GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:61
Tarih:24.03.2016

BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında madde üzerinde konuşacağım fakat bugün değinilmesi gereken birkaç konunun da olduğunu düşündüğüm için ilk önce onlara değinmek istiyorum.

Evet, burada biz tasarıyı konuşurken gelen bir habere göre -az önce arkadaşlar da değindiler, diğer milletvekili arkadaşlarımız- ülkede ve uluslararası anlamda geçen günlerde yaşanan, Brüksel'de özellikle art arda patlayan bombaların müsebbibi olan IŞİD terör örgütü üyeleri olduğu iddia edilen 7 kişi bugün ülkemizde ne yazık ki tahliye edildi. Bir yandan bombaların neden patladığını, bir yandan ülkemizi neden koruyamadığımızı, neden denetimden yoksun olduğunu, neden sorumluluklarınızın farkında olmadığınızı tartışırken diğer yandan göz göre göre, bütün kamuoyunda açık bir şekilde, bu kişilerin tahliyesinin ne yazık ki gerçekleştiği bir yargıdan söz etmek zorunda kalıyoruz.

Onun dışında değinmek istediğim şu: Bir yandan terör örgütü üyelerini tahliye ederken, serbest bırakırken diğer yandan avukatları gözaltına alıyoruz, soruşturmalarını yapıyoruz ve serbest bırakıyoruz. Ardından "Çok affedersiniz, pardon, yanlışlıkla sizi serbest bıraktık." denilip alelacele -bir akşam, bir gece boyunca sadece, bakın, bir gece- sabah tekrardan arkadaşlarımız savcının kararıyla, talimatıyla alınıp hemen apar topar tutuklanabiliyor. Öte yandan akademisyenler tutuklanıyor. Buna artık alıştık. O da yetmiyor, akademisyenler hücreye konuyor ve bunlar havalandırmasız, bakın, hava alınacak bir durumu olmayan tek kişilik hücrelere bırakılıyor. Bunlar da yetmiyor, gazetecilerin yargılandığı davalarda savcıların değişikliğine gidiliyor.

Şimdi arkadaşlar, gerçekten bir hukukçu olarak bu ülkede hukukun tek elden yürütüldüğünü görmek acı verici ve utanç verici. Bu noktada, hukukun ve yasaların bu ülkede herkes için eşit bir şekilde uygulanması gerektiğini bir kez daha vurgulamak gerektiğini düşünüyorum.

Onun yanı sıra, yine buradayken, bu tasarı görüşülürken üniversite öğrencilerinin Ensar Vakfına yönelik yapmış olduğu protestolar neticesinde 22 üniversite öğrencimizin darp edilerek, tartaklanarak gözaltına alındığını da duyuyoruz ve takip ediyoruz. İşte, bunların hepsi ne yazık ki ülkenin geldiği durumu açık bir şekilde ortaya koyuyor.

Öte yandan, bugün önemli bir karar da çıktı bu Parlamentodan, güzel ve sevindirici bir karar: Cinsel istismarın, çocuklara yönelik istismarın araştırılması için bir komisyon kurulmasına karar verildi. Biz, aylardır, çocuk ölümleri, doğuda gerçekleşen çocuk ölümleri için defalarca buraya komisyon önerisiyle geldik fakat hiç kimse bugün vermiş olduğu tutumu, ortak tutumu, kolektif tutumu gösteremedi. Bu da benim aklıma şu soruyu getiriyor sadece: Gerçekten kaybettiğimiz, ölümlerini izlediğimiz çocuklarımız ile Ensar Vakfında cinsel tacize, istismara uğrayan çocuklarımız arasında nasıl bir fark var? Lütfen bunu vicdanlarınıza sorun deyip madde üzerinde birkaç hususa değinmek istiyorum.

Evet, bu maddeler, bu tasarı bazı soruları aklımıza getiriyor. Örneğin: Bu bilgiler, kişilere ait bilgiler nerelerde kullanılacak? Kimler tarafından, hangi amaçlar için kullanılacak? Hangi süreyle saklanacak? Kaç defa el değiştirecek? Bakın, Parlamentoda bu tasarının bir önceki görüşüldüğü zamanda da belirttik; alt komisyon çalışmaları eksik, şeffaf olmayan bir süreçten geçmiş, ilgili hiçbir kurumla istişare edilmemiş bir tasarıdan bahsediyoruz. Tek kaygı vize muafiyeti ve bir sistemin temelini kurmak için alelacele getirilen tasarılar ve kanunlardır bunlar. Bu sebeple arkadaşlar, eleştirilecek çok şey var, zaman kısıtlı ama özellikle kişilerin fişlenmesinin yasal yolunu açması sebebiyle bu tasarının kesinlikle kabul edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

Öte yandan, tasarı, insan hakları ve özgürlüklere uygun çerçevede oluşması gerekirken âdeta, dediğimiz gibi, bir fişleme aracı olarak kullanılacak; bu belli. Bu yasanın gerektiğinde bireyi devlet karşısında dahi koruması gerekirken bireyin buraya, bu kuruma başvurusu bile paraya dayatılmış ve eğer gerekirse maliyetli bir şekilde bu konuların araştırılması tekrardan tasarıda hüküm altına alınmış. Kişisel veri işleme konusunda herkes bir sınırlamaya ve izne tabi olacakken MİT, Emniyet, Jandarma gibi kurumlar hiçbir sınırlamaya tabi değil, denetlenemezler. Esasında denetlenmesi gereken, esasında sorgulanması gereken bu kurumlardır zaten. Biz bu kurumlardan kişilerin bilgilerini, ne yaptıklarını soramadıktan sonra, bu tasarının, bu kanunun gerçekten sebebi nedir, amacı nedir?

Bu sebeple, birçok konuda eksiklik olduğunu düşündüğümüz bu tasarının tekrardan, yeniden ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.

Herkese teşekkürler, sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)