| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Tasarısı Maddelerinin görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 08.03.2016 |
MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli milletvekilleri, bir bütçe görüşmesinin sonuna geldik. Tabii, yarın son konuşmalarımızı yapacağız. Bu geçen süre içerisinde Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak milletimizin hakkını hukukunu korumaya, bu yönüyle hem Türkiye'yi yöneten iktidar partisinin yanlışlarını hem de Milliyetçi Hareket Partisinin çeşitli konularla ilgili görüş ve düşüncelerini, çözüm önerilerini paylaştık. Bu bütçe netice itibarıyla milletimizin vergileriyle oluşuyor. İnşallah, bu bütçe, helal vergilerden oluşan bu bütçe, haram bulaştırılmadan milletimize daha iyi hizmet vermek için bir vesile olarak kullanılır. Bu bakımdan, bütçenin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Bu bütçede tabii, çeşitli konuşmalar yapıldı, Sayın Bakan fıkra okudu, biz de fıkrayla cevap verdik. Aslında, bakıldığı zaman yani hem fıkralarda hem de şiirlerde ekonomik durumun tahlil edildiği çok örnekler vardır. Dolayısıyla, ben burada o, belki de yazılan zamanın, söylenen zamanın ruhuna uygun veya o ruhtan mülhem çeşitli zamanları ifade eden bununla ilgili bir fıkra ve iki şiirle bu bütçe hakkında görüşlerimizi paylaşmak istiyorum.
Bir civciv karşıdan karşıya geçerken otomobil tarafından eziliyor. Tabii, bu duruma iktisat okulları, bu iktisadi politikaları uygulayanların tepkisi nasıl olur diye araştırmışlar.
Merkantilistler "Ülkenin zenginliğinde azalma oldu, daha çok civciv ihraç edilmeli." diyor.
Fizyokratlar "Doğal düzen, toprağı bol olsun." diyor.
Klasikler "Görünmez el düzenler." diyor.
Neoklasikler "Diğer şeyler sabitken civciv karşıya geçebilirdi." diyor.
Keynesyenler: "Üst geçit yapılmış olsaydı -yani bu devletin müdahalesi- civciv ezilmezdi. Uzun dönemde tüm civcivler ölüdür."
Monateristler: "Para cezaları gereğinden az olduğu için civciv ezilmiştir."
Yeni klasikler: "Ezildiğini fark etmesiyle birlikte bir daha ezilmeyecektir."
Rasyonel beklentiler teorisi bu: "Sadece öngörülmeyen otomobiller civcivleri ezecektir."
Yeni Keynesyenler de "Otomobilin hızlı gittiğinden haberi olmayan, asimetrik bilgiyle civciv karşıdan karşıya geçmek istediği için ters seçim yapmış ve ezilmiştir." diye açıklıyor. "Hem öngörülen hem de öngörülmeyen otomobiller civcivleri ezecektir. Ama öngörülmeyen otomobiller daha çok ezecektir." diyor.
Arz yanlı iktisatçılar "Civciv kaybını telafi etmek için vergiler düşürülüp civciv üretimi teşvik edilmelidir." diye çözüm buluyor.
Post Keynesyenler "Otomobilin geçeceği belirsiz olduğu için civciv ezilmiştir." diyor.
Anayasal iktisatçılar da "Otomobillerin hızlı gitmesi anayasayla engellenmelidir." diyor.
Tabii, günümüzün konjonktür teorileri, uygulanan konjonktür ve politik ekonomi: "Otomobil icat edilmeseydi civciv ezilmeyecekti. Yumurtadan çıkmasaydı civciv olmazdı. Otomobil yola çıkmasaydı civciv ölmezdi. Civcivin ölümü fıtratındandır. Bunu haber yapan kriz tellallarının faiz lobileriyle ile dış güçlerin paralel tuzakları güçlü ekonomimizi sarsamaz."
İşte, bugün, aslında bütün bu okullarla ilgili zannederim en güzel tanımlama, bu konjonktür teorileri. Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi, her bir sorunda ya faiz lobilerini ya da kriz tellallarını ya da dış güçleri ortaya koymuş, kendisi zeytinyağı gibi üste çıkmak maharetiyle meseleyi konjonktüre ya da fıtrata havale edebilmiştir.
Tabii, şiirler söyleniyor. Bu şiirlerden bazıları işte çeşitli zamanlarda ekonomiyi ve durumu anlatan şairlerin ruhunu ifade ediyor. Ben de onları paylaşmak istiyorum:
"Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!" demiş şair.
Bir başka şairimiz de şöyle demiş, aslında eski defterdar:
"Bir yolsuzluk görünce köpürme, isyan etme
Bir hak için kendine, dik başlıdır dedirtme.
Doğru yolu dostuna göster ama, sen gitme.
Ne derlerse huuu... diye salla hemen başını,
Dilini tut, uslu dur, al gitsin maaşını.
Unutma bu ocağın adı asiyaptır
Sen de bir dolap çevir, apartmanlar yaptır.
Hakikat nene gerek o memnu bir kitaptır.
Sana lazım olan şey, sallayarak başını
El öpüp, etek öpüp almaktır maaşını.
Bu güvercin eder mi atmacalarla yarış
Öğrenmeden dünyayı gezdim de karış karış
Vazgeç hak sevdasından sen de kervana karış,
Ne derlerse huuu... diye, salla hemen başını
Gerdan kır, belini bük, al gitsin maaşını." demiş şair.
Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)