GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:61
Tarih:24.03.2016

NURİ OKUTAN (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı'nın 31'inci maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi adına verilen önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Herkesi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Efendim, dün sözlerim yarıda kalmıştı ama bugün biraz önce, benden önce bir konuşmacımız, Trabzon'da başlayan fişleme işinin, bir valinin fişleme işinin devam edip geldiğini ve bunun devletin artık bir mütemmim cüzü hâline geldiği şeklinde bir yaklaşımda bulundu. Muhtemelen benim kastettiğimi belki kastetmemiştir ama ben de bu arada bir hususu da açıklayıp kurgulamak isterim.

Aslında, güçlü devletler, kayıtlarını doğru şekilde tutan devletlerdir. Mesela, Osmanlı'dan bahsedilir ve Osmanlı tarihsel süreç içerisinde güçlü devlettir, güçlü devlet olmasının başka gerekçeleri de var ama en önemli sebeplerinden birisi, kayıtlarının doğru şekilde tutulmasıdır. Bir tahrir defterleri var ki şimdi, işte Trabzon'la ilgili o tarihlerdeki keçilerin, koyunların, evde kaç kişi yaşıyor, onların, bahçede kaç tane ağacı var, kuyusu var, onların kayıtları vardır ve güçlü devletler böyle yaparlar. Yetmez, aslında hem insanları hem mülkü de yani tapulama işini de yerli yerinde tutarlar. O bakımdan, bu kayıtların bu hâliyle zapturapt altına alınması, efendim, kişisel veriler hakkında ya da fişleme noktasında değerlendirilmesi doğru olmaz. Ekonomide de hepimiz demiyor muyuz kayıt sistemine geçelim, kayıt dışı ekonomi olmasın. Dolayısıyla, iki şeyi karıştırmayalım, kayıtlar tutulmalı, bu kayıtlar fişleme falan değildir ama Anayasa'da güvence altına alınan temel hak, özellikle kişi hak ve hürriyetlerinin korunmasıyla ilgili titizliğimizi koruyalım. Dolayısıyla, bu kanun da bunun içindir. Bence bir an önce geçmeli ama -bilhassa burada ikide bir bunu söylüyoruz- kamuoyunun bu tereddütlerini de haklı bulmak gerekiyor çünkü bu konuda çok iyi sınav verdiğimizi düşünemeyiz.

Dün yarıda kalmıştı, şimdi bilhassa -25'inci maddeyle ilgili konuşuyordum- orada "Kurumun teşkilatı yönetmelikle belirlenir." şeklinde bir karar aldık, şimdi geçecek. Bugünkü 31'inci maddede de yönetmeliğin çıkarılabileceği... Nasıl olacak? Kurum kanunu çıkacak, bu kanunun nasıl yürütülmesiyle ilgili yönetmelikler çıkarılacak; tam da yönetmelik bunun için çıkarılır. 31'inci maddedeki yönetmelik yaklaşımı doğru bir yaklaşımdır. Nasıl çalışmalar yapılacak, efendim, bu kanun nasıl uygulanacak, bunları göstermesi bakımından doğru ama 25'inci maddede geçen teşkilatın yapısının yönetmelikle belirlenmesi işi temelden yanlıştır. Bu bakımdan, burada belki düzenleyici arkadaşlarımız da var, Komisyon üyesi de arkadaşlarımız var, onların bilgisine, ilgisine sunuyoruz.

Bu kurum özerk bir kurum olacaktı, özerk olması hemen hemen mümkün değil, "Özerk olmasın." denilebilir, o zaman da bu şüpheler artar. Mesela, ruhunda da özerk olması isteniliyor çünkü Yargıtay üyeleri gibi, Yargıtayda, Birinci Başkanlar Kurulu huzurunda yemin etmeleri bekleniyor. Bu, doğru bir şey ama nasıl olacak? Şimdi, hem Başbakan atayacak hem Başbakan atadıktan sonra yönetmeliği de yine Bakanlar Kurulu çıkaracak ve bu kuruldan bağımsız, özerk bir karar bekleyeceğiz. Bunlar çok beklenilebilecek hususlar değil.

Ben -sürem de kalmadı yine- bu duygularla herkesi saygıyla, hürmetle selamlamadan önce, inşallah, belki gelecek dönemde de -yani bu, bir an önce çıksın deniyor ama- belki çok yakın bir sürede tekrar bu kanunu ele alacağımız kanaatindeyim; benden önce de bu kanaatini belirtenler oldu, ben de o kanaatteyim. Belki uygulamada da yanlışları görerek tekrar ele alacağımız ümidindeyim.

Bu duygularla, herkesi bir kez daha saygıyla, hürmetle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)