| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 60 |
| Tarih: | 23.03.2016 |
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP'nin verdiği grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Uzun bir süredir Türkiye'de bir yönetim sorunu olduğunu, mevcut Hükûmetin Türkiye'yi yönetememe gibi bir durumla karşı karşıya olduğunu bu kürsüden ifade ediyoruz. Ve maalesef, üzülerek belirtmek isteriz ki Parlamento da Meclis de bilinçli bir şekilde ülkeyi yönetemeyen Hükûmet ve AKP Grubu eliyle her geçen gün daha fazla işlevsizleştiriliyor. Bugün ortaya çıkan mevcut tablonun kendisi bile, bu Parlamentonun nasıl bir vesayet altında olduğunu, özellikle iktidar partisi grubunun toplum vicdanını rahatsız eden en doğru konularda bile muhalefetten gelen bütün önerilere nasıl kapalı olduğunu net bir şekilde ortaya koydu. Yani, çocuklara yönelik cinsel istismarla ilgili, bu Parlamentoda, bu sıralarda oturan milletvekilleri eğer ret yönünde, bir komisyonun kurulmaması yönünde bir irade beyanı ortaya koymuşlarsa, parmak kaldırmışlarsa bunun tarih önündeki vebalinin son derece büyük olduğunu düşünüyoruz.
Bakın, Türkiye'deki mevcut yönetimsizlik durumundan birkaç örnek vermek istiyorum: Özellikle son dönemlerde IŞİD saldırıları hem ülke hem dünya gündemini fazlasıyla meşgul ediyor. İstiklal Caddesi'nde bombalar patladığı andan itibaren "devlet ve Hükûmet yetkilileri" şeklinde ulusal ve uluslararası basına ismini vermeden açıklama yapan birçok yetkili, orada canlı bomba olarak bir kişinin ismini verdiler, "Savaş Yıldız" isimli bir DAİŞ militanının canlı bomba olarak kendini patlattığını ve Savaş Yıldız'ın da aslında uzun sürelerdir devletin takibi altında olduğunu, bahsetmiş olduğum medya organlarına yaptıkları açıklamalarda ifade ettiler.
Ancak, daha sonra o canlı bombanın kimliğinin başka bir DAİŞ militanı olduğu ortaya çıkınca da Savaş Yıldız'ın da arananlar listesinde olduğunu, telefondaki sinyallerin teknik takip tarafından tespit edildiğini ve bütün emniyet birimlerine de bu yönlü talimatlar verildiğini yine yapılan açıklamalarda gördük.
Oysaki -yani hem sizi hem de bütün Türkiye halklarını rahatlatacak bir haber vereyim ben- daha sonra medyaya yansıyan bazı görüntülerde de gördük ki sizin burada aradığınız, "Telefonunu burada tespit ettik." dediğiniz Savaş Yıldız, son şubat ayındaki Tel Abyad (Gire Spi) saldırısında YPG tarafından esir alınmış.
Bu tabii, hem halklarımız açısından olumlu bir gelişme -yani bir canlı bombanın YPG tarafından esir alınmış olması- hem toplumumuz açısından rahatlatıcı hem de bir yönetememe durumu olan Hükûmetinizin, bilgiye ulaşma noktasında bile son derece büyük bir zafiyet içerisinde olan Hükûmetinizin rahatlaması açısından önemli.
Ama, bu rahatlama haberiyle birlikte aynı zamanda sizi ve Hükûmeti tedirgin edecek birçok bilgiyi de Savaş Yıldız yaptığı itiraflarda net olarak dünya kamuoyuna açıkladı, ortaya koydu. Google'da o görüntülerden, eğer bir merak edeniniz varsa girip kendiniz bire bir Savaş Yıldız'ın ağzından AKP-IŞİD ilişkisi üzerine ortaya konan o itirafları çok rahatlıkla görebilirsiniz, dinleyebilirsiniz. Ne diyor Savaş Yıldız? "Ben 7 Haziran seçimlerinden önce Adana ve Mersin'deki HDP binalarını bizzat MİT ajanları tarafından verilen talimatla yerine getirdim." diyor. Saldırıyla ilgili bütün detayları, hangi keşfi yaptığını, Suriye'de kiminle görüştüğünü, Türkiye'de hangi ajanla birlikte planlandığını net olarak ortaya koyup saldırıyı hangi saatte ve nasıl gerçekleştirdiğini açık ve net olarak itiraf ediyor.
Yine aynı kişi yani şu anda Hükûmetin "Canlı bomba olarak arıyorum." dediği kişi Tel Abyad (Gire Spi) saldırısında da yine Türkiye'de önemli toplantıların yapıldığını, IŞİD militanlarının Suriye üzerinden Tel Abyad'a saldırısından hemen sonra Türkiye'den 1.000-2.000 kişilik bir IŞİD gücünün Tel Abyad'a müdahalesiyle ilgili bir planlamanın yapıldığını söylüyor, ancak gerek YPG direnişi gerekse koalisyon uçaklarının bombalamasıyla Türkiye'den gelen bu takviye gücün bir türlü Tel Abyad'a ulaşamadığını itiraf ediyor. Yerinizde olsam bu açıklamalardan inanılmaz derecede tedirgin olurum, açık itiraflardır.
