GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 6'ncı tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:51
Tarih:03.03.2016

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA MİT (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken terörle mücadelede şehit düşmüş bütün şehitlerimize Tanrı'dan rahmet diliyorum. Aynı mücadelede yaralanmış gazilerimize acil şifalar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün burada 2016 yılı bütçesini görüşüyoruz. Bu bütçe görüşmelerinin başladığı günden bu tarafa burada siyasi partilere mensup arkadaşlarımız bu kürsüden kanaatlerini belirtiyor. Bu konuşmalar sırasında Hükûmet ve Komisyon konuşmaları dinlememekte, kendi aralarında sohbet etmekte ve hiç ilgilenmemektedir. Dolayısıyla, bunu böyle görünce aklıma Homongolos'un "Ölüye Mektuplar" diye bir dizisi var, o aklıma geldi. "Homongolos" diye bir yazar ölüye mektuplar yazıyor, diyor ki: "İşte, şöyle yap, böyle yap, şunlar iyidir; sabahları uyanınca şöyle yürü, böyle gez, böyle toz." En sonunda da "Ya, sen zaten ölüydün, ben sana bunları niye anlatayım?" diye kendi kendine cümleyi bağlıyor.

Değerli milletvekilleri, şimdi, sözlerime başlarken sizi tekrar selamlıyorum. Bor Enstitüsü ve MTA hakkında partimizin görüşlerini size anlatmaya çalışacağım.

Değerli arkadaşlarım, burada bütçeyi konuşuyoruz. Bütçeyi konuşurken de Meclisimizin bu anayasal hakkı olan bütçeyi konuşuyoruz. Bütçe yapmak yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Meclisimiz bu yetkiyi 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'ndan almaktadır. Bütçe tekniği açısından ödeneklerin tespitinde kurumların 2016 yılı için ihtiyaçlarının açıkça gösterilmesi gerekirken bu kanunda iz değeri olarak kabul edeceğimiz sembolik rakamlar konulmuş, gerçek dağıtım da bakanlara bırakılmıştır. Yani Meclisin kaynak dağıtmayı içeren bütçe hakkı hukukun arkadan dolanmak suretiyle zapt edilmiştir. Sarf yerlerinin bugün bu bütçede açıklanması lazımdı. Aksi hâlde, yıl sonunda fiilî gerçekleşmelerdeki sapmaları mukayese edemeyeceğiz. Keza, bu metotla bütçeye uygun olmayan davranışlar denetim dışı bırakılmaya çalışılmaktadır.

Diğer bir konu da, Meclisin denetleme fonksiyonunu yerine getiren Sayıştayın bu yapısıyla Meclis üyelerini ve kamuoyunu tatmin etmekten çok uzak olmasıdır. Sayıştay tartışmaların konusu olmaktadır. Bundan herhâlde Sayıştay da memnun değildir. Denetim raporlarının yüzeysel olduğu kadar yasak savma yönünde olduğu da açıkça görülmektedir.

Burada tekrar yer altı kaynaklarımızdan bor madenine gelmek istiyorum. Değerli milletvekilleri, bor stratejik öneme sahip madenlerden birisidir. Bor üzerinde uzun yıllardır değerlendirmeler yapılmaktadır, tartışmalar yapılmaktadır. Bunun ne kadar önemli olduğunu hepinizin bildiğine inanıyorum. Dünyada bor rezervlerinin yüzde 74'ü ülkemizde bulunmaktadır. Bunun önemine binaen 1983 yılında çıkarılan 2840 sayılı Kanun'la bor devletçe işletilecek madenler kapsamına alınmıştır. Bugün bor Eti Maden tarafından işletilmektedir.

