GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 9'uncu tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:54
Tarih:06.03.2016

MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4'üncü maddeyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Şimdi, öncelikle, bir defa, çok kısa bir şekilde... 2015 yılı için merkezî yönetim bütçesinde bu Parlamentodan alınan ödeneğin 33 milyar Türk Lirası üzerinde harcama yapılmıştır. Bu, Parlamentonun "bütçe hakkı"nın ihlali anlamına gelmektedir ve bu, mali disiplin açısından da bozucu etki yapmıştır. Çünkü, ben, esas mali disipline kamu harcamaları yönüyle bakan bir teknisyenim. Diğer taraftan da aslında faiz dışı fazla açısından bakınca da 2015 yılında toplam kamu için 23,5 milyar TL faiz dışı fazla öngörülmüşken bu disiplinsizlik nedeniyle 16 milyar TL'ye düşmüştür. Yani 2015 yılında maliye politikası gevşetilmiştir ve hedefler tutmamıştır, hedeflerin altında kalınmıştır.

Aslında işin kötüsü, bu genişlemeci maliye politikası 2016 yılında da sürdürülmektedir. Çok fazla rakamlara boğmadan, sadece şu kadarını söyleyeyim: Genel devlet faiz dışı harcamaları 2015 yılında millî gelirin yüzde 37,9'u iken 2016 yılında yüzde 39'u şeklinde programlanmıştır. Yani harcamalarda millî gelire nispetle yani reelin ve büyümenin dışında bir artış var; 1,1 puanlık bir artış var.

Çok kısa olarak da -ben bunları, bu eleştirilerimi Plan Bütçe Komisyonunda zaten getirmiştim, Sayın Bakan bu konuda bilgi sahibi, benim fikirlerim konusunda- yalnız şunu söyleyeyim: Bozulma, faiz ve özelleştirme gelirleri hariç olarak bakınca da genel devlette millî gelirin 0,9'u kadar bir bozulmayı zaten program kendisi öngörüyor. Yani 2015, 2016'ya göre, program olarak zaten Hükûmetin öngörüsü içerisinde bozuluyor. Bunun üzerine toplamda millî gelirin 1,4'ü kadar yani 31 milyar TL civarında ben bir risk olduğunu düşünüyorum. Bu riskin de temel kaynakları -vaktim çok sınırlı, kısıtlı olduğu için hızlı hızlı geçeceğim- KİT'lerdeki enerji fiyatlarından kaynaklanan bir iyileşme öngörülüyor. Biz bunu Enerji Bakanına sorduk. Hükûmet içerisinde burada bir tutarsızlık var. Kalkınma Bakanı dedi ki: "Biz enerji fiyatlarında herhangi bir indirim yapmayacağız." Enerji Bakanı enerji fiyatlarında indirim yapılabileceğinin işaretini verdi. Burada indirim yapılmayacağı varsayımıyla böyle olumlu bir bütçe yapılmış ama indirim yapılma veya fiyatların çıkması durumunda fiyat artışı yapılmazsa 0,4'lük burada bir risk var, sosyal güvenlik primleri ve makrodan kaynaklanan risklerle birlikte.

Özetle şunu söylüyorum: Yani millî gelire oran olarak 0,9; yaklaşık 20 milyar TL civarında Hükûmet programında 2016'yı bozmuştur, onun dışında da 31 milyar lira civarında da bir risk vardır. Gerekirse bunun tartışmasını daha sonra yaparız.

Şimdi, ben aslında yine başka bir konuşma planlamıştım ama Sayın Maliye Bakanı bugün konuşmasında işi öyle bir noktaya getirdi ki ister istemez biz bazı şeyleri söylemek durumundayız. Şimdi, bugün tekrar şunu söyledi, dedi ki: "Bütçemiz 119 milyar liradan 571 milyar liraya çıktı. Biz kamu harcamalarını yaklaşık 5 kat artırmışız." Vallahi, dünyada kamu harcamalarını artırmayla övünen ilk maliye bakanı unvanını Maliye Bakanımız aldı ve AK PARTİ sıraları da "bravo" sesleriyle bunu şey yapmış -tutanaktan okuyorum bunu- bu, Hazine Müsteşarlığı bütçesinin görüşülmesi esnasındaki bir şey, bugün de tekrarladı.

Yani ben diyorum ki artık: Üzerimize iyilik sağlık, yani ben bunu anlayamıyorum. Artık çaresizlikten, övünülecek bir şey kalmayınca iş bu noktaya kadar geldi. "Kamu harcamalarını biz arttırdık." diye övünen bir Maliye Bakanı ve işte, bizim Maliye Bakanımızın maalesef maliye politikası anlayışı ve kamu maliyesi analizi bu. Bunu üzülerek ifade etmek durumundayım.

