terör tanımı yapalım." diyor. Akademisyenlere çatıyor...

HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Ne zaman söyledi onu Sayın Bekaroğlu ya, ne zaman söyledi ya?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - ...yabancılara çatışıyor, elçilere çatışıyor; herkesle savaş hâlinde.

HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Sayın Cumhurbaşkanına iftira ediyorsun.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Yozgat'ta, Sorgun'da da gidiyor, Fetih Suresi okuyor, sanki bu ülkeyi yeniden fethedecekler. Kutuplaştırma en tepedeki söylemler ile nefret söylemine ve düşmanlığa evrilmiş durumda değerli arkadaşlarım.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Senin yaptığın ne?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Başbakan aynı şeyi yapıyor, Sayın Başbakan ana muhalefet partisini terörle ilişkilendirmek için kırk dereden su getiriyor...

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Önerge neydi?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - ...böyle bir şey olabilir mi değerli arkadaşlarım?

Tarihi yeniden kurguluyorsunuz, yeniden yazıyorsunuz ve kutuplaşmanın aracı hâline getiriyorsunuz. Millet, milletin yabancısı, millet dışı ayrımı yapıyorsunuz; tüm muhalefeti, farklı söyleyen herkesi millet dışı olarak ilan ediyorsunuz.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Sayın Bekaroğlu, önerge neydi?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Üzülerek ifade ediyorum, sizin bu siyasetiniz nedeniyle artık bir millet olmak vasfımızdan söz etmek bile tartışılır hâle geldi. Tasada, kıvançta bir olan bir millet vasfımız yavaş yavaş eriyip gidiyor sayenizde. Bu yol, yol değil değerli arkadaşlarım. Bu gidiş felakete çıkar değerli arkadaşlarım. Tamam, mutlak iktidar istiyorsunuz ama bu çok tehlikeli bir yol, çok tehlikeli sularda geziniyoruz, bu, yol değil. "7 Hazirandan sonra istikrar bozuluyor." diye milletten tekrar yetki istediniz, tek başına Hükûmet yetkisi istediniz.

SELİM DURSUN (Sivas) - İstemedik.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Terörle, ekonomik sıkıntıyla, krizle insanları tehdit ettiniz ve yüzde 49 aldınız, tamam ama kutuplaştırma, gerginlik politikalarına devam ediyorsunuz. Bu gidişle nasıl bir istikrar olacak merak konusu.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Siz ne yapıyorsunuz, siz?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Hadi varsayalım, kimlik siyaseti üzerinden bütün toplumu konsolide ettiniz ve yüzde 60'ını aldınız. Peki, yüzde 40'ı ezerek, susturarak, sindirerek nereye gideceksiniz, bu ülkeyi nasıl yöneteceksiniz merak ediyorum. Nasıl bir toplum istiyorsunuz siz, nasıl bir demokrasi istiyorsunuz? İlle de Başkanlık, Türk tipi Başkanlık; bu mu değerli arkadaşlarım? Bu kutuplaşmayla nereye çıkacaksınız? Şuna hiç kimse itiraz etmiyor, defalarca söyledik: Elbette ülkeyi seçilmiş çoğunluk yönetecek ama hukuk içinde yönetecek. Meşruiyet sadece seçilmişlik olmaktan gelmiyor, hukuk içinde davranmaktan geliyor. Siz muhalefeti yok edeceksiniz...

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Önergenin konusu neydi ya Sayın Bekaroğlu?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - ...muhalefetin yok edildiği, bütün bir muhalefetin, toplumun yarısının teröre yazıldığı bir ortamda nasıl bir demokrasiden söz edeceksiniz? Bu, demokrasi falan değil, bu, faşizmdir, otoriterliktir, diktatörlüktür değerli arkadaşlarım.

HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Sizin konuştuğunuz da iftiradır.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Evet, ülkenin bir bölümünde ayrı bir devlet kurmak isteyen, bunun için şiddete başvuran, terör eylemleri yapan bir terör örgütü var. Elbette terörle mücadele ediliyor, edilecek ama unutmayalım ki, bir Kürt sorunu da var, ayrımcılığa uğradığına inanan bir halk var. Her şeye rağmen bu halk Türkiye'den ayrılmak istemiyor, bunu söylüyor. Siz "barış" dediniz, "çözüm" dediniz ve herkes, yüzde 80 sizi destekledi. Ne oldu 7 Haziranda da bundan vazgeçtiniz, şu anda ülke kan gölü? Bununla ilgili daha bu kürsüye gelip bir tane açıklama yapmış değilsiniz değerli arkadaşlarım. Öldürerek ve ölerek hiçbir yere gidilmez, bu sorun çözülemez değerli arkadaşlarım. Hayır, bu, gerçekten bu gidiş doğru bir gidiş değildir.

HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Terörle mücadele etmeyelim mi diyorsun Sayın Bekaroğlu?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakın, 7 Haziranda bu millet, bu Parlamentoya, siyasetçilere önemli bir fırsat verdi, dedi ki: "Çok gerdiniz, çok yıprattınız, çok yorulduk." Bakın, Adalet ve Kalkınma Partisine de bir uyarıda bulundu: "Bir araya gelin, oturun uzlaşın ve Türkiye'nin meselelerini çözün." Yapmadınız. Hırslardan dolayı, hırslarınızdan dolayı yapmadınız.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Kim yapmadı? Kim yapmadı?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - İlle de "tek başına" dediniz. Eğer 7 Haziranda bir büyük koalisyon kurulabilseydi bu ülkede şu anda bu kutuplaşmayı yaşamayacaktık, şu anda Kürt meselesini çözüyor olacaktık, şu anda dış politikada bu tıkanıklıklar olmayacaktı değerli arkadaşlarım. Ekonomide, eğitimde çok önemli reform niteliğinde kararlar alınmıştı ve uygulanıyor olacaktı. Sosyal devleti ayağa kaldıracaktık, yargı bu noktada olmazdı, demokrasi böyle olmazdı, anayasa yapıyor olacaktık. İşte, Adalet ve Kalkınma Partisi ve özellikle tepedeki insanın hırsından dolayı bu büyük fırsat tepildi.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Önerge neydi Sayın Bekaroğlu ya? Önerge neydi, önerge?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Bakınız arkadaşlarım, size bir şey söyleyeyim, daha evvel söyledim, bir daha söyleyeyim size: Bakın, kimlik üzerinden "ortak iyi" inşa edilemez yani siz şöyle insanlar olduğunuzdan dolayı, Müslümanlar olduğunuzdan dolayı, Sünniler, Türkler, Kürtler, Ermeniler olduğunuzdan dolayı iyi, mutlak iyi ya da mutlak kötü olamazsınız.

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Öyle bir iddiası olan yok.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Böyle bir ortak iyi olmaz, böyle bir ortak iyi üzerinden siyaset inşa edilemez. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Siz böyle kabul ediyorsunuz.

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Ayrıştırıcı dili siz kullanıyorsunuz.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Bakın, siyaset değerler üzerinden inşa edilebilir.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - AK PARTİ'nin yaptığı gibi.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Nedir bu değerler? Bütün insanların güvenliğini sağlayacaksınız, hepsinin. Bütün insanların ekmeğini garanti altına alacaksınız, refahını; bunu yapacaksınız.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - AK PARTİ bunu yaptığı için halk teşekkür ediyor.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Bütün insanların özgürlüğünü sağlayacaksınız. Bunu yapacaksınız. Bununla ortak iyi inşa edilebilir.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Bunları yaptığı için AK PARTİ'yi vatandaş destekliyor.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Siyaset bunun üzerinde kurulursa ancak Türkiye'nin sorunlarını çözebilir, barışa doğru gidebilirsiniz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Teşekkür et, bunların hepsi...

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Siz böyle bir noktada değilsiniz. Siz büyük bir kibirle gerçekten hiç kimsenin aklına önem vermiyorsunuz, hiç kimseyi dinlemiyorsunuz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kibir yok, hizmet yapıyoruz.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - "Mutlak iyi biziz, mutlak doğru biziz, her şeyi biliyoruz." diyorsunuz. Yanılıyorsunuz değerli arkadaşlarım.

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Doğru olsaydı millet oy verirdi size!

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Bakın, siz beş sene evvel de her şeyi bildiğinizi iddia ediyordunuz, biz sizi uyarıyorduk.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Siz ne zaman yanıldınız?

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Ama şimdi geldiniz, siz bu ülkenin Genelkurmay Başkanını terör örgütü lideri diye hapsettiniz. Doğru yapıyordunuz... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Sonra çıktınız dediniz ki: "Paralel bizi kandırdı, PKK bizi kandırdı, şu kandırdı, bu kandırdı..."

Ben sizi uyarıyorum, bakın en tepedeki de sizi kandırıyor sayın milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar) Bu ülke bizim ülkemiz, hepimizin ülkesi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Önerge üzerinde bir iki saniye bir şey söyleseydin bari!

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Kendinize gelin değerli arkadaşlar.

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, teşekkür ederim.

MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)