Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Tasarısı Maddelerinin görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 56 |
Tarih: | 08.03.2016 |
HDP GRUBU ADINA NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de bugün Dünya Kadınlar Günü olması münasebetiyle hayırlara vesile olması dileğiyle sözlerime başlıyor ve hazırunu saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Bütçe görüşmeleri tamamlanmak üzere. Malumunuz "bütçe hakkı" diye hepimizin sorumlu olduğu veya hepimizin hakkaniyette bir payı olduğu düşüncesiyle bu konuda birkaç kelime ifade etmek istiyorum. Bu hakla ilgili mevzuda biz muhalefet şerhimizin reddedilmesi, kabul edilmemesi, tartışmaya değer bulunmaması tavrını bir hak ihlali olarak gördük, o şekilde değerlendirdik ve bugün de 2 arkadaşımızla beraber Anayasa Mahkemesine bu konuda başvurumuzu yaptık. Değerli arkadaşlar, keşke Meclisteki bu tür tartışmalar bir zenginlik olarak burada değerlendirilebilseydi ve böyle bir sorun Meclisten başka bir yere taşınmamış olsaydı. Tam aksine başka yerdeki sorunların çözüm mercisi, mekânı burasıyken biz böyle bir şeye mecbur kaldık, bunu beyan etmek istiyorum.
Bu son saatlerde, izninizle, bir tarihî olayı özellikle biraz da beni ilgilendirdiği için ve bugünkü durumumuza da ışık tuttuğu için sizlerle paylaşıp huzurlarınızdan ayrılacağım. Şimdi, yaklaşık doksan yıl önce, yıl 1927, "Peçar tenkil harekâtı" diye bir harekât var. Peçar, Lice ve benim ilçem olan Genç arasında bir bölgenin adı. Bu tenkil harekâtının, benim bizzat kendi ailemin, çevremin, hatta geleneksel ifadeyle aşiretlerimizin, boylarımızın maruz kaldığı bu tenkil harekatinın yaşandığı bölgenin adı.
"Tenkil" malumunuz Arapça bir kelime ve "ibretiâlem olsun diye cezalandırmak"tır. Yani öyle bir cezai müeyyideyle karşı karşıya kalıyorsunuz ki bir başkasına gözdağı olsun, başkası da ibret alsın ve bir daha böyle bir hareketi göze almasın. Bu tenkille ilgili sadece Kur'an-ı Kerim'den izninizle ben de bir örnek vermek istiyorum: Mesela Hazreti Musa ile sihirbazlar arasında geçen o meşhur münazarada firavunun sihirbazlarla ilgili cezalandırma yöntemi tenkildir. Çünkü, firavunun o gün halkın huzurunda sihirbazlarla Hazreti Musa arasındaki münazarada sihirbazların Hazreti Musa'yı kabul etmeleri, onun mucizesine inanmaları, onun getirdiği hak dine iman etmeleri karşısında şöyle bir hitabı var sihirbazlara, diyor ki: "Ben sizi, kollarınızı ve bacaklarınızı çaprazlama kesecek ve hurma dallarına asarak cezalandıracağım." Ve böyle bir ceza yöntemi de uygulanıyor. Bunun adı "tenkil."
Böyle bir tenkili yaşayan bir çevrenin, bir ailenin, bir muhitin insanı olarak huzurlarınızdayım. Bizim, bu tenkil cezalandırmasına maruz kalan o bölge yani Peçar bölgesi 1927 yılında yakılarak önce cezalandırılır. Zazacada biz "..."(x) diyoruz buna. Yani, bizim yakıldığımız yıl olarak bilinir ve siz o muhitte dostlarınıza, arkadaşlarınıza, bildiklerinize bunu sorduğunuz zaman sizinle paylaşırlar, derler ki "..."(x) O bölge için bir milattır yani yakıldığımız yılın öncesi ve sonrası bizim için bir tarihtir ve o tarih hâlen kendi yerel uygulamamızda geçerlidir.
