GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 9'uncu tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:54
Tarih:06.03.2016

HDP GRUBU ADINA İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, gecenin ilerleyen saatleri, sükûnet içerisinde, çok rahatsız etmeyecek bir konuşma bekliyorsunuz ama onu yapmamız mümkün değil çünkü bu bütçe bir savaş bütçesidir, başından beri söylüyoruz. Barışa karşı savaş bütçesi yaptığınız zaman...

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - PKK'ya karşı.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - ...bu kürsüden sürekli olarak duymak istemediğiniz cümleleri duymak zorunda kalacaksınız. Bakın, savaş dediğimizde artık kürsüye de çıkıp cevap vermeden grup başkan vekiliniz sadece "Tutanaklara geçsin diye ifade edeyim." demek suretiyle yerinden cevap veriyor.

SALİH CORA (Trabzon) - Zamanını heba etmek istemiyordur.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Oysa ki demin gördük, burada bir milletvekili arkadaşımız, Van Milletvekilimiz Sayın Adem Geveri, Kürtçe, sadece bir selamlamada ve bütçenin hayırlı olması ve bereketli olması temennisinde bulundu.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Biz ne bilelim?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Neredeyse, o 90'lı yılların lincine başvuracaktınız. Hani "Kürtlere karşı savaş, Kürtçeye karşı tahammülsüzlük." derken tam da işte o içine girdiğiniz psikolojiden bahsediyoruz. O nedenle, burada da muhalefet adına, yanlış yaptığınız şeyleri söylemeye devam edeceğiz.

Bakın, ben üçüncü köprüyle ilgili bugün Sayın Cumhurbaşkanının söylediği o cümlenin kabul edilemez olduğunu söyledim. Yani "Bir işçinin maaşını, alın terini, emeğini, ikramiyesini sadaka ve zekât üzerinden değerlendirmek kabul edilemez bir yaklaşım." dedim ama içinizden hiçbirisi bununla ilgili çıkıp bir cevap vermedi. Ben şimdi size üçüncü köprüyle ilgili düşüncelerimi söylüyorum: Üçüncü köprüyü İstanbul'a yapmak tam bir cinayettir.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Sana göre.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Beğenmeyen geçmesin.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - İstanbul'u öldürmeye çalışmaktır. O köprüyü oraya yapmak da bir hükûmet açısından intihardır. Arkadaşlar, siz AKP Hükûmeti olarak İstanbul'u bir cinayete kurban mı etmek istiyorsunuz? İstanbul milletvekilleriniz nerede?

SALİH CORA (Trabzon) - Sana ne İstanbul'dan?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bugüne kadar... Bakın, üçüncü köprüyle ilgili tepki gösteriyorsunuz. Bakın ben size -ben de çok şaşırdım görünce, benim için de sürpriz oldu- ilk defa aynı düşünceleri paylaştığım birisinin de aynı değerlendirmelerini göstereyim, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın. Sene 1995, bana gösterdiğiniz tepkiyi şimdi okuyacağım cümlelere de herhâlde gösterirsiniz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan üçüncü köprü yapımını bir intihar olarak değerlendirdi. Sayın Tayyip Erdoğan Üçüncü Boğaz Köprüsü Projesi'ne kesinlikle karşı olduğunu belirterek "Üçüncü köprü olayı bir intihardır. Bu bir cinayettir..."

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - İdris Bey, çok farklı.

FATMA BENLİ (İstanbul) - Yirmi sene önce İstanbul'da kaç araba vardı?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - "...İnşallah bu proje tecelli etmeden yeni hükûmet gelir." dedi.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Çok farklı.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Yirmi sene önce... Yirmi sene önce...

İDRİS BALUKEN (Devamla) - E bakın, ben bir cümleyi eksik söylemiştim. Ben de şimdi "İnşallah" diyeyim.