Şimdi, ben de kendisine soruyorum: Peki, bütçe harcamalarını arttırdınız da neyi düzelttiniz? Bana düzelttiğiniz bir şeyi söyleyin. Ben mesela birkaç örnek vereyim: Servet dağılımını düzelttiniz mi? Bugün tartışıldı. Bunu bugün Ekonomi Bakanı algılayamadı ama 2002 yılında en zengin yüzde 1'in servetten aldığı pay -nihayetinde gelir servete dönüşüyor- 2002 yılında yüzde 39,4'müş, 2014 yılında yüzde 54'e çıkmış yani ülkenin servetinin yüzde 54'ünün yarısından fazlasını ülkenin yüzde 1'i alıyor, kalan yüzde 99'u yüzde 46'yı paylaşıyor. 2002'yi tekrar hatırlatacak olursam, yüzde 39 olan pay yüzde 34'e çıkıyor. Kimin zenginden yana olduğu buradan anlaşılabiliyor herhâlde. Üstelik bu hangi ortamda yapılıyor, biliyor musunuz? Türkiye'nin toplam dünyadaki servetten aldığı payda da bir artış yok. Hani, orada bir artış olur da "Ya, bırak, dağılımı bozulmuş ama servetimiz arttı." değil, 2002'de 0,4 Türkiye'nin dünya servetinden aldığı pay, 2014 yılında da yine 0,4. Aynı miktarı almışız ama dağılımını fakirler aleyhine bozmuşuz.

Şimdi, peki, siz bu harcamaları arttırdınız da ne yaptınız diye tabii yine sormak istiyorum. Göreli yoksulluk oranı yüzde 21,8; devletin Bakanlar Kurulu kararnamesi olan yıllık programdan alıyorum bu rakamı. "16,5 milyon kişi yoksul." diyor program. Aile Bakanlığının kaldırdığı, kararttığı bir çalışma var -sonra İnternet sitesinden kaldırdı- burada da 23 milyon yoksul var. Yani kamu harcamalarını arttırıyorsunuz ama, övünülmeyecek şeyle övünüyorsunuz, 23 milyon yoksulu olan bir Türkiye var.

İşsizliği mi azalttınız? Türkiye'de 10,4'tür normal işsizlik oranı. Buna ümidi kırıkları, iş aramayan ama "İş bulsam çalışacağım, ümidim olmadığı için iş aramıyorum." diyenleri de kattığınızda Türkiye'de işsizlik oranı tarihin en yüksek seviyelerine çıkmıştır, yüzde 17. Kamu harcamalarını artırdınız ama işsizliği de artırdınız. Milletin gelirini mi artırdınız diye sormak istiyorum. Yüzde 20'lik gelir dilimlerine baktığımızda, ilk 3 dilimde yani toplumun yüzde 60'lık kesiminde tasarruflar negatif yani toplumun yüzde 60'lık kesimi gelirinden daha fazla tüketiyor. Kamu harcamalarını artırıyorsun ama milletin gelirini artırmıyorsun.

Peki, milletin mutluluk düzeyi arttı mı diye bakalım. TÜİK rakamıdır, mutsuz ve çok mutsuzların oranı -2003 yılında başlamış çalışma- yüzde 7,3'ken bu, 2014 yılında yüzde 11,7'ye çıkmış, toplumda "Ben mutsuzum.", "Çok mutsuzum." diyenlerin oranları artmış.

Büyümeyi mi artırdınız? 2007'ye kadar problem yok, 2008-2014 ortalama büyüme oranı yüzde 3,1'dir, Türkiye tarihinin en düşük büyüme oranlarıdır bunlar. Rakip ülkelerle farkı mı... Büyüme performansımızı mı artırdınız? Bunu ben bu kürsüden defalarca söyledim, rakip ülkelere göre büyüme performansımız çok kötü, rakiplerimiz aldı başını gidiyor, biz yaya kaldık.

Cari açığı mı azalttınız? Tarihin en yüksek seviyesinde. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde olmayan cari açıklara koşuldu. Millî gelirin yüzde 9,7'si kadar 2011'de cari açık verildi. Şu anda, "Düşürdük." dediğiniz yılda bile 4,4'e düştü fakat düzeltme yaptığımız zaman geçen yıla göre cari açık yüzde 1,4 arttı.

Sayın Bakan, kamu harcamalarını artırdınız da Türkiye'nin dünya ekonomisindeki yerini mi düzelttiniz? Hani, harcamayı artırırsın, bir şey yaparsın. Bakın, bunu çoğu insan bilmiyor. Türkiye 2002 yılında dünyanın 17'nci büyük ekonomisiydi, 2014 yılına geldik, tekrar, yine dünyanın 17'nci büyük ekonomisi. Az gittik, uz gittik... Ne derler?

