Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 9'uncu tur görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 54 |
Tarih: | 06.03.2016 |
HDP GRUBU ADINA ADEM GEVERİ (Van) - "..."(x) (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
Sayın Milletvekili, lütfen Türkçe konuşur musunuz!
ADEM GEVERİ (Devamla) - "..."(x)
BAŞKAN - Sayın Milletvekili, konuştuğunuz dili ben bilmiyorum, lütfen Türkçe konuşur musunuz!
ADEM GEVERİ (Devamla) - "..."(x) (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, görevimi yerine getiremeyeceğim.
Rica ediyorum, lütfen, Türkçe konuşur musunuz! Konuştuğunuz dil Kürtçe herhâlde, ben onu bilmiyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Ya selamlama yapıyor, bir şey yok. Selam verdi ya, "Bütçe hayırlı olsun." diyor.
ADEM GEVERİ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
METİN KÜLÜNK (İstanbul) - Yasin Börü'nün davası var yarın.
ADEM GEVERİ (Devamla) - 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerine Halkların Demokratik Partisi Grubunun görüş ve önerilerini belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım.
Devlet bütçesi, toplum ile siyasi iktidar arasındaki kaynakların kullanımı konusunda yapılan bir sözleşmedir. Bir başka deyişle, kamu kaynaklarının toplanması ve harcamaların yapılması için Hükûmetin bu Parlamentodan aldığı bir yetkidir. Bu nedenle, siyasi iktidar Parlamentodan aldığı bu yetkiyi istismar etme ve bilinçsizce çarçur etme hakkına sahip değildir. Geçmişte bu yanlışları yapan siyasi iktidarlar ağır bedeller ödeyip iktidarlardan düştüler. Bugün aynı yanlışları tekrarlamakta ısrarlı olan mevcut siyasi iktidar da bedelini en ağır biçimde ödeyecek, dört elle sarıldıkları iktidardan düşecek ve nitekim bununla ilgili ortaya çıkan şu anki hazin tablo, bu Hükûmetin yakın bir zamanda gideceğini göstermektedir.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Rüya görüyorsun, rüya.
ALİM TUNÇ (Kütahya) - Uzun zamandır uyanmadığın için herhâlde, 1 Kasımda gördünüz.
ADEM GEVERİ (Devamla) - Tam da bu noktada bütçenin kimler için ve ne için hazırlandığı sorularını sormak istiyorum. Gördüğümüz ve anladığımız kadarıyla bütçede hazırlık sürecinde bütçe gelir ve harcamalarının asıl muhatabı olan yoksul halk, farklı toplumsal kesimler, meslek örgütleri, emekçiler, sendikalar, üretenler her yıl olduğu gibi bu yıl da bütçe sürecinin dışında bırakılmıştır. İş birlikçi sermaye çevrelerinin, patronların ve yandaşların dışında kalan halkın büyük bir bölümünün Parlamentoda görüşülen 2016 bütçe harcamalarına ilişkin talep ve ihtiyaçları hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır. Oysaki, bütçe, iş birlikçi sermaye ve çevrelerinin, patronların, yandaşların, faiz ve savaş lobisinin isteğine göre değil, yoksul halkın gerçeğine ve ihtiyaçlarına göre hazırlanmalıydı ama maalesef içeride ve dışarıda sürdürülen savaş politikaları böyle bir savaş bütçesinin hazırlanmasına sebep olmuştur.
Bu anlamda, ülke kaynaklarının farklı toplumsal kesimlerin ihtiyaçlarına cevap vermediği ve büyük bölümü yoksul halktan toplanan vergilerle oluşturulan bütçenin asıl sahibi olan halkın ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmasını, harcanmasını istemek ve bunun için muhalefet etmek kadar doğal ve meşru bir durum olamaz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir başka önemli husus da devletin borçları konusudur. Bu, gerek halk arasında gerekse basında sürekli ilgi çeken ve tartışılan bir konudur. Bu borçların hangi amaçlarla yapıldığı, hangi kaynaklardan sağlandığı, devlete ve vatandaşlara nasıl yükler oluşturduğu, ne şekilde kullanılıp yönetildiği ve ülke ekonomisi üzerindeki etkileri günlük hayat üzerinde sıkça tartışılan konular arasındadır.
Bu anlamda, sizlerle bazı rakamları paylaşmak istiyorum:
Hazine Müsteşarlığının daha önce açıkladığı verilere göre, Türkiye'nin 2015 üçüncü çeyrek sonu itibarıyla bazı borç stoku verileri şöyle: Türkiye'nin brüt dış borç stoku üçüncü çeyrek sonu itibarıyla 406 milyar dolar civarındadır. Türkiye net dış borç stoku üçüncü çeyrek sonu itibarıyla 240,3 milyar dolardır. Türkiye kamu net borç stoku üçüncü çeyrek sonu itibarıyla 143,4 milyar TL'dir. Türkiye AB tanımlı genel yönetim borç stoku üçüncü çeyrek sonu itibarıyla 654,8 milyar TL'dir.
