GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:63
Tarih:30.03.2016

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Genel Kurulun sevgili emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, bu arada, sizlere başsağlığı diliyorum.

BAŞKAN - Çok teşekkür ederim. Sağ olun.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, aslında, baktığımızda adı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi cümlelerle ifade edilen bir yasa tasarısını görüşüyoruz. Maalesef, aslında, Türkiye'de yasa yapma biçimimiz veya yasa yapıyormuş gibi davranış biçimimiz değişmiyor. Avrupa Birliğine vize alacağız diye çeşitli yasaları değiştiriyormuşuz gibi yapıyoruz ve bu süreci işletirken maalesef hiçbir şekilde gerekli tartışmasını da yapamıyoruz.

Değerli arkadaşlar, bugün, kamuda egemen iktidar zihniyetinin dışında hiç kimsenin yer bulma imkânı yoktur. Bugün, Türkiye'de maalesef, bir Alevi rektör, bir Alevi vali, bir Alevi kaymakam ya da genel müdür statüsü ve üstünde bir tek yurttaş eğer AKP zihniyetinde değilse bulma şansınız yoktur.

Değerli arkadaşlar, sadece buralara gelmekte değil, aynı zamanda, kamuya alınmada da biliyorsunuz, AKP iktidarı döneminde özellikle ön şartlar konuluyor. Önce aslında kamuya alınacak kişi bulunuyor, sonra kamuda ona uygun bir pozisyon yaratılıyor. Ben, burada, herkesin özellikle üniversitelere personel alımında verilen ilanlara bir göz atmasını diliyorum. Bir göz atın, neler göreceksiniz. Kişi ismini verseniz, belki aynı isme sahip birkaç yurttaş bulunabilir ama öyle bir ilan metni hazırlanıyor ki sadece o kişiyi ifade ediyor. Örneğin, doktorasının tam ismi verilerek bir yardımcı doçentlik kadrosu açılabiliyor. Ezkaza girdiniz diyelim kamuya, bitiyor mu süreç? Bu sefer eğer siyasi iktidarla uyum içinde değilseniz mobbing süreci başlıyor. Size karşı "yıldır, kaçırt" politikası hızla devreye giriyor ve siz, artık her neredeyseniz orada nefes alamaz duruma geliyorsunuz.

Sadece düşüncelerini ifade ettiği için, örneğin şu anda konuşan, size hitap eden arkadaşınız on yıl doçentlik mertebesinde tutuldu değerli arkadaşlar. Tüm diğer yeterlilikleri taşımama rağmen sadece ve sadece dönemin iktidarı tarafından atanan rektöre muhalefet ettiğimiz için, yanlış yönettiğini ifade ettiğimiz için ve bu düşüncelerimizi yazılı ve görsel basında ifade ettiğimiz için on yıl Türkiye'de doçent olarak bırakıldık. "Akademik yetersizliğiniz var" denebilir ama yoktu, "Siz iyisiniz, hoşsunuz ama yönetime aykırı sözler söylüyorsunuz." diye başlıyor.

Değerli arkadaşlar, bugün üniversitelerde akademisyenlerin yaşadığı durumu hepiniz görüyorsunuz. Üniversitelerde akademisyenler "barış" sözünü ağzına aldıklarında otomatikman "taraf" ilan edildiler ve bugün 2 bin civarında akademisyen kıskaca alınmış durumdadır. Ağrı Üniversitesinde, daha önce 2547 sayılı Yasa çerçevesinde soruşturmaları yürütülenler için "2547 yetmiyor, uygun ceza verilemiyor." deniyor ve yarın YÖK Genel Kurulunda 657'ye göre bu sefer yargılanacaklar.

Değerli arkadaşlar, bu gidişat, gidişat değil. Bu ülkede her türlü farklılığımızla, etnik kimliğimizle, inancımızla bir arada yaşamak durumundayız. Dolayısıyla zihniyetlerimizde devleti ele geçirme anlayışından vazgeçmezsek bugün sizler egemendiniz, dün belki militarist askerî vesayetçiler egemendi, yarın bir başkası egemen olur. Onun için evrensel hukuk değerleri ve insanlara karşı davranış ve tutumlarımız evrensel kurallara uymalıdır. Eğer biz bunu sağlayamazsak bugün bana, yarın size, öbür gün bir başkasına. Çünkü AKP iktidarı döneminde dünün teröristleri dost, dünün dostları kolaylıkla terörist ilan edilebiliyor; hukuk, döneme göre de hızla değişiyor ve dünün dostlarını terörist, dünün teröristlerini de dost yapabiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Ben, hepinize bu ayrımcılığa son vermek, bu anlayışın hızla değiştirilmesi umuduyla selamlarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)