| Konu: | Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 30.03.2016 |
HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlarken, birazdan 31 Marta gireceğiz. 31 Mart, biliyorsunuz, tarihimizde önemli özelliklere ve anlama sahip bir gün. Bunlardan bir tanesi ise birlikte yaşadığımız Kürt halkının tarihsel şahsiyetlerinden biri olan, din âlimi ve Kürt halk önderlerinden Gazi Muhammed'in idam edilişinin yıl dönümü. Gazi Muhammed şahsında hak, adalet, özgürlük ve barış yolunda yitirdiğimiz, egemenler tarafından katledilen tüm canlarımızı rahmet ve saygıyla anıyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün 149 sıra sayılı İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı'nın 5'inci maddesiyle ilgili önerge hakkında söz almış bulunuyorum.
İnsan hakları alanı, egemenlerden, iktidarlardan bağımsız, sözünü çekinmeden söyleyebilecek bir statüde olması gereken bir durumdur. Böyleyken Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulunun teşekkülünde öngörülen yapı son derece subjektiftir. Egemenlerin, iktidarların kontrolünde olan bir alanda hakikatler ne kadar ortaya çıkarılabilir, ne kadar hakikat sözü söylenebilir? Bazı konular vardır ki özellikle egemenlerin alanında olmamalıdır. Egemenler, iktidarlar yüzyıllarca kendi dinlerini, tarihlerini, bilimlerini oluşturdular; şimdi de sivil ve objektif olması ve kalması gereken insan hakları alanına da el atılmakta ve bir kurulun üyelerinin tamamının ataması Hükûmete ve Cumhurbaşkanına teslim edilmektedir.
Türkiye'de yaşayan bir insan olarak ayrımcılıkla ilgili günlerce konuşsak problemlerimiz bitmeyecek. Öyle bir ülkedeyiz ki etnik yapısı, mezhebi, dini veya düşüncesi farklı olan herkese ayrımcılık olduğu hepimizce aşikâr, hatta dünyada ve âlemde de aşikâr. Dinde ayrımcılık; şiddet, taciz ve tecavüzlerde ayrımcılık; eğitim ve hayatın pek çok alanlarında eşit koşulların sağlanmasında ayrımcılık. Mesela, eğitimde, en son, operasyonların yapıldığı bölgelerde, başta Cizre olmak üzere, öğrenciler günlerce eğitim haklarından mahrum bırakıldılar, sınavlara giremediler, hatta gözlerimle de şahit olduğum gibi, şu anda okulların alanında, okul mekânlarında, bahçesinde karakolların inşası devam etmektedir.
ALİ AYDINLIOĞLU (Balıkesir) - PKK yüzünden!
HÜDA KAYA (Devamla) - Taciz ve tecavüzlerde ayrımcılıkta ise 6 yaşındaki çocuğa tacizden yargılanan bir sapık bile iyi hâlden indirime uğrayan bir ayrımcılığa, pozitif bir ayrımcılığa tabi tutulmaktadır. Kadın, çocuk tacizlerinden yargılananların tamamı bu ülkede pozitif ayrımcılığa tabi kılınıyor. Bu ülkede "Burada yanlış var, burada çocuklar ölüyor, haberiniz var mı?" diyenler, "Şurada, hapishanelerde, yurtlarda, mahallelerde çocuklara, kadınlara taciz var." diyenler hainlikle itham ediliyor veya devletin mahremiyetlerini ifşa etmekten gazeteciler -mesela Zeynep Kuriş gibi- hapsedilebiliyorlar. Pozantı Cezaevinde çocukların tecavüze uğraması, efendim, Şakran Cezaevinde çocukların başına gelenler -devletin emanetinde olan çocuklar- cezaevleri başta olmak üzere yurtlardaki çocuklarımızın taciz ve tecavüzlere uğrama vakaları artık sıradan bir adli olay hâline gelmiştir. Tacizden yargılanan kamu görevlileri, askeri, polisi, hiçbir şekilde bir yaptırıma maruz kalmadan, bırakın pozitif ayrımcılığı, üstelik bir de terfi ettirilmeyle karşı karşıya kalmaktadırlar.
Dinde ayrımcılık... 16 Martta bir video servis edildi. "Ermeni rahibe Hüda Kaya" diye trollerin servis ettiği...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaya, teşekkür ederim.
HÜDA KAYA (Devamla) - Sürem bitti. (HDP sıralarından alkışlar)