GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:60
Tarih:23.03.2016

TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi aleyhine söz aldım. Değerli Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Son cümleden başlayacağım ben desteklemek adına o cümleyi elbette. İnsanlık suçundan bahsedildi, örtbas etmekten bahsedildi ve bu çerçevede bütün o yaşananlar ölçeğinde bir suçlu arama, bir farklı yöne çekme, bir acaba buradan biz farklı bir şey elde edebilir miyiz gayreti...

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Öyle bir şey yok.

TÜLAY KAYNARCA (Devamla) - ...kesinlikle olaya endeksli olmak değil, başka bir açık ifadeyle, bir siyaset bulabilir, buradan bir şey çıkartabilir miyiz niyet.

Ben bir anneyim, bir anneyim ve bütün bu yaşananlara bu çerçeveden baktığım zaman, bu menfur olayı kınamayacak bir insan düşünemiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çünkü bu bir insanlık suçu; bu bir.

İki: Şu Meclis 24'üncü Dönemde, çok değerli milletvekilleri, ortak birçok kanuna da imza attı. Kadınlarımızla ilgili ortak birçok kanuna imza attı, şiddetle ilgili attı, çocuklarımızla ilgili birçok kanuna ortak imza attı ve buradaki ortak paydalarımızdan bir tanesi de evlatlarımızla ilgili olandı. Hatırlayın lütfen, 18 Haziran 2014, Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesinde biz çocuk istismarıyla ilgili, cinsel yönden istismar edenlerle ilgili sekiz yıldan on beş yıla kadar hapsi, neredeyse adam öldürmeyle eş değer olacak cezai müeyyideleri, bütün bunları düşünürken, bütün bunlarla ilgili kararlar alırken...

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Cinsel istismardan soruşturma geçirmiş öğretmenleri okul müdürü yaptınız. Bırakın bu işleri ya!

MURAT DEMİR (Kastamonu) - Bir dinleyin ya, bir dinleyin!

TÜLAY KAYNARCA (Devamla) - ...cinsel istismarla ilgili yapılanlarla ilgili tüm bu kararları alırken, işte, şurada, şu anda ifade edilenlerin birçoğunun da altına imza atabilecek ortak hassasiyetle hareket ettik.

İnsan olarak, anne olarak, evlatları, çocukları... Bu çünkü başka bir yer. Başka bir mecradan bakmak zorundayız.

Şimdi, şöyle deniyor, tekrar başa döneceğim: "İhmal edildi." "İşte, bakan şunu söyledi." Kelimeler içinden bir şey çıkartabilir miyiz?

Bir: Olay emniyete intikal etti mi? Etti. Eder etmez adli soruşturma oldu mu? Oldu. Aile ve çocukla ilgili psikoterapi, psikososyal çalışmalar, her biri hemen başladı mı? Başladı. İlgili bakanlık hemen müdahil olacağına, zanlının, failin en ağır cezayı alabilmesi için sonuna kadar avukatlarla gereğini yapacağına yönelik bu adımı attı mı? Attı. Ne zamanki gibi? Tıpkı Özgecan yasasında olduğu gibi. O Özgecan'la ilgili, o kızımız, o vahşetle ilgili yaşanan olayda olduğu gibi hemen müdahil oldu sonuna kadar. O ifade edilen indirimler, evet, olmamalı, iyi hâl indirimleri, buna benzer; olmasın diye uğraşıldı, müdahil olundu ve sonuçta o cezayla sonuçlandı. Dava sonuçlandığında ne hissettik? Toplumsal vicdanda... Tabii, içimiz elbette rahat olmadı ama en azından o hapis cezası, ağırlaştırılmış, indirimlerin olmadığı o yasa için söylüyorum. Şimdi aynı hassasiyeti Bakanlığımızın gösterdiği ve bu davayla ilgili de hemen müdahil olacağını, en ağır cezayla ilgilinin yargılanabilmesi adına adım atacağını açıklamışken, bütün adımları yapmışken suç... Suçu işleyen bir kişi, bir birey var; neyse cezası, Türkiye bir hukuk devleti, o cezasını hukuk devleti çerçevesinde alacak.

Ama siz bu çerçeveden bakmak yerine, bu yönden ele almak yerine "Acaba başka bir yöne çekebilir miyiz?" Kurum "Üye değil." demiş. Kurum arkasından "Müdahil avukatlık, destek olacağız, ağır cezaya alacağız." demiş. Kurum bunu demiş, bir önemi var mı sizin için? Yok. Niye? Çünkü onu başka bir yere çekme gayreti var. Oysa, bizim hükûmetlerimiz döneminde çocuk hizmetleriyle ilgili bir defa ayrı bir birim oluşturuldu mu? Evet. Nedir o? Yıl 2011, hiç yoktu, farklıydı, başka başka birimlere bağlıydı, icracı değildi ama 2011 itibarıyla Aile Bakanlığı bünyesinde oluşan genel müdürlüklerden bir tanesi ve en önemli maddi, ciddi bütçeyi oluşturanlardan bir tanesi eğer Çocuk Hizmetleriyse evlatlarımıza, çocuklarımıza, geleceğimize verdiğimiz önemin adı değil midir bu? Elbette öyledir. Bundan sonra da o hassasiyet devam edecek.