FATMA BENLİ (İstanbul) - 1990'lı yıllarda İstanbul'da kaç araba vardı?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Şimdi cümleyi bizden duyunca tepki gösteriyorsunuz ama bakın, Cumhurbaşkanından duyunca, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanından duyunca birden suspus oluyorsunuz.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Bu çok farklı.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bu kabul edilir bir yaklaşım değil arkadaşlar çünkü o dönem siz de zulüm gören halkın yanında, halk adına siyaset yapıyordunuz.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - İdris Bey, o çok farklı, bu çok farklı.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Ama, bugün halk adına siyaset değil, rant adına siyaset yaptığınız için üçüncü köprüyle ilgili yaklaşımınız, bakın, birdenbire, şu resimde görülen ballı börekli, yağlı bir resme dönüştü. Bu böreğin kıymalı mı, peynirli mi olduğunu bilmiyorum, içinizden bilen varsa söylesin bize.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Ben oradaydım, ben orada.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Ama, bir doktor, bir hekim olarak söyleyeyim: Son derece nonhijyenik koşullarda servis edilen bir börek ve gelinen aşamayı göstermesi açısından da önemlidir yani kıymalı ve peynirli olmasından çok sermaye gruplarına, rant sahiplerine böyle yağlı böreklerle projeler sunmanız tabii ki buradan eleştirilecektir. Muhalefetin yapması gereken en temel görev budur.

Siz de bunlarla ilgili cümleleri duyduğunuzda hemen reaksiyon göstermeyin, önce bir anlamaya çalışın. Doğru mu söylüyoruz, yanlış mı söylüyoruz, cevap geliştirin.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Doğruyu söyleyin.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bu şekilde yapacağınıza gelip bu kürsülerden bizi ikna etmeye çalışın. Bunu yapmadığınız sürece biz buradan bu bütçeyle ilgili eleştirilerimizi aynı şekilde sürdüreceğiz.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Söyleyin bakalım, söyleyin.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bakın, bu bütçe açık bir şekilde arkadaşlar emek karşıtı bir bütçedir. Demin gösterdiğim resimden de bu bütçenin sermaye yanlısı rant bütçesi olduğu, emeğe karşı sadece zekât ve sadaka üzerinden tanımlanabilecek birtakım kırıntılar içerdiğini tabii ki söylemeye devam edeceğiz. Kadın karşıtı bir bütçedir. Bugün Genel Kurulda ben söyledim, 5 milyon oy almış bir siyasi partinin eş genel başkanı, kadın eş genel başkanı İstanbul'un göbeğinde darbediliyor, şiddete maruz kalıyor, içinizden birisi çıkıp bununla ilgili bir tek cümle bile kullanmıyor. Yani, burada siz rakamlara ne kadar takla attırırsanız attırın, TÜİK'in verileriyle ne kadar oynarsanız oynayın, yaptığınız bütçenin ne olduğu sahada görülüyor.

Kadınla ilgili, bakın, dün size burada resim gösterdik, CHP grup başkan vekili de gösterdi.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Lütfen, bizim üzerimizden polemik yapmayın. Bizi bize bırakın Sayın Vekilim, biz kendimizi savunuruz.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Başörtülü kardeşlerimize yönelik yapılan, Diyarbakır'da, Ankara'da yapılan o zulmün resmine karşı sizin söyleyeceğiniz bir cümle olması gerekirdi.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Başörtülü olduğu için mi o uygulama yapılıyor orada? Önce ona karar ver.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Onu yapanları kınıyoruz. Sizde PKK'yı kınayın. Onu kim yaparsa kınıyoruz, gasbedenleri kınıyoruz.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bakın, çünkü, daha birkaç yıl önce dönemin Başbakanı tarafından "Başörtülü kızlarımızın başörtülerinden tutmak suretiyle onları yerde sürükleyenler bunların hesabını vermeyeceklerini mi sanıyor?" deniyordu. E, bugün ne değişti? Biz de onu söylüyoruz işte, bunların hesabını vereceksiniz, o başörtülü kardeşlerimizi Diyarbakır'da, Ankara'da bu şekilde darbederken, yerlerde sürüklerken...

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Sayın konuşmacı, onları polis yapıyordu, şimdi polis öyle bir şey yapmıyor. O dediklerinizi devlet yapıyordu o günkü şartlarda. Şimdi kendi gücüyle bir kişi yapmışsa devletin suçu ne? Aynı şey değil.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - ...buraya getirdiğiniz bütçenin, ne kadına dönük bir bütçe olduğuna toplumu inandırırsınız ne de bu yaptığınız zulümlerle ilgili hesap veremez bir durumda olduğunuzu bize inandırabilirsiniz.

