| Konu: | 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne ilişkin konuşması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 04.03.2016 |
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sayın konuşmacıyı kürsüye davet etmeden önce, bu hafta içerisinde bulunduğumuz 8 Mart haftası dolayısıyla görüş ve düşüncelerimi sizlerle ve kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.
Sayın milletvekilleri, değerli halkımız, sevgili kadınlar; Mart ayıyla başlayan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla kadınlar bulundukları her alanda taleplerini ve çığlıklarını dünyaya duyurmaya çalışmaktadırlar. Bu vesileyle, ben de bu kürsüden ezcümle birkaç şeyi ifade etmek isterim.
İnsanlık tarihinde egemenlik ilk defa kadınlar üzerinde kurulmuştur. Beş bin yıllık ataerkil erkek egemen sistem kadın cinsiyeti üzerindeki egemenliğini kurarken kadın cinsini yıkıma uğratmakta, şiddet ve ölüm çemberinin içerisinde boğmaya çalışmaktadır. Dünyanın farklı ülkelerinde bu sorunu aşmak için yürütülen mücadeleler sonucu belli bir noktaya ulaşılmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti açısından kadınların içinde bulunduğu durum çok vahimdir. Her gün en az 5 kadının öldürüldüğü ülkemizde kadınlar sistematik olarak taciz ve tecavüze uğramakta, kamusal alandan itilmekte, toplumsal ve ekonomik yaşamın köleleri hâline getirilmeye çalışılmaktadır. Bu şiddete kaynaklık eden ataerkil kültür yalnızca topluma değil, topluma yön veren ve yöneten güçlere de egemendir. Yasaları, kurum ve kuruluşları, politik, felsefi ve pratikleriyle devlet erki eril şiddete öncülük ettiği gibi bu şiddeti uygulayan bir mekanizma olmaktan kendisini kurtaramamış, dönüştürememiştir. Oysa bir devlet düzeninin demokrasi ve insan temel hak ve hürriyetlerinin inşa edilmesinin yolu toplumun tüm kesimleri için eşitlik ilkesini gözeterek hareket etmesinden geçmektedir. Bu nedenle devlet erkinin cinsiyetçi uygulamalarından sıyrılıp toplumun bütün kesimleri için güvenlik, refah ve adalet sağlayan işlevini üstlenmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki kadın özgürlük sorunu bütün toplumsal sorunların temelidir. Kadının özgürleşmediği toplumlar çürümeye mahkûmdur. Nitekim bugün itibarıyla toplumda yükselen şiddet dalgası, vahşet görüntüleri ve kıyımlar bu çürümeye yüz tutulduğunun en belirgin göstergeleridir. Bu nedenle herkesin bulunduğu yerden bu bilinç ve sorumlulukla hareket etmesi gerekmektedir. Kadın cinsinin kurtuluşu zulmün her türüne bir bütün olarak direnerek eşitlik, emek ve barıştan yana tavır almalarındadır. Ben kendi adıma bu yılki 8 Martı başta, cansız bedeni çürümeye mahkûm edilen Taybet Ana olmak üzere bedenine, ruhuna saldırılmış, yaşamı gasbedilmiş bütün kadınlarımıza adıyorum. Hepsini kadın özgürlük mücadelesini ilerletme borcunun sonsuz duygusuyla anıyorum.
Bu temelde, başta, mücadele yürüten, öz iradesi, öz örgütlülüğü ve ortak mücadele güç birliği içinde olan kadınlarımızın ve bütün dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum.