GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:60
Tarih:23.03.2016

NURİ OKUTAN (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı'nın 25'inci maddesiyle ilgili partimiz adına verilen önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bir kez daha herkesi saygıyla selamlıyorum.

Efendim, ben, bugün saat onda Meclise geldim, yaklaşık on altı saattir Meclisteyim.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Biz her gün buradayız.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Ya, siz rotasyona tabisiniz, rotasyonla gelip gidiyorsunuz!

NURİ OKUTAN (Devamla) - Epeyce tansiyon yükseldi. Hepimiz için söylüyorum yani sadece kendim için de söylemiyorum, tansiyon yükseldi, şekerler düştü ama ben de birkaç hususu dile getirmek istiyorum.

Burada çok güzel insanlar var ama herhâlde şekerin düşüşünden kaynaklanan, hiç beklenmedik, zaman zaman Meclisin bu mehabetine yakışmayacak tavırlar içerisine giriyoruz. Bundan da şahsen kendi adıma üzüldüğümü ifade etmek isterim.

Hülasa, üzüldüğüm bir başka şey var, yirmi yedi yıl bekledik, bu kanunun gündeme ilk gelmesinden bugüne kadar yirmi yedi yıl geçmiş, birkaç sefer Meclise gelmiş, tekrar geri çekilmiş. Maalesef hazirana yetişecek, içini de tam bilmediğimiz, söz gereği de şimdi burada böylesine önemli bir kanunu çok hızlı bir şekilde değerlendirmek durumundayız. Önemli, Hükûmetin bu manada bu çalışmasını destekliyoruz ama diğer taraftan endişeler de dile getirilen soru işaretleri de önemli çünkü kamu bilgileri bu memlekette sahiplenilemiyor. Kaldı ki kişisel bilgilerin korunması hangi düzeyde gerçekleştirilebilecek? Bu soruyu herkes sorar ve herkes de bunu acayip saymamalı, bu doğru bir yaklaşımdır. Bu dengeyi biz iyi kullanmalıyız. Yani hem bu kanun bizim için gerekli, geçmeli ama aynı zamanda temel hak ve hürriyetlerin korunması hususunda da azami dikkati göstermeli, kılı kırk yarmalıyız.

Diğer taraftan, nasıl yapacağız bunu? Böyle bir kanun tasarısı gelecek ve bir teşkilat kuracağız. Burada eğilimler, bu bilgilerin nasıl kullanılacağı vesaire filan geçecek ama bir de teşkilatı lazım. Kurum kültürü de gerekir. Sadece buradaki niyetlerin, usullerin konuşulması yetmez, teşkilatın kendisi de bu manada önemli. Dolayısıyla, bilgileri işleyeceğiz, muhafaza edeceğiz ve denetleyeceğiz. Bunun için -ben, şöyle bir, devlet aklıyla da bir birim saydım- en az 7 tane daire başkanlığının kurulması gerekiyor. Bu bakımdan, böyle olsa bile yetersiz. Bunu kanunla düzenliyoruz da, nasıl yapacağımızı kanunla düzenliyoruz da kurumu kanunla düzenlememiz lazım gelmez mi de bir yönetmeliğe bağlıyoruz? O bakımdan, kurumun kurulması, teşkilat yapısının da kanunla düzenlenmesi gerekirdi, burada Meclis kararıyla bağlanması gerekirdi; bir yönetmelikle bunun düzenlenmesi doğru olmamıştır.

Diğer taraftan, kurul üyelerinin seçimi de bir parça düzeldi ama biz şunu biliyoruz: Valiliklerde ve il özel idarelerine biz başkanlık yapardık "Hükûmet atadı." falan diye. İşte, vesayet denetimi var, özerk yönetim olması lazım. Hâlbuki Meclisin tamamı seçimle gelmişti ve bu doğru, biz bunu destekliyoruz ama burada da Hükûmet... Efendim, Başbakanlığa bağlı, Cumhurbaşkanı tarafından, Bakanlar Kurulu tarafından başkanı seçilen bir kurulun her ne kadar 5 üyesi Meclis tarafından seçilmiş olsa bile hâlâ bir vesayet altındadır, özerk bir yapı değildir diye düşünüyorum.

Bir başka husus: Sanki son günlerde bir moda oluştu, Başbakanlık-Cumhurbaşkanlığı dengesi gözetilir oldu.

OKTAY VURAL (İzmir) - Paralel, paralel!

NURİ OKUTAN (Devamla) - Hâlbuki bu doğru değil, bu devlet geleneği açısından da doğru değil. Cumhurbaşkanı zaten dokunulmazlığı olan, sadece vatan hainliği -Allah göstermesin- yani bu konuda suçlanabilecek, yargılanabilecek bir konumda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURİ OKUTAN (Devamla) - Dolayısıyla, yeni bir, ek korumaya burada ihtiyaç yok.

30'uncu madde de konuşma talebim var. İnşallah, geri kalan kısmını orada ifade ederim.

Herkesi saygıyla, hürmetle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)