Bu bütçe çevreye karşı bir talan bütçesidir. Cerattepe'yle ilgili, Gezi'yle ilgili, Yırca'yla ilgili defalarca söyledik. Yani, hayret ediyorum, Artvin Milletvekiliniz çıkıp, Cerattepe'yle ilgili bilirkişi raporu "Bu proje Artvin'i tamamen bitirecek, Artvin'in bütün içme suyu kaynaklarını yok edecek, Artvin diye bir şehir ortada kalmayacak." yazmasına rağmen gelip burada savunabiliyor. Aynı şekilde sayısız örnek verebiliriz. Bakın, ben... İşte bunun sebebi ne biliyor musunuz, bu şekilde çelişkiye düşmenizin sebebi? Halka sormuyorsunuz, halka. "Ben Ankara'dan en doğru kararı alırım, halka dayatırım." Oysaki Gezi'de, orada bulunan halkı dinleseydiniz, Cerattepe'deki halkı dinleseydiniz, Yırca'daki halkı dinleseydiniz, böyle zor durumda kalmazdınız.

Bakın, benim seçim bölgemde...

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - 1 Kasımı nasıl açıklayacaksın?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Geçmiş dönemdeki seçim bölgem Bingöl'dü, şimdi Diyarbakır.

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - 1 Kasımı nasıl açıklayacaksınız?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bakın, Bingöl'de ve Lice'de tam kırk yıldır yapılamayan deprem konutları var. "Geçici prefabrik ev" diye 50 metrekarelik kümesler yapmışlar.

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Van'dakileri görmüyor musun?

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Van'dakileri görmüyor musun?

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Yani, bir gün her birinizin gelip bakmasını özellikle rica ediyorum. O 50 metrekarelik prefabrik evlerle ilgili mağduriyet kırk yılını doldurdu. Her iki yer de birinci derecede deprem bölgesi. Siz Lice halkına, Bingöl halkına sorup ona göre bir bütçe planlaması yapacağınız yerde, oraya gidip karakol yapıyorsunuz, HES yapıyorsunuz, güvenlik barajı yapıyorsunuz.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Biz onu da yaparız, onu da yaparız; siz gönlünüzü ferah tutun.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Zaten Bingöl'ün, Lice'nin her tarafı karakolla, kalekolla dolu. Halka sorsanız halk size diyecek: "Benim ihtiyacım, kırk yıldır yapılmayan bu deprem konutlarıyla ilgili bir bütçenin ayrılmasıdır." Burada bunlarla ilgili neye sataşıyorsunuz, onu da anlamıyorum.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - O, Evini Yapana Yardım Projesi. Evini yapmaya başladığında devlet yardım eder. Sıfırdan yapılacak proje değil o.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bu önerilerimizi dikkate almayla ilgili bir yol belirlerseniz daha çok faydalanırsınız. Bakın...

ORHAN DELİGÖZ (Devamla) - O "EYY" denilen bir proje, yanlış bilgi veriyorsun.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hangi şeyle ilgili yanlış bilgi veriyorum?

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Bingöl'le ilgili yanlış bilgi veriyorsun. O EYY, Evini Yapana Yardım konusu.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayın lütfen.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Kırk yıldır Bingöl'deki geçici prefabrik konutlarla ilgili mağduriyet var.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Hayır, öyle değil; çıkar açıklarım...

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Söyleyeyim ben size. Ve burada Sayın Erdoğan Bayraktar Çevre ve Şehircilik Bakanıyken de bu Meclis tutanaklarına geçecek şekilde "Milletvekilimiz doğru söylüyor, ben inceledim, incelettirdim. Biz o mağduriyeti gidereceğiz." dedi. Ama şanssızlık o ya, iki hafta sonra 17-25 Aralık dosyaları patladı. Yani, burada inkâr etmek yerine, o yereldeki sorunları dile getiren milletvekillerini dinleseniz daha yararlı olur diyoruz.

Bu bütçe her yönüyle onay verilmesi mümkün olmayan bir bütçedir. Keşke sataşmalar olmasaydı daha çok konu başlığına değinirdik.

Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)