Bu örneği niye verdim? Benim ailem buna maruz kalmışken... Şahsım olarak ben de Sur ilçesinde çocukluğu geçen, orada büyüyen, orada oturan ve hâlen de orada akrabası olan biriyim. Bugün, Sur ilçesinin, göreceksiniz, şu andaki durumu kendisi için bir milat olacak ve Sur'da yaşayanlar veya onların nesli "Sur'da bizim karşı karşıya bulunduğumuz tenkilin öncesi ve sonrası" diye bir milattan, bir tarihten bahsedecekler. Bugün o şekilde bir durumla karşı karşıyayken dileriz ki yeni Surlar, yeni Cizreler olmasın. Bizim...
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Silah çekenlere her şey yapılır.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Silah çekenlere her şey yapılmaz. "Hukuk" diye bir şey var, "adalet" diye bir şey var.
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Ne yapsın?
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Karşınızdaki insan size silah da çekse, sizi pusuya da düşürse sonuçta bir devlete yakışan...
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Nedir?
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - ...bir Hükûmete yakışan adil olmasıdır. Devletin...
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Karanfil mi uzatsın?
SALİH CORA (Trabzon) - Duvarı delip oralardan ateş ediyor, ne yapacaksınız?
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Silah çekene şöyle karanfil mi uzatacak?
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Elbette ki her hâlükârda... Bakınız, sizin Hükûmetinizin...
VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Bugün Sur'dan şehit vardı, şehit. Ne konuşuyorsun ya?
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Şöyle karanfil mi uzatacak?
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - ...sizin Hükûmetinizin bir şansı var değerli arkadaşlar, bir şansı var. Lütfen, bu şansı gelin değerlendirin.
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Empati kuralım. Silahı bırakıp karanfil mi uzatacağız?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Öyle partiye böyle imam, ne olacak!
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Lütfen, henüz vakit geçmezken siz bu mevcut durumu tersine çevirebilirsiniz.
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Çevireceğiz, orayı ihya edeceğiz inşallah.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - İşte ihyanın... Bakın, ben bir örnek verdim size.
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Onlar da mı silah çekecek?
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Tam doksan yıldır, değerli arkadaşlar, Peçar'da hâlen güvenlik önlemleri uygulanmaktadır. Şimdi, siz doksan yıldır Peçar'daki tenkil muamelesine maruz kalmış bir topluma hâlen demokrasiyi, adaleti, eşitliği götürememişken Sur'a nasıl olur da birkaç ay içerisinde, hatta birkaç yıl içerisinde bu dediğiniz ihyayı ve inşayı götüreceksiniz?
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Silah çekene karanfil mi uzatacağız? Ne yapacağız?
VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Ne yapacaksın?
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Gönülleri ne yapacaksınız, yürekleri ne yapacaksınız? Gönüller arasındaki köprüleri nasıl inşa edeceksiniz? Şu anda bizim sizden istirhamımız, sizden ricamız, bu Meclisten isteğimiz, topyekûn olarak...
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Teşekkür mü edeceğiz? Silah çekene ne diyeceğiz?
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Ya, kabul edin ki siz oradaki silahlı unsurlara şu anda tenkili uyguluyorsunuz.
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Ne diyeceğiz silahlı unsurlara?
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Peki, kabul ediyorum.
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Ne diyeceğiz biz?
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Ya, bir müdahale etmeyin.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Buradaki asker ve polise de, hiç mi ama hiç mi onlarla ilgili bir hesabınız yok?
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - "Teslim olun." diyoruz.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - O askerimizi, o polisimizi bari oradan çekin.
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Ne yapalım?
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Bakın, her gün kaybediyoruz.
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Ya, ne yapalım? Söyle.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Vatan borcu namus borcudur.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Ben şu anda empati yapıyorum, o asker ve polisimizi şu anda o saldırılara maruz olmaktan kurtaralım diyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Teröriste "Silahını bırak." diyemiyor musun?
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Teröriste silahı bıraktır, beraber teslim alalım. Onların kılına bir zarar gelmesin, beraber alalım.
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Bu Meclis, bu zevat bunu yapacak kapasiteye sahiptir, o birikime sahiptir, yeter ki el ele verelim, gönül gönüle verelim ve bu uyguladığınız tenkil cezalar arasından hep birlikte kurtulalım diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) - Yüce Meclisinizi, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)