Türkiye'de ve dünyada borun ürün ve teknolojilerinin geniş bir şekilde kullanımını, yeni bor ürünlerinin üretimini ve geliştirilmesini teminen değişik alanlarda kullanıcıların araştırmaları için gerekli bilimsel ortamı sağlamak, bor ve ürünlerini kullanan veya bu alanda araştırma yapan kamu ve özel sektörle iş birliği yaparak bilimsel araştırmalar yapmak, yaptırmak, koordine etmek ve bu davranışlarla... Bu araştırmaları 4865 sayılı Kanun'la Bor Araştırma Enstitüsü yapmaktadır. Kamuoyunun konuya ciddiyetle sahip çıkması da Enstitüye olan ümit ve alakayı bir o kadar da artırmaktadır.

Çeşitli üniversiteler, kamu kuruluşları, özel sektör ile birtakım şahıs şirketleri de yürütülen bu projelerle ilgili ayrı projeler yürütmekte olup 18 adet patent alınmıştır. Bunların üretime dönüştürülmesi için Hükûmet politikası şarttır. Yani Hükûmetin patent alınan bu 18 tane araştırmayı desteklemesi ve üretime geçirmesi lazım.

Bor ürünlerinin çeşitlendirilmesi, yeni ürünlerin ortaya çıkarılması, bunların üretime dönüştürülmesi, teknolojinin geliştirilmesi ve bu çalışmaların ticarileştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması ve devam etmesi gerekmektedir. Bor türevlerine ilişkin AR-GE çalışmaları millî politika anlayışı içerisinde değerlendirilmelidir. Bugün bütçe cetvelinde bu Enstitüye 13,9 milyon ödenek ayrılmıştır. Merkezî bütçeden de 9,76 milyon lira ayrılmıştır. Kalanını da Eti Maden kendi kaynaklarından, kendi imkânlarından aktarmaktadır. Çok mütevazı bütçelerle çalışmalar yürüten ancak kendisinden çok şeyler beklenen Enstitü Hükûmetçe her açıdan teşvik edilmeli ve desteklenmelidir.

Şu anda kullanıldığı alanlar itibarıyla yapılan bilimsel çalışmanın sonucu göstermektedir ki geleceğin en kritik madeni bordur. Şu anda üretimin yüzde 54'ü cam sektöründe, yüzde 12'si tarımda, yüzde 13'ü de seramik ve emaye sektöründe kullanılmaktadır. Katma değer yaratma kapasitesi düşük olmasına rağmen buradaki üretimleri asla durdurmamalı ve devam ettirmeliyiz.

Gelecekte kullanım alanıyla alakalı olarak 2 konuda örnek vermek istiyorum. Yapılan araştırmalarda ülke topraklarının yaklaşık yarısında bor eksikliği görülmüştür. Mikro besleyici olan bor mineralleri ürün kalitesi ve üretim miktarlarını artırıcı özelliği dolayısıyla da önemlidir. Bu gerçeklerle Eti Maden Bandırma'daki işletmesinde üretilen ETİDOT-67 borlu gübreyi tarımda kullanmaya başlamıştır. Bu yaygınlaştırılmalıdır.

Bir diğer alan ise enerji sektörüdür. Pil, akü ve uzay sanayisinde yakıt olarak kullanılan hidrojenin elde edilmesi, depolanması ve nakli çok yüksek maliyetlidir, bir o kadar da tehlikelidir. Çünkü hidrojen gaz hâlindeyken çok hacimli, çok patlayıcı ve parlayıcı olup eksi 252 derecede de sıvılaşmaktadır. Ancak bor bileşiklerinin hidrojen taşıma kapasitesinin çok yüksek oluşu, elde etme, depolama ve nakil konusunda hiçbir tehlike yaratmamaktadır. Enerji üretme, depolama ve naklinde yeni ufuklar açmaktadır.

Ekonomi üzerindeki baskı unsuru olan cari açığın önemli sebebi olarak gösterilen enerji ihtiyacını yerli kaynaklardan karşılama adına bu alandaki çalışmalar hızlandırılmalı, AR-GE çalışmalarına gerekli destek verilmelidir. 2013-2017 stratejik plan hedeflerinin de bu manada yeniden revize edilerek vakit geçirmeksizin millî politika anlayışı içerisinde yerine getirilmesini talep ediyoruz.