Bu rakamlar gösteriyor ki ülke olarak üretimden tüketime yönelik bir ekonomik anlayışın esiri olmuşuz, geleceğimizi tüketmişiz, borcu borçla ödemişiz. Seçim meydanlarında söylenen "IMF borcunu ödedik, sıfırladık." lafları sadece birer aldatmacaymış.
Faiz, repo gelirlerinden alınacak vergi 2020 yılına ötelenerek, ortalama 20 milyar liralık bir rantın yolu açılmıştır. Burada, halkın yüzde 1'lik kesimine aktarılan milyarlarca lira söz konusudur. O yüzde 1'lik kesim de malum, biliyorsunuz, sermaye grupları ve yandaş çevrelerdir.
Bir de iç ve dış borçlar konusu var, özellikle bununla ilgili biraz belirtmede bulunmak istiyorum.
Brüt iç borç 2002 yılında 155,2 milyar TL iken 2014 Mayıs sonunda 412,4 milyar TL oldu. 2002 yılı sonu itibarıyla Türkiye'nin brüt dış borcu 129,6 milyar dolardı, 2014 Mayıs sonu itibarıyla ise brüt dış borç 386,8 milyar dolar oldu. Dış borçta en fazla artış ise özel sektörde yaşandı. 2002 yılında 43 milyar dolar olan özel sektör dış borcu 2014 Mayısı sonunda 265 milyar dolara çıktı. Buna göre, toplam iç ve dış borç 2002'de 222 milyar dolar iken 2014'te 581 milyar dolara tırmandı.
Bütçe açığı maalesef gittikçe artmakta. AKP döneminde toplam vergilere ve özelleştirme gelirlerine rağmen hem borçları arttı hem de on iki yılda -yani 2015 itibarıyla- toplam 273 milyar TL'den fazla bütçe açığı verdi.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 yılı risklerin doruğa çıktığı bir yıl idi, bu risklerin 2016 yılında ortadan kalkacağını düşünmek yanlış olur. Aksine jeopolitik riskler, Orta Doğu'da yaşanan çatışma ve gelişmelerin doğuracağı büyük bir savaştan sonra ekonomiyi ve piyasaları olumsuz etkileyecektir. Ayrıca, mevcut iktidarın iradesini, akli dengesini kaybetmesi nedeniyle iç savaşta ve telafisi olmayan hatalarda ısrar ederse 2016 yılının ekonomide 2015 yılından daha kötü olacağını göstermektedir.
AKP döneminde borçlanma artık olağanüstü bir kamu geliri olmaktan çıkıp olağan bir kamu geliri hâline dönüşmüştür. AKP hükûmetleri her dönem bir sonraki döneme ait devasa bir dış borç yüküyle işbaşı yapmıştır. Bundan sonra kim iktidar olursa olsun bu devasa borç yükünü yönetmek durumunda bulacaktır kendisini ama maalesef bizi bekleyen mevcut savaş riski ve iç çatışmaların derinlik kazanmasından dolayı hiçbir bütçenin Türkiye'yi refaha çıkartacağını artık beklemiyoruz.
Ülkenin vergi rezervleri değerlendirilmeksizin borçlanmaya gitmek yanlış bir politikadır. Özellikle vergi kaçakçılığının yaygın olması durumunda borçlanmaya başvurmak daha da kötü sonuçlara yol açabilir çünkü artan borç yükü ileride yeniden vergi gelirleriyle karşılanmak zorunda kalacaktır. Vergi yükü, genelde yaşayan nesiller üzerinde kalır iken borçlanmanın yükü gelecek nesiller üzerine kalabilmektedir. Borçlanma politikası öngörülebilirliğin, şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin artırılması ilkeleri çerçevesinde yürümesi gerekirken AKP iktidarları bütün bunları göz ardı etmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2001 krizi sonrası oluşan siyasal kaos ortamı üzerinden iktidara gelen AKP, on üç yıl boyunca önceki iktidarların uygulamalarını aşan derecede sermaye dostu olduğunu her fırsatta göstermiştir. Kamu kaynaklarını, teşvik paketleri üzerinden patronlara, iş birlikçi sermaye çevrelerine ve yandaşlara aktarmış, geniş halk kesimlerini işsizliğe ve yoksulluğa mahkûm etmiştir, emperyalist ve kapitalist çevreleri ise son derece sevindirmiştir. Toplum, AKP'nin ekonomik ve mali politikalarından, hayalî çılgın projelerinden ve aldatmacalarla dolu vaatlerinden artık bunalmıştır. Nitekim, 2015 Haziranından sonra, artık savaş konseptine geçildikten sonra maalesef, Türkiye'de zaten işler sarpa sarmış, kürdistanda da tamamen bir katliam politikası devreye girmiştir. Hükûmetin ekonomik politikalarının güvenilirliği kaybolmuştur. Bugün, içte ve dışta yaratılan savaş ortamı toplumu gereğinden fazla hırpalamış, yormuş, korkutmuş, öfkelendirmiş, toplumsal uzlaşı ve barış uçurumun eşiğine gelmiştir. Umut ediyoruz ki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADEM GEVERİ (Devamla) - ...bu politikalardan bir an önce vazgeçilir ve başarılı bir bütçe yılı yaşamış oluruz.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
"..."(x)