GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Siirt Milletvekili Kadri Yıldırım'ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın ikinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:1
Birleşim:47
Tarih:28.02.2016

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, biraz önce Sayın Yıldırım'ın yapmış olduğu konuşmaya ilişkin yerimden bazı açıklamalar yapmak ve bu ülkedeki insanların kardeşliğine ilişkin itirazlarımızı, yani Sayın Yıldırım'ın ifade ettiği görüşlerin aksine, kardeşliği konusunda yapıp edilenlere dair anlayışımızı ve bu çerçevede söylemine itirazlarımızı ifade etmek amacıyla bu yerimden sözü talep ettim.

Bu ülkedeki insanların kardeşliğini temenni etmek, talep etmek yetmez. Bunu gerçek kılmak için de demokrasiyi ve özgürlükleri tahkim etmek gerekir. Esasen Türkiye'nin yaptığı budur, bizim de siyasi heyet olarak, muhalefet, iktidar, hep birlikte yapmaya çalıştığımız budur. Anlayışlarımız arasındaki farklılıkları bir kenara bırakıyorum.

Bu ülkedeki insanların kardeşliğini tehdit eden, onları hasım kılan ve kardeşlik esasında bu demokratik zeminde halledilebilecek, karşılıklı müzakereyle, görüşmelerle Meclisin asli anlamına uygun bir tarzda halledilebilecek konuları bir probleme, bir krize dönüştüren terördür. Türkiye otuz yıldan bu yana tam da etnik kökenli bir terörle mücadele etmektedir. Kardeşliğe meydan okuyan, bu meselelerin demokratik zeminlerde çözülmesi önünde engel oluşturan terördür. "Kürt meselesi" dediğimiz ve üzerinde çokça konuştuğumuz konulara ilişkin meşru, bu ülkedeki insanların kardeşliğini esas alan yaklaşım çerçevesinde çözümlenmesinin de önündeki en büyük engel terör örgütüdür.

Dolayısıyla, her kim demokratik zemini güçlendirir, buradaki özgürlükler perspektifinden süreçlere katkı yaparsa problemlerin çözümüne de katkı yapar. Bunu belirtmek istedim öncelikle.

İkincisi; Saidi Nursi'nin uzun hayatından Sayın Yıldırım'ın ifade ettiği anlamda etnik kimlikçi yaklaşıma delil teşkil edecek herhangi bir anlam, herhangi bir eylem, herhangi bir ifade çıkartılamaz. Hayatı üzerine yapılan çeşitli çalışmalar vardır. En son İletişim Yayınlarından çıkan, 2 kişinin yapmış olduğu çalışma vardır, ona da bakılabilir. Dolayısıyla böyle bir delil çıkmaz Saidi Nursi'nin hayatından.

Üçüncü olarak tarihle bugün arasında bağ kurarken bu bağ kurma işinin çok dikkatli ve ihtimamlı yapılması gerektiği açıktır. Etnik kimlikçi her tasavvur esasen tarihi yağma ve talan eder, bundan da kaçınmak gerekir. Tarihi kendi şartları içerisinde okumak gerekir; kelimelerin bile tarihi vardır, duyguların bile tarihi vardır. Dolayısıyla, geçmişte ne oldu, bugün ne yapıyoruz, sanki aradan o kadar zaman geçmemiş, insanların anlayışları, yaklaşımları değişmemiş, bütün bunları ıskalayarak bir tarihsel zaman çöküntüsü yapıp böyle zamanı birbirine bağlamak çok yanlıştır. O çerçevede, bu yağma ve talan anlamına gelebilecek bugünkü ulusçu, etnikçi, siyaseti tahkim edecek tarzda tarihi okumayışını hem tarihselciliğe uygun bulmam, tarihî yaklaşıma uygun bulmam hem de bu ülkedeki insanlara, insanlığa karşı haklı ve yerinde bir iş olarak görmem.

Arz ederim.