| Konu: | Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 02.03.2016 |
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, Bakanlığınızın ses kayıtlarında her şey son derece nettir. Oradaki insanların dışarıya çıkma yöntemiyle ilgili var olan pürüzlerin tamamı o gün giderildi. Sizin yetkilendirmiş olduğunuz, Sağlık Bakanlığına bağlı personel de bizi yöntemde ortaklaşma olduktan sonra on beş dakika içerisinde arayacağını söyledi. O on beş dakika içerisinde biz beklerken yirmi dört dakika sonra onların bizi aramasıyla birlikte biz "Neden bir gecikme oluyor?"u beklerken, bunun cevabını öğrenmeye çalışırken o bodrum katından silah ve patlama sesleri ve insanların "İnfaz ediliyoruz, katlediliyoruz, enkaz altında kaldık." feryatlarıyla karşılaştık. (AK PARTİ sıralarından "Yalan" sesleri)
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) - Öyle bir şey asla olmadı.
ALİM TUNÇ (Uşak) - Kendi kendilerini öldürüyorlar, ondan sonra devlete suç buluyorlar.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Bunların tamamını son derece iyi biliyorsunuz.
ALİM TUNÇ (Uşak) - Kendi kendilerini patlatıyorlar devlete suç bulmak için.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Dolayısıyla burada gelip farklı şeyler anlatmanızın hiçbir mantıklı, hiçbir ahlaklı izahatı olamaz.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) - Bizim Bakanımız ahlaksız değil.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Gerçek neyse buraya gelip ifade etmekle yükümlüsünüz. Siz bu ülkenin Sağlık Bakanı olarak, orada bulunan 170 insanın cenazelerinin bile küle dönmüş olmasıyla ilgili süreçten birinci derecede sorumlusunuz.
ALİM TUNÇ (Uşak) - Tabii canım, sen hiç sorumlu değilsin!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Velev ki hendek var, velev ki barikat var, biz defalarca demedik mi "Buraya gönüllü sağlık ekipleri gönderiyoruz." diye? Velev ki ambulans gidemiyor, biz kendimiz gitmek istiyoruz. Aydın yazarlar, sivil toplum örgütleri, SES, TTB üyeleri defalarca demediler mi "Biz kendimiz gidip o insanları kendi ellerimizle getirip hastaneye nakledeceğiz." diye?
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) - Bu ne demek ya? Ne demek bu? Bu ne demek? Sağlık Bakanı mısın sen? Olmaz. Olmaz öyle şey. Sağlık Bakanı var!
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Burada sorun hendek, barikat değil, o insanların katledilmesiyle ilgili bir karar verildi ve vahşi bir şekilde katledildiler.
Sayın Bakan, yaralı ya da bakıma muhtaç olan her bir insanı ölüme göndermekle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Baluken, süreniz bitti.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - ...sadece insanlığa karşı değil, tıbba karşı da suç işlemiş durumdasınız.
ALİM TUNÇ (Uşak) - Tiyatro oynuyorsun hep. Tavşan kaç, tazı tut!
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) - Apaçık bir iftira bu.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Şu işi bitirelim, size sonra söz vereyim Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) - Efendim, kapanma zamanı yani ben dün...
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Diyarbakır'a gidemeyecek bunlar.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Gel bakayım, kim gidemiyor Diyarbakır'a? Gel bakayım, Diyarbakır'a kim gidemiyor?
BAŞKAN - Efendim? Duymuyorum. Sayın Baluken lütfen...
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Diyarbakır cevabı verdi bugün.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Cesaretin varsa gel bakayım, Diyarbakır'a kim gidemiyor?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sokmayacaklar sizi oraya.
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) - Seni Maraş'a çağırayım ben.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Geliriz. Maraş'a da geliyoruz. Her yere geliriz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
Buyurun Sayın Gök...
LEVENT GÖK (Ankara) - Arkadaşlar, bir susun bakalım, rica ediyoruz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Cuma namazına bir koruma ordusuyla gitmiyoruz sizin gibi.