GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 8'inci tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:53
Tarih:05.03.2016

AK PARTİ GRUBU ADINA AZMİ EKİNCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dışişleri Bakanlığımızın 2016 bütçesi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyeti saygılarımla selamlıyorum.

Kuruluşundan itibaren yönünü Batı'ya çeviren Türkiye, hem içeride hem dışarıda Batıcı bir politika izlemiştir; özellikle Kıbrıs konusunda ayrı düşmesine ve elli üç yıldır Avrupa Birliğine alınmamasına rağmen, ABD ve NATO perspektifli, tek yönlü ve tek boyutlu bir dış politikayı millî bir politika olarak benimsemiştir. Ancak Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte jeopolitik önemini kaybeden Türkiye, Batı tarafından âdeta yalnızlığa terk edilmiştir. O zamana kadar ilişkilerini en alt düzeyde tuttuğu Orta Doğu, Orta Asya, Balkanlar ve Kuzey Afrika ülkeleriyle hemen ilişki kurup yalnızlıktan kurtulmak da son derece zorlaşmıştır.

Doğu Bloku'nun dağılmasıyla başlayan yeni dünya düzensizliğini fırsat bilen küresel güçler, sömürgelerini güncellemek için 11 Eylül olaylarını bahane ederek özellikle Orta Doğu'yu ateş çemberine çevirmeye çoktan karar vermişlerdi. Yalnızlığın travmasını yaşayan Türkiye'nin gözleri önünde adı konulmamış âdeta üçüncü bir dünya savaşı çoktan başlatılmıştı. İşte böyle bir dönemde Türkiye'nin imdadına yetişen AK PARTİ, Türkiye'nin bölgedeki tarihsel, coğrafik, ekonomik, siyasal ve kültürel müktesebatını avantaja çevirecek çok yönlü, çok boyutlu bir dış politika geliştirmeyi başarmıştır. AK PARTİ'nin "sıfır problem" ilkesine dayanan komşu ve bölge ülkeleriyle geliştirdiği dış politika ile içeride başlattığı demokratikleşme, insan hakları ve kalkınma alanındaki sessiz devrimleri hem ülkede hem bölgede Türkiye'yi yükselen bir değer hâline getirmiştir.

AK PARTİ'yle birlikte başlayan bu yeni Türkiye sürecini, bu halk 11 seçim boyunca desteğini arttırarak benimsediği gibi, bölge ülkeleri de bağrına basmıştır. Balkanlarda ve Kuzey Afrika ülkelerinde yapılan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını karşılama mitingleri bunun en önemli göstergeleridir. İşte bu durum, küresel güçleri ve yerli iş birlikçilerini son derece korkutmuş ve rahatsız etmiştir. Dışarıda ve içeride başlattığımız bu süreci yakın bir gelecekte kendileri için büyük bir tehlike olarak gören bu güçler, Balkanlardan Kuzey Afrika'ya, Orta Doğu'dan komşularımıza, oradan da ülkemizin içine kadar yaymaya çalıştıkları bir savaşı başlattılar. İyi ilişkilerde bulunduğumuz herkes tehdit, darbe, ekonomik kriz ve Arap Baharı'yla korkutularak bizden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Bu tehditlere karşı direnenler olduğu gibi, direnemeyip teslim olanlar da oldu. İşte, Suriye, direnemeyip teslim olan ülkelerden bir tanesidir. Esad'a olan kırgınlığımız ve kızgınlığımız da işte bu sebepten dolayıdır.

Başlatılan bu savaşın içerideki ayağıysa 7 Şubat MİT operasyonu, Gezi ve Kobani olayları, PKK'nın silah bırakmaktan vazgeçirilmesi, 17-25 Aralık darbesi, Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP ve MHP'nin dâhil olduğu 14 partinin ittifakı, son seçimlerde HDP'nin beyaz Türkler, Türk solu ve paralelle ittifakı, 7 Hazirandan bir gün sonra koalisyona "Hayır." diyen HDP'nin PKK'yla birlikte başlattığı hendek, barikat ve çukur siyaseti; işte bütün bunlar, küresel güçlerin ve yerli iş birlikçilerinin inşa edilen yeni Türkiye'nin gücünü kırmak ve eski Türkiye sınırlarına çekmek içindir.

Bütün bunlar, sürecin mimarlarını, başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, cezalandırmak ve ideallerinden, hedeflerinden vazgeçirmek içindir. Mesele, ülkeyi yönetip yönetememe meselesi asla değildir. Buna 11 seçimdir halk zaten gerekli cevabı veriyor; mesele, yeni anayasayla birlikte ülkede ve bölgede aktör olacak bir Türkiye inşa ederken kimin nerede durduğu meselesidir. "İkinci istiklal mücadelesi" olarak adlandırdığımız bu sürece küresel güçlerin karşı olmasını anlarız; bizim anlayamadığımız şey, muhalefetin bu süreç karşısında onların yanında yer alması meselesidir. Millîlik ve yerlilik sorgulamamız da işte bu sebepten dolayıdır.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Adını söyle, hangi muhalefetse adını söyle.

AZMİ EKİNCİ (Devamla) - Ama millet artık gerçeği görmüştür ve ok yaydan çıkmıştır.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Genelleme yapma, adını söyle.

AZMİ EKİNCİ (Devamla) - Başlattığımız bu süreç karşısında uykuları kaçan çağdaş Haçlı ittifakı yakın bir gelecekte kaybetmeye mahkûmdur. 1 Kasım seçim sonuçları ve Kürt halkının hendek siyasetine; hendek, barikat ve çukur siyasetine karşı göstermiş olduğu millî duruş bunun en büyük müjdecisidir. Her şeye rağmen, iç politikada Batı standartlarını yakalamak ve dış politikada tarihsel misyonumuzu icra etme yolundaki kararlılığımız durmadan devam edecektir.

İşte bu irademizi ve hedeflerimizi realize edecek olan bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)