| Konu: | İstanbul Milletvekili Garo Paylan'ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın beşinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 02.03.2016 |
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Milletlerin kimliklerine ilişkin nefret suçu iddiasıyla birtakım konuşmalara, söylemlere karşı çıkarken kullandığımız dil, bizi benzeri bir nefret suçuyla akraba yapabilir, buna dikkat etmek lazım. Sayın Paylan burada konuşurken Sayın Başbakanın Birinci Dünya Savaşı'na ilişkin olarak Taşnak ve Hınçak çetelerine ve onların ilişkilerine dair anlatımını bağlamından çıkartmış ve âdeta Ermenilere karşı düşmanca bir ifade yerine yerleştirmiştir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Çetelerin ismini versin canım, niye bir halkın ismini veriyor?
GARO PAYLAN (İstanbul) - "Ermeni çeteleri" demedi mi?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - "Ermeni çeteleri" dedi, Bingöl'de dedi. Ayıp ya!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başbakanın kitapları vardır, konuşmaları vardır, söylemi bellidir. Hiçbir biçimde, hiçbir millete karşı herhangi bir nefret suçu işlemesi, topyekûn suçlaması, genelleme yapması söz konusu olmaz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Demedi mi?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Paylan'ın bunu bağlamından saptırarak farklı bir yere çekip bu milletin, bu ülkenin demokratik iradesiyle teşekkül etmiş bir Başbakanı "Nefret suçu işliyor." diye bir suçlamaya götürmesi, iddiasını buraya temellendirmesi, aslında bu milleti nefret suçlarına ilişkin sanki kör bir anlayışla davranıyormuş tarzında benzeri bir nefret suçu, kendisinin işlemesine, bu millete karşı haksızlık yapmasına sebep olur. Buna dikkat çekmek isterim öncelikle.
İkincisi: Terörle mücadele bir tarafıyla sahada güvenlik güçleriyle sürdürülür ama aynı zamanda, bu terörle mücadele yapılırken işin ikinci bir mecrası vardır, o da propaganda alanı. Maalesef, terör örgütleri, dünyanın her yerinde ve Türkiye'de şiddet yöntemlerine başvururken aynı zamanda kendilerini mazlum ve masum göstermek, kendilerine dayanak teşkil edecek çevreleri genişletmek, farklı kesimlerden destek alabilmek amacıyla yaşananı başka bir bağlama taşımaya çalışırlar. Türkiye'nin terörle mücadelesi hiçbir kimlikle, hiçbir çevreyle, hiçbir kimlik adına bir mücadele değildir, Türklerin yürüttüğü bir mücadele olarak asla takdim edilemez, Kürtlere karşı bir mücadele olarak da gösterilemez; devletin teröriste karşı verdiği mücadeledir. Her düzeydeki açıklamalara bakarsanız tam da gerçekliğin buraya oturduğunu görürsünüz. O yüzden, burada gösterilen resimlerde, benzeri propaganda malzemelerinde ortaya konulan "Türk'sen övün.", "...itaat et." vesaire gibi ifadeleri bu propagandanın malzemeleri olarak görüyorum. Eğer yanlışlıkla, bir tür aymazlıkla bu tür ifadeleri kullananlar varsa hukuk devleti gereğini yapar.
Arz ediyorum.