GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:60
Tarih:23.03.2016

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 25'inci madde üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili konuşacağım.

Demin ifade ettiğim gibi, Avrupa Birliğine uyum ya da vize muafiyeti üzerinden tanımlanan yasal düzenlemelerin tamamı iktidar partisinin kendi siyasi hesapları doğrultusunda hazırlandığı için bu şekilde gece yarılarına kadar süren mesaileri bu Meclis harcamak zorunda kalıyor. Oysaki çok rahat bir şekilde, muhalefet partileriyle ortaklaşılarak, gerek komisyon aşamasında gerek Genel Kurul aşamasında muhalefetin sunmuş olduğu önergelerden yararlanılarak ortak bir akılla bir yasal düzenleme arayışına girilmiş olsa ne bu kadar uzun mesai saatlerinde bu Meclis kendi zamanını tüketmiş olur ne de Genel Kurulda bu şekilde gerilim yaratan gündemler olur.

Bakın, bir kere Avrupa Birliğiyle ilgili birilerinin bizim önümüze ev ödevi getirmesini utanç verici bir durum olarak kabul etmemiz lazım.

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Bunu en son söyleyecek adam sensin.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Demokrasiyi, insan haklarını, hukuk devletini, barışı, zaten bu ülkenin her bir yurttaşının en temel hakkı olarak siyaset kurumunun ve siyasi partilerin sağlaması gerektiğini her bir milletvekilinin ve özellikle iktidar partisinin savunması gerekiyor ama bugün ülkede demokrasi ya da hukuk devleti olduğunu söylememiz mümkün mü? Yani bir ülkede Cumhurbaşkanı "Ben gidersem devlet yıkılır." derse, kusura bakmayın, kimse orada demokrasi ya da hukuk devleti olduğuna inanmaz. Bir ülkede eğer "Ben rejim değişikliği yaptım." derse, "Mevzuatı bir kenara bırakın." derse, "Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlara saygı duymuyorum." derse o ülkenin zaten temel olarak kendisinin bir demokrasi ve hukuk devleti olmayla ilgili bir sorunu var demektir, birinin ev ödevi getirmesine gerek yok.

İnsan haklarıyla ilgili hakeza, her gün en temel insan haklarının ihlal edildiği uygulamalar var. Bunları artık burada, bu saatte çok fazla detaylandırmaya gerek yok ama bir ülkede sadece barış istedi diye akademisyenler cezaevine gönderiliyorsa, bir akademisyen bu söyleminden dolayı cezaevinde tecrit altında tutuluyorsa, bir öğretmen katıldığı bir televizyon programında "Barış istiyorum." dediği için lince tabi tutuluyorsa o ülkede artık insan haklarından bahsetmek mümkün değildir. Dolayısıyla, bunlarla ilgili yapılacak düzenlemelerin tamamını, sadece Avrupa Birliğiyle ilgili uyum değil, kendi yurttaşımızın, kendi ülkemizin demokratik kriterlerini genişletme adına siyasi partilerin üzerinde bir görev ve sorumluluk olarak görmek zorundayız. Bunu görmediğimiz sürece buradan herhangi bir yasal düzenlemenin iktidar partisinin hesapları uğruna, siyasi çıkarları uğruna çıkması mümkün değil.

ORHAN KIRCALI (Samsun) - PKK terör örgütü müdür, söyle bakalım!

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - PKK terör örgütü müdür?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bakın, bütün dünyada -bu terör meselesine gelelim, yani hep tartışıyoruz biz- bu terör meselesinin nereden doğduğu, kimin ne yaptığı çok iyi biliniyor. Siz Avrupa Birliğiyle ilgili bugün mülteci pazarlığı da yapıyorsunuz ya, Suriye'de o insanların kimler tarafından bu hâle düşürüldüğünü, bu mağdur hâle getirildiğini bütün dünya çok iyi biliyor. Önce yanlış politikalarla, oradaki zalim rejim başta olmak üzere, çetelerin hedefine o insanları getireceksiniz, ondan sonra o insanlar buraya geldiğinde de bir kart olarak, bir pazarlık unsuru olarak, Kayseri pazarlığının bir parçası olarak kullanacaksınız. Buna kim inanır? Bununla ilgili sizin pratiğiniz, Suriye politikasının sonucu olarak mağdur etmiş olduğunuz o insanların gelmiş olduğu bütün mağduriyetlerden Hükûmetiniz birinci derecede sorumludur. Dolayısıyla, gerek mülteci konusunda gerek AB'yle ilgili uyum kriterlerinin yerine getirilmesi konusunda gerekse IŞİD başta olmak üzere birtakım çete yapılanmalarının desteklenmesi konusunda bugüne kadar Hükûmet olarak siz sadece bizim değil, bütün dünya kamuoyunun gündeminde olacak şekilde yanlış üstüne yanlış yaptınız. Yanlışları yaptığınız sürece de muhalefet partileri, burada, hem yanlışlarınızı dile getirmeye devam edecek hem de bu şekilde iktidar uğruna getirdiğiniz yasal düzenlemelere muhalefet etmeye devam edecek diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)