| Konu: | Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 22.03.2016 |
İMAM TAŞÇIER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı'nın ilgili 13'üncü maddesinde verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunmaktayım.
Kişisel verilerin depolanması eğer o ülkede demokrasi yoksa, insan hakları çiğneniyorsa ve eğer o ülke hâlen 12 Eylül faşist anayasasıyla idare ediliyorsa bilin ki bu depolanan kişisel veriler başka amaçlarla kullanılır ve insanları fişler, bu amaç çerçevesinde bu kişisel veri öyle kullanılır. Bunun içinde Türkiye'de yaşayan 25 milyona yakın Kürt var. Türkiye'de farklı etnisiteler var, Türkiye'de farklı inanç grupları var, Aleviler var ve bunlar bu ülkeden, bu yönetimden, bu rejimlerden her zaman, bugüne kadar baskı, zulüm ve işkence görmüşlerdir.
Bizim birkaç saat önce verdiğimiz bir önerge vardı. Şeyh Sait, Seyit Rıza ve Saidi Nursi, Saidi Kürdi'nin mezarlarının dahi bize gösterilmesi konusundaki önergemiz reddedildi ki dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan Dersim halkından Seyit Rıza'yla ilgili bölümde basına yansıdığı kadarıyla da bir özür dilemişti. Ve gelelim 1980'li yıllarda işkencede ölen Kürtlere bakalım, cezaevlerinde öldürülen Kürtlere bakalım.
Faşist diktatörlüğün getirdiği bir sonuç nereye kadar geldi? 1990'lı yıllarda faili meçhuller... Bu Türkiye'de, bu devlette 17.500 tane faili meçhul işlendi. Bunların hemen hemen hepsi Kürt'tü ve bunlar -hiçbir yerde- herhangi bir yere bağlı kalmadan yapıldı. İstanbul'daki Kürt getirildi, bir yerde öldürüldü; Ankara'daki Kürt getirildi öldürüldü; Diyarbakır'da yaşayan, Urfa'da yaşayan, Siirt'te yaşayan, Şırnak'ta yaşayan Kürtler kafalarına, enselerine kurşun sıkılarak öldürüldü ve biz diyeceğiz ki bu veriler depolanacak, bu insanlar fişlenmeyecek. Bu, fişlenmesi için olan depolanmadır. Demokrasinin olmadığı, insan haklarının olmadığı, demokratik kültürün gelişmediği bir ülkedeki iktidarların kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak bunları fişleyecekleri konusunda kesinlikle o kanımız fazlaca yaygındır.
Şöyle düşünün: 6-7 milyon oy alan bir partinin genel başkanı bugün itibarıyla yani ayın 22'sinde Cizre'ye gidiyor ve Cizre'ye sokulmuyor. Öyle bir iktidarın eline bu fişlenmeler geçerse ne olur, bu bilgiler geçerse ne olur? Bunları kötüye kullanır. İleri demokrasi ülkelerinde ancak bu tür şeyler kötüye kullanılmaz; demokrasinin olduğu, insan haklarının olduğu, geliştiği yerlerde kullanılmaz.
Evet, 2005 yılında dönemin Başbakanı Erdoğan Diyarbakır'a geldi. "Kürt sorunu benim sorunumdur." dedi ve "Ben bu sorunu çözmek için çaba sarf edeceğim." dedi, hatta ve hatta bunun için "Baldıran zehrini içerim." de dedi. Ama bugün Kürt sorunu nereye geldi? Bugün 100 bin nüfusu bulan ilçelerimizde, illerimizde yüz günün üzerinde insanlar sokağa çıkamıyor; çocuklar öldürülüyor, kadınlar öldürülüyor, gençler öldürülüyor, siviller öldürülüyor. Böyle bir ortamda, böyle bir durumda fişlemelerin bunlar için kullanılacağı kesindir. Onun için buna dikkat edilmesi gerekiyor. Demokratik bir anayasa, demokratik bir toplum oluşmadığı sürece bu tür durumlardan kaçınılması gerekiyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)