GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Sierra Leone Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:58
Tarih:10.03.2016

MHP GRUBU ADINA AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, saygıdeğer vatandaşlarım; 1 Kasım seçimlerinin üzerinden yaklaşık olarak üç buçuk ay geçti ve AKP Hükûmeti Meclise getirdiği ve istediği tüm yasaları Meclisten geçirdi ve 2016 yılı Meclis bütçesi, ülkemizin bütçesi yani milletin emaneti burada kabul edildi. Dün Sayın Başbakan teşekkür konuşmasını yaptı ve ifadesinde de AKP Hükûmetinin istediğinin yani seçimlerde vadettiğinin yüzde 80 oranında Mecliste kabul edildiğini ve ülkemizin istikrarlı bir şekilde devam ettiğini ifade etti.

Saygıdeğer vatandaşlarım, isterseniz gelin, hep birlikte bir de buradan değerlendirelim. Acaba gerçekten de ülkemiz hem ekonomik hem de terör açısından istikrar içerisinde midir bir bakalım. Ekonomiden başlayalım: Ülkemizde, devletin vermiş olduğu resmî rakamlara göre, yaklaşık 4 milyon 968 bin yani 5 milyon, eşi ve çocuğuyla 15 milyon vatandaşımızın bir ayda geçinmek zorunda olduğu para miktarı yaklaşık 1.300 lira, o da net olarak değil çünkü ekim ayında hepinizin bildiği gibi 1.230 liraya düşecek. Diğer bir grup ise emeklilerimiz. Onların sayısı da 11 milyon. Onlar da yaklaşık olarak bin lira ve 1.500 arasında maaş alıyor. Bunları niçin söylüyorum biliyor musunuz? Çünkü geçen gün bu ülkede açlık sınırı açıklandı ve tam 1.544 lira maalesef. Yani, bu ülkede, 78 milyonluk nüfusumuzda 26 milyon vatandaşımız açlık sınırının altında geçinmek zorunda kalıyor.

Burada memurlarımızdan, esnafımızdan, çiftçimizden ve işsiz kardeşlerimizden henüz bahsetmedim. Şu an ülkemizde işsizlik oranı yüzde 10,3, ümidini yitirenlerle birlikte bu oran yüzde 17'ye çıkmış vaziyette yani tam 5 milyon 800 bin vatandaşımız işsiz. Gençlerde bu rakam daha da korkunç, tam olarak yüzde 19,3. "Enflasyon açısından iyiyiz." diyorsunuz ya, açıklanan enflasyon oranı yüzde 8,8. Gıdadaki enflasyon oranı ise yüzde 11,7. Aslında gerçek enflasyon oranının çok yüksek rakamlarda olduğunu hepimiz biliyoruz.

Peki, şu son üç ay içerisinde, AKP Hükûmetinin yaptığı zamları gelin bir söyleyelim: Örneğin, ekmeğe yüzde 33 zam yaptınız, elektriğe yüzde 6,8 zam yaptınız, etin kilosu 45 ile 50 lira arasında değişiyor. Köprü ve otoyollara tam yüzde 16, BAĞ-KUR primlerine ve trafik sigortalarına fahiş zam yaptınız. Yani, memura, emekliye ve asgari ücretliye verdiğiniz o azıcık zammı ilk bir ay içerisinde geri aldınız. Yani, vatandaşlarımızı kandırmaya devam ediyorsunuz maalesef.

Vatandaşlarımızın şu anda bankalara olan borcu tam 382 milyar lira yani eski parayla 382 katrilyon çünkü herkesi borçlandırdınız ve bu ülkede tam 23 milyon 800 bin icra dosyası var saygıdeğer milletvekilleri. "Ülkemiz büyüyor." diyorsunuz ya, son yedi yıl içerisinde bu ülke yüzde 3,4 büyümüş. Evet, cumhuriyet tarihinin en düşük büyüme oranı. 2002'de dünyada ekonomi içerisinde 17'nci sıradaydık, 2015'te ise yine 17'nci sıradayız. Sayın Maliye Bakanı ve ekonomiden sorumlu Bakan diyor ki: "Başarılıyız." Bu mu peki başarı? AKP Hükûmeti son on dört yıl içerisinde bütçeden faize tam 649 milyar lira para ödemiş. Hani, diyordunuz ya "faiz lobisi" diye. Siz şu anda AKP Hükûmeti olarak, istediğiniz vatandaştan vergi alıyorsunuz, istemediğiniz vatandaştan da almıyorsunuz, istemediğiniz vatandaşın vergi borcunu da siliyorsunuz. Ben buradan saygıdeğer vatandaşlarımıza sesleniyorum, bu bir adalet mi? Peki, şerefiyle, namusuyla bu vergileri ödeyenler suç mu işlemiş oluyor? Yetimin hakkını yiyorsunuz Sayın AKP Hükûmeti.

Peki, bu ülkenin parası mı yok, kaynakları mı yok? Kesinlikle var. Bu ülkenin servetinin yarısından fazlasını yüzde 1'lik zengin kesim yiyor. Bir başka deyişle, yüzde 77'lik oranı sadece yüzde 10'luk kesim yiyor.

İşte buradan sizlere sesleniyorum, tüm vatandaşlar adına sesleniyorum: Eğer bu gelir dağılımındaki adaletsizliği düzeltmezseniz bu ülkeye barış ve huzur kesinlikle gelmez.