Ben şöyle notlarıma bakıyorum, bağlı kalmadım ama. Yani Aile Bakanlığı, Çocuk Hizmetleri, kamudaki çocukların sevgievlerine yöneltilişi, anne kucağına ihtiyaç hisseden evlatlarımızın, maddi imkânsızlıklar yüzünden kurumlarda olan yavrularımızın oraya dönüşüyle ilgili vesaire, bunların hepsini artırabilirsiniz; çocuk hakları, 2013'te stratejik plan. Bütün bu hassasiyetlerimiz varken, her şey evlatlarımız için derken ve bütün bu hassasiyetlerimizi de -birçoğunu da- kanunlarla göstermişken, çocuklarımız, kadınlarımız -bunların hükümlerini, ben bunu birlikte o imzayı attığımız kanunlar için söylüyorum- bu çok önemliyken, böyle hassas bir konuyu siyaset malzemesi yapıyor olmak canımı acıtıyor. Gerçekten bu hassasiyeti hissetmek zorundayız.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Vallahi, çocukları hiç istismar etmediniz, sorularını da çalmadınız, haklarını da yemediniz!

TÜLAY KAYNARCA (Devamla) - Bu, şu anda adli ve idari soruşturma yapılan bir konu. Bakın, burada sayın vekillerimiz bazı açıklamalar yaptı, çok şaşırdım ben. Niye? Çünkü emniyete intikal ve devamında adli süreç başladığında gördük ki biz, gizlilik kararı alındı. Ama vatandaş buradan çıkıyor, tek tek şöyle şöyle okunuyor. Niye bu gizlilik kararı var arkadaş, niye? Çünkü mağdur daha çok mağdur olmasın diye. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Niye? Çünkü aile mağdur olmasın diye. Ben size bir il adı, bir olay adı, bir yapı söyledim mi? Hayır. Niye? Çünkü bütün o vurgularda, bütün yapma gayretinizde toplumsal travma hâline getirilecek bir yapıdan bahsediyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi? Hayır.

Daha vahimi, dünyanın birçok noktasında, çok daha akıllara... Şu anda ifade etmekten bile gerçekten hicap duyuyorum yani ifade bile edemiyorum.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - O zaman onay verin, onay.

TÜLAY KAYNARCA (Devamla) - Bu kadar hassas bir yapıda, düşünebiliyor musunuz, Türkiye'yi şikâyet etme gayreti. Bakın, terör olaylarında da aynı şey oldu, her olayda aynı şey, "Ülkemi ben nasıl şikâyet ederim, hangi konuda nereden, bir yerden bir şey bulurum arkadaş, nasıl bulurum, nasıl şikâyet ederim?" (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Paris'te olay oldu, patlama oldu, anında, olağanüstü olay -ben gazeteci kökenliyim- hemen basın gereğini yaptı. Olaylar yapıldı, kimse bir şey yapmadı.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Altı aydır olağanüstü hâl var orada, altı aydır.

TÜLAY KAYNARCA (Devamla) - He, olağanüstü, evet.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Hayret bir şey ya! İlla kafanda mı patlayacak bomba olağanüstü hâl için!

TÜLAY KAYNARCA (Devamla) - Hiçbir yerde bulamazsınız hükûmetini, devletini suçlayan. Herkes terörü suçladı, terörü, herkes terörü suçladı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Brüksel'deki olayda, hemen arkasından, kim devletini, hükûmetini suçladı? Herkes terörü suçladı. Bir olay olduğunda "Allah'ım, bir yerden bir şey bulayım, ben ülkemi dünyaya, herkese şikâyet edeyim." Böyle bir şey yok, böyle bir şey yok. Devlet var, Türkiye Cumhuriyeti devleti güçlü, gereğini yapar.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Biz bunu Amerika mı araştırsın diyoruz, bu Meclis araştırsın diyoruz. Hayret bir şey ya!

TÜLAY KAYNARCA (Devamla) - Bu olay bir vahşet, bu olay insanlık suçu, hiçbirimiz kabul edemeyiz, kınıyoruz, sonuna kadar kınıyoruz. O evladımızın, ailesinin, anacığının babacığının yanındayız sonuna kadar.

Anne olarak diyorum ki: O davayı da takip, sonuna kadar takip edip en ağır cezayı alabilecek, en ağır cezayı alabilecek noktaya getiririz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) O yüzden ben değerli vekillerimin -özellikle kadın milletvekillerimizden, tüm siyasi partilerde- konuşmalarını ifade ederken çocuklar yönünde ifade ettikleri, ana olarak ifade ettikleri cümlelere katılıyorum. Çünkü onlar da o hassasiyeti hissediyor. Ama ne olur, evlatlarımız olduğunda siyaset yapmayalım diyorum.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Babaların duygusu yok mu, babalar insan değil, değil mi! Hayret bir şey ya!

TÜLAY KAYNARCA (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)