Yukarıda bahsedildiği gibi, yer altı kaynaklarımızın rezerv tespiti geleceği planlaması önemlidir. Ülkemizde bu görevi MTA yapmaktadır. Devletimiz yer altı kaynaklarımızın tespit ve işletmesinin önemini 1935 yılında kavramış ve MTA'yı kurmuştur.

Ülkemizin jeolojik yapısının, yer altı kaynaklarımızın tespiti geçmişte ne kadar önemliyse bugün de o kadar önemlidir. Ülkenin kendi güç ve zenginlikleri, zenginlik kaynaklarımıza yönelmesi, gelecek tasavvurunun oluşturulmasında temel güç kaynağı olacaktır. Yer altı kaynaklarımızın yeni teknolojik imkânlar da kullanılarak görülür rezerv hâline getirilmesi için MTA'nın çalışmalarını desteklemekteyiz.

Denizlerimizin jeolojik ve deniz alanlarının yer altı kaynaklarının tespiti maksadıyla başlatılmış bir proje olarak MTA Turkuaz Araştırma Gemisi'nin çalışmalarını önemsemekteyiz. Bu geminin çalışmalarına hız vermemiz gerekir çünkü dört tarafımızda yabancı ülkeler petrol ve doğal gaz bulurken mutlaka bizim denizlerimizde de buna benzer zengin kaynakların olduğuna inanıyoruz. Onun için, devlet hiç çekinmeden bu gemiye destek olmalı, uzmanlarını, ehlini işin başına getirerek bu araştırmalara hız vermelidir.

Stratejik plan hazırlamakla görev ifa edilmiş olmuyor. O planda gösterilen hedeflerin gerçekleştirilmesi şarttır. Bu sebeple MTA'nın gelişen teknoloji, yeni ihtiyaçlar, yeni kaynaklar dikkate alınarak, yeniden organize edilerek sürekli, daha aktif çalışan imkânlara kavuşturulması gerekmektedir. Sermaye birikimi açısından sıkıntılı olan ülke ekonomisinin ihtiyacı olan kaynaklarımızın tespiti ve ortaya çıkarılması gerekmektedir. Yer altı kaynaklarımızın bugün için moral sermaye olması, üretildiğinde ise reel sermaye olarak ekonomiye katılması gerekmektedir.

Son zamanlarda MTA'nın jeotermal enerji kaynaklarının tespitine yönelik çalışmalarını takdirle karşılıyoruz. Bu araştırmaların yaygınlaştırılması gerekmektedir. Tespit edilen jeotermal kaynakların işletilmesi, önündeki bir sürü bürokratik işlemlerin kaldırılması, teşvik edilmesi ve desteklenmesi çok önemlidir. 2016 yılı bütçe ödeneğine de baktığımızda bu kuruma atfedilen öneme uygun olmadığını görmekteyiz. Ödenek kalemlerinin bütçenin yönlendirici özelliğiyle kurumu yukarıda bahsettiğimiz konularda araştırmaya sevk etmekten uzak yapısı bizi ümitsizliğe düşürmektedir.

Ekonomide zamanın faktör olarak yer aldığı gerçeğinden hareketle yer altı zenginliklerimizin acilen tespiti ve üretime alınması gerekmektedir. Kaynak sıkıntısı çeken ülkemizin yer altı zenginliklerinin tespiti, çıkarılması, işletilmesi ve nihai ürün hâline getirilmesi yüksek katma değer yaratması, sermaye yaratması açısından ihmal edilmeyecek, geciktirilmeyecek bir zarurettir.

Değerli milletvekilleri, partimin bu konular hakkındaki görüşlerini size arz etmeye çalıştım.

Eniştemiz de Enerji Bakanı. Dolayısıyla geçmişte de enerji şirketlerinde çalışmış birisi olarak inşallah Türkiye'nin enerji açığını kapatacak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA MİT (Devamla) - ...çalışmaları yapar diye düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)