Bir başka rakam daha vereyim: 2011 yılında 1 varil ham petrol tam 113 dolardı. Şu anda ne kadar biliyor musunuz? 37 dolar. Peki, 2011 yılındaki benzin fiyatı ne kadardı? 4 lira 25 kuruş. Şimdi ne kadar? Yine 4 lira 25 kuruş. Yani petrol yüzde 73 ucuzlamasına rağmen hâlâ benzin fiyatları aynı. Akaryakıt istasyonlarında vatandaşlarımızı maalesef soyuyorsunuz.

Vatandaşlarımızı ilgilendiren bir başka konu ise doğal gaz fiyatları. BOTAŞ olarak yurt dışından 184 dolara doğal gazı alıyorsunuz ve vatandaşlarımıza 384 dolara satıyorsunuz ve sizin yüzünüzden, "BOTAŞ'ın zararlarını, açıklarını kapatacağız." diye, vatandaşımızın doğal gazı olmasına rağmen, geçen gün gittiğim Sincan'da vatandaşımız soba yakmak zorunda kalıyor.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Bizim ne kabahatimiz var, "Sizin yüzünüzden." diyorsunuz?

AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) - Peki, bir başka konu ise terör. Son sekiz ay içerisinde maalesef 387 şehit verdik, binin üzerinde yaralımız var. Ben, buradan tüm şehitlerimize Allah'tan rahmetler diliyorum.

Ülkenin her yerinde, büyük şehirlerinde, neredeyse Meclisin bahçesinde bombalar patladı. Peki, bu bombalar patlarken MİT, Emniyet, İçişleri Bakanı, AKP Hükûmeti, neredeydiniz? Ben söyleyeyim nerede olduğunuzu: Siz, çoğunlukla, demokratik haklarını arayan, ülkemizde yanlış giden politikaları protesto eden ve vatanını, milletini seven vatandaşlarımızı durdurmak için elinizden gelen her şeyi yaptınız çünkü AKP'ye göre, Artvin'deki, Cerattepe'deki vatandaşımız bir PKK'lı teröristten daha fazla tehlikeliydi. İşte, yandaşının çıkarı için Cerattepe'deki insanımızı ezip geçen AKP, iş terörle mücadeleye gelince maalesef kulağının üzerine yatıyor. Ama bakıyoruz ne Başbakan ne bir bakan ne de bir vali, hiç kimse bu sorumluluğu üstüne almıyor. Tüm bunların sorumlusu belli. Saygıdeğer vatandaşlarım, tüm bunların sorumlusu on dört yıl boyunca bu ülkeyi yöneten AKP Hükûmetidir; yani Sayın Başbakanın ifade ettiği gibi ne ekonomide ne de terörde siz maalesef istikrarı sağlamadınız, sadece vatandaşımızı kandırıyorsunuz ama gerçekten de iyi bir algı operasyonu yapıyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, saygıdeğer vatandaşlarım; her türlü makama, yöneticiliğe, başkanlığa gelebilirsiniz ancak lider olabilmek için ileriyi görmek, öngörü sahibi olmak, vatanını ve milletini sevmek gerekir.

Şimdi sizlere birkaç cümle okumak istiyorum, hatta hata yapmamak için buradan okumak istiyorum: "Bölücülüğün ve bölücü terörün inisiyatifi tamamen ele aldığı, bu mihrakların her düşündüklerini istedikleri zaman hiçbir takibata maruz kalmadan açıkça söyleyebildiği imtiyazlı ihanet ve çözülme ortamı giderek genişlemektedir.

Hükûmetin terörün tanımı, nedenleri, mücadele yöntemleri ve istihbarat konusundaki yetersizlik, tutarsızlık ve koordinasyonsuzluğu Türkiye'nin bir terör ülkesi gibi algılanmasına ve ekonomik ve siyasi olarak ülkemizin aleyhine ciddi gelişmelere yol açacaktır.

Dış politikada çok tehlikeli sonuçları olacak bir yol izleyen AKP, köklü devlet gelenekleri olan Türkiye'yi millî çıkarlarını ucuz pazarlık konusu yapmaya hazır bir devlet konumuna sokmuştur."

İşte bunları, bu cümleleri tam on yıl, beş yıl ve üç yıl önce söyleyen kim biliyor musunuz? Sizin devamlı eleştirdiğiniz "Kan üzerinden siyaset yapıyor, şehitlerin gelmesini mi istiyorsunuz?" diye eleştirdiğiniz, Milliyetçi Hareket Partisinin ve Türk dünyasının lideri Sayın Devlet Bahçeli'dir. İşte, liderimize bir özür borcunuz var. Eğer onu birazcık dinleseydiniz, eleştirilerine biraz önem verseydiniz şu anda ülkemiz hem terör açısından hem dış politika açısından hem de istikrar açısından bu konuma gelmezdi.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Siz dinliyor musunuz?

BAŞKAN - Müdahale etmeyelim lütfen.

AHMET SELİM YURDAKUL (Devamla) - Evet, işte o zaman gerçekten analar ağlamazdı. Bakın, AKP Hükûmeti olarak siz ve Sayın Cumhurbaşkanının izlediği strateji ne biliyor musunuz? Kutuplaştırmak, düşman yaratmak ve oy almak. Tamam, bu bir siyaset yöntemi olabilir. Ancak biliyor musunuz; bu, ülkemizde düşmanlık yaratıyor, nefret yaratıyor, ayrım yaratıyor. Gelin, bundan vazgeçin; gelin, vatanımız ve milletimizin lehine olan tüm konularda, bugün burada olduğu gibi, sevgi ve saygı içerisinde, istişare yaparak, ayrıştırmayarak, birlikte, hep birlikte karar vererek hareket edelim.

Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)