GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Çanakkale ruhuna ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:1
Birleşim:59
Tarih:22.03.2016

AYHAN GİDER (Çanakkale) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Çanakkale demek yalnızca Birinci Dünya Savaşı'nda bir cephe demek değildir. Çanakkale demek sadece bir kahramanlık destanı da değildir. Çanakkale, İstanbul'un fethi gibi, çağ açıp çağ kapatan tarihî bir olaydır. Çanakkale, Türk devletinin, Türk milletinin topyekûn giriştiği bir var olma mücadelesidir. Bizim Türk milletinden kastımız etnik bir tanım değil; Türk milleti Pomak'tır, Türk milleti Çerkez'dir, Türk milleti Kürt'tür, Türk milleti Roman'dır, Boşnak'tır. Hangi cahil Mehmet Akif'in Türk değil Arnavut olduğunu söyleyebilir. Çanakkale, ezilmiş halkların emperyalizme başkaldırısıdır. Çanakkale, bir anlamda, Doğu'nun Batı'yla mücadelesidir. 18 Mart törenlerinde de gençlerimiz "Biz birlikte Türkiye'yiz." diyerek "puzzle"larıyla bunu açıkça ortaya koymuşlardır.

Çanakkale, sadece milletimizin ve devletimizin makûs talihini değiştirmekle kalmamış, dünya siyasi tarihini de köklü bir şekilde değiştirmiştir. İtilaf devletlerinin yardım götüremediği Çarlık Rusyası yıkılmış, dünya yepyeni bir yapıya bürünmüştür. Dönemin süper gücü İngiltere başarısızlık nedeniyle hükûmetini düşürmüştür. Britanya'nın "Yenilmez Armada" sıfatı paramparça olmuştur. Çanakkale Zaferi, Kuzey Afrika'ya, Asya'ya umut olmuş, özgürlük mücadelelerini başlatmıştır. Yeni Zelandalılar, Avustralyalılar kendi millî birliklerini Çanakkale'den sonra keşfetmişlerdir.

Çanakkale ruhunu veren iki kavram var: Birliktelik ve fedakârlık. Anadolu'nun 81 vilayetinin dışından, Kerkük'ten, Musul'dan, Şam'dan, Selanik'ten gelen Mehmetçikler yan yana savaşıp birlikte şehit düşmüşlerdir. İşte şehitlerin yattığı bu topraklar yüz bir yıllık birlikteliğimizin en büyük ve en şerefli kanıtıdır. Çanakkale imanın imkâna galebe çaldığı yerdir. Çanakkale, yaşanmış ve bitmiş bir zafer de değildir, hâlen devam eden bir süreçtir, hâlen devam eden bir mücadeledir.

Terör örgütleri eliyle yürütülen emperyalist savaşlar da sadece ülkemizin değil, bugün tüm dünyanın başının belasıdır. Bu teröristler yerel ya da müstakil hareketlere dahi değildirler. Bunlar emperyalistlerin uşağı taşeronlardır. İşte bu yüzden bize lazım olan Çanakkale'deki gibi topyekûn bir mücadeledir, Türk milletinin birlikteliği ve fedakârlığıdır. İşte bizim için Çanakkale bu birlikteliktir. Zira, bu ruh bize Anadolu'yu vatan bildiğimiz bin yıldan ve iki bin yıllık devlet geleneğimizden emanettir. Bu ruh yüz bir yıl önce Çanakkale'de katmerlenmiştir. Bu ruhun mayası farklı etnik kökenlere sahip ama ortak vatan için kanlarını akıtan şehitlerimizin, gazilerimizin kanlarıyla karılmıştır. Çanakkale, Mustafa Kemal'in önemli bir aktör olarak tarih sahnesine çıktığı yerdir. Mustafa Kemal'in Mustafa Kemal olduğu, Mustafa Kemal'in Atatürk olduğu yerin adıdır Çanakkale.

İşte, tam burada dikkatinizi bir yere çekmek istiyorum. O dönem Çanakkale ruhuyla millî birliğe nasıl bakılmış, karşıda milletimize bir saldırı olduğunda nasıl tavır geliştirilmiş, bir bakalım. Herkes bilir ki o dönem Enver Paşa ile Mustafa Kemal siyaseten birbirlerinden çok hazzeden iki figür değiller. Çanakkale savaşları sırasında da ara bozmak isteyenler Enver Paşa'ya Mustafa Kemal hakkında şikâyetlerde bulunuyorlar. Enver Paşa bırakın bunlara prim vermeyi cepheyi ziyaret ettiğinde gidip Mustafa Kemal'e sarılıyor, tebrik ediyor, üstüne de Mustafa Kemal'i metheden bir telgraf kaleme alıyor. Bilirsiniz, Kazım Karabekir'in de Erzurum'a geldiğinde Mustafa Kemal'i tutuklamak yerine gidip ast üst ilişkisine bakmadan "Emrinizdeyim Paşam." dediği vakıadır. Vatan müdafaası ve millî mücadele için yüz yıl önce bu olgunluk gösterilmiştir. İşte, Çanakkale budur, Çanakkale ruhu da budur. Aklın, fikrin, zihnin geliştiğini düşündüğümüz son yüzyıldan sonra bizim muhalefetten tek beklentimiz yüz yıl önceki olgunluğu, vatanperverliği gösterebilmeleridir; fazlasını değil sadece Enver Paşa'nın gösterdiği olgunluğu bekliyoruz. Bu mücadelede kişisel kavga güden, kişisel çıkar, kişisel güç bekleyen hiç kimsenin yeri yoktur.

Saygılarımla. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)