OKTAY VURAL (İzmir) - Dere tepe...

ERHAN USTA (Devamla) - İşte bir dere boyu yol gidemedik. Anlatabildim mi? Dolayısıyla, 17... Yani şimdi insanlar...

Ben gelecek sefer mesela Maliye Bakanlığından şunu bekliyorum, şimdi, bakın, bu noktalara geldi ya, "G20'ye Türkiye'yi biz soktuk." demesini bekliyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Der, der.

ERHAN USTA (Devamla) - Yani büyük ihtimal öyle. Şimdi, burada bir anket yapılsa "G20'ye AKP döneminde girildi." derler, hâlbuki 1999 yılında girilmiştir. On dört yıl iktidardan sonra nihayet bir toplantı Türkiye'de yapılabilmiştir.

Peki, kamu yatırımlarını mı artırdınız? Hani, artırdık kamu harcamalarını da yatırımlara ne kadar kaynak ayırdınız Sayın Maliye Bakanı? 2000-2002 döneminde kamu yatırımlarının millî gelir içerisindeki payı 4,9'ken sizin Hükûmetiniz döneminde 4,1'e düşmüştür. Özel yatırımları daha sonra diğer maddede konuşacağım.

Kamu tüketimini artırdınız, saltanat arttı Türkiye'de. Evet, hakikaten kamu harcamaları arttı; yapılan tek şey kamu tüketiminin artması, kamu binaları, saltanat, şatafat, bunlar arttı. 2002 yılında 9,9'muş kamunun tükettiği miktar, 2016 yılında yüzde 12,3 hedefleniyor.

Vergi yapısını mı düzelttiniz, bunları, kamu harcamalarını artırdınız da? Bakıyorsun, vasıtalı vergilerin oranı 2002 yılında yüzde 66,3; 2014 yılında yüzde 71,2'ye çıkmış. Hani, diyeceğim, bunlar düzelmedi de belki üretimin ve ihracatın teknoloji seviyesini düzeltmişlerdir AR-GE'ye destek vererek falan diye bakıyorsun; 2002 yılında yüksek teknolojili ürünlerin ihracat içerisindeki payı yüzde 6,2'yken 2014 yılında yüzde 3,5'e düşmüş, bu da olmamış. Ne yaptınız? Eğitimin kalitesini mi artırdınız? PISA sonuçları ortada, burada söyleyecek hiçbir şey yok. Sağlık hizmetlerinin kalitesini mi artırdık diye... Evet, erişim artırıldı, ona hiçbir diyeceğim yok ama sağlık hizmetlerinin kalitesi çok aşırı şekilde düştü. Bakın, Türkiye'de ortalama hekime başvurma süresi 8,3'tür. Yaşlanmış Avrupa Birliği ortalamasının üzerinde bir hekime müracaat var. Dolayısıyla, yolsuzluğu azalttılar belki dedim, ona baktım, bir baktım ki 2013 yılında 53'üncü sıradayız en yolsuz ülkelerde, 2015'te 66'ncı sıradayız, yani 13 basamak birden kötüleşmişiz. Dolayısıyla, ülkenin kırılganlığında da artış var, bunların hepsine baktığımızda her şey bozulmuş.

Şimdi, ben iki tane de önergeyle ilgili hemen görüşlerimi ifade etmek istiyorum, aslında şeylerimi bitiremedim ama diğer maddede konuşurum. Bu, şehit ve gazilerin yakınlarının atanmasıyla ilgili bir önerge ortak olarak veriliyor, biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunu destekliyoruz. Bir diğer önergemiz de gerekçesi üzerinde konuşulamayacağı için... Bu, E cetveli var, E cetveli artık kamu maliye yönetimini bozan bir yapı hâline geldi. Bu E cetvelinin komple biz bütçe kanunu ekinden çıkartılmasını istiyoruz. Buna ilişkin de bir önergemiz olacak, buna destek verirseniz seviniriz.

Gelir İdaresi... Bir de şunu söyleyeyim: Sayın Başkan, reformlara karşı çıkmayın. Bakın, 5018 sayılı reformun çalışmaları eski hükûmet döneminde yapılsa bile kanun nihayetinde sizin Hükûmetiniz döneminde çıktı. İç denetçi ataması yapmadı Gelir İdaresi, bir tane iç denetçi atamadı. Niye atamıyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Devamla) - Bu bir sorumluluktur. Bunun atanması lazım.

Ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)