Uzun süredir bu kürsüden sürekli dile getirdiğimiz ve sizin reddettiğiniz birçok hususla ilgili artık saklayamayacağınız gerçekler her geçen gün ortaya dökülüyor, ortaya saçılıyor. Bakın, bütçe görüşmeleri sırasında Meclis tutanaklarına geçen kayıtlar var; soruyoruz, cevabınız yok. 2014 ve 2015 yılında Akçakale ve Cerablus Kapısı'ndan IŞİD'le yapılan 5 milyonluk ve 7 milyonluk ticaret rakamlarının, ihracat rakamlarının ne anlama geldiğini ve bunu, IŞİD eğer bir terör örgütü olarak sizin tarafınızdan değerlendiriliyorsa, hangi kriter üzerinden gerçekleştirdiğinizi soruyoruz ama maalesef buna cevap veremiyorsunuz. Yani, Hükûmet olarak, iktidar partisi olarak tam bir yönetememe durumuyla karşı karşıyasınız. Bu tarz sıkışmaların olduğu her dönemde de içeride bir yapay düşman -ki o yapay düşman her zaman HDP oluyor- onun üstüne bir linç kampanyası ve bunun üzerinden de bu işlerin içerisinden sıyrılacak bir algı operasyonuna sarılıyorsunuz. Bugün de yaptığınız şey aynıdır.
Bakın, bugün Başbakan Davutoğlu yine dokunulmazlıklar üzerinden birçok mesaj vermiş, özellikle son hamleleriyle birlikte, HDP'ye ve Meclise şah ve mat çektiğini söylemiş. Şimdi, doğrusu, biz bu şah mat meselesinde 7 Hazirandan beri Sayın Davutoğlu'na şunu söylüyoruz: "Bir saray darbesi 7 Hazirandan sonra yapıldı ve saray tarafından, Sayın Davutoğlu, sana şah çekildi ve sen mat oldun. Mat olmuş bir Başbakanın sözleriyle şimdi çıkıp burada 'Ben HDP'ye, Meclise şah ve mat çekiyorum.' demenin hiçbir inandırıcılığı yok. Aynı şekilde, 'stratejik derinlik' olarak sunduğun Suriye politikasında hem bölge halkları hem Suriye'deki küresel güçler sana şah çektiler ve sen çoktan mat oldun. Öyle mat yapacak, şah çekecek bir pozisyonda değilsin. Ha, bütün bunlardan ders çıkarmamışsan..."
Şimdi, yine hepinizin son derece tedirgin olması gereken, New York'taki bir savcı bir kez daha size şah çekti. Mat olur musunuz olmaz mısınız, önümüzdeki günlerde göreceğiz ama özellikle Reza Zarrab'la ilgili o tutuklamanın, 17-25 Aralık dosyalarının artık uluslararası bir platforma çekildiğiyle ilgili içinize saçmış olduğu tedirginliği çok rahatlıkla buradan görebiliyoruz. Siz burada her türlü yolsuzluğu yapmış, her türlü ahlaki yozlaşma, rüşvet ilişkilerine girmiş birisini maalesef bütün hukuk kurallarını çiğneyerek beraat ettirdiniz, aklamaya çalıştınız, bütün kirli ilişkilerini örtbas ettirdiniz, "Ankara'da bir yürekli savcı yok mu?" diye bu toplumun vicdanında büyük bir soru işareti yarattırdınız. İşte, şimdi New York'ta bir yürekli savcı çıkınca sizin bütün bu aklamaya çalıştığınız kirli ilişkilerle ilgili büyük bir uluslararası gündem hepinizi bekliyor. Önümüzdeki günlerde kara para aklamadan uluslararası ambargonun delinmesine kadar, IŞİD'le olan ilişkilerden altın kaçakçılığına kadar tedirgin olmanızı gerektiren birçok konu başlığı eminim ki önünüze gelecektir. Bu nedenle, özellikle, burada, bu kadar yalnızlaşmış, bu kadar sıkışmış ama toplum karşısında da kendisini güçlü göstermeye çalışan bir iktidar partisinin ya da Başbakanın tehditlerine ve blöflerine pabuç bırakacak değiliz. Kendisi HDP'ye had bildirme temelinde bir konuşma yapmış. Sayın Başbakana buradan hatırlatmak istiyorum: Sen bu grubun müdürü değilsin, bu Meclisi yöneten, bu Meclise talimat veren bir genel sekreter statüsünde değilsin. HDP'li milletvekilleri senin emir erin değil, senin memurun değil. Sen kendi grubunla ilgili, milletvekilleri üzerinden farklı yaklaşımlar ortaya koyabilirsin ama HDP milletvekilleri kendisine had bildirmeye çalışanlara bugüne kadar hadlerini bildirmeyi bilmiştir. Bize had bildirecek olan tek güç bizi oylarıyla buraya göndermiş olan halkımızdır.
MURAT DEMİR (Kastamonu) - Halk size haddinizi bildirdi!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - O konuda da halkımızın iradesi arkamızda olduğu sürece bu dokunulmazlık meselelerinde hepinizin nasıl...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Çok korkuyorsun!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - ...buralarda toplum ve halk tarafından yargılanacağını hep birlikte göreceğiz.
Hepinize teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)