GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:46
Tarih:27.02.2016

CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi grubumuz adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Grup başkan vekilimizin söylemiş olduğu gibi, önceki dönem başbakanlardan Necmettin Erbakan'ı rahmetle anıyoruz ama rahmetli Necmettin Erbakan bugün hayatta olmuş olsaydı, gömlek çıkardığınız için, reddimiras ettiğiniz için sizi kabul etmeyeceğinin altını çizmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Yine, sevgili Deniz Gezmiş, savaşsız, sömürüsüz ve sınıfsız bir dünya hayaliyle vermiş olduğu o mücadele, bir tek insanın saçının teline zarar vermeksizin yapmış olduğu o mücadele sonucunda idam sehpasına gitmiş ve o sehpayı kendi tekmesiyle devirmiş, bizim için önemli bir liderimizdir.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sayın Çam, idam fermanında CHP'nin imzası var mıydı, açıklar mısınız?

MUSA ÇAM (Devamla) - 69'uncu yaş gününde ve aramızdan ayrılışının 44'üncü yılında bir kez daha rahmetle ve sevgiyle anıyorum kendisini.

Değerli arkadaşlar, bugün burada 2016 yılının bütçesini, 2014 yılının da kesin hesabını görüşüyoruz. Tabii ki ben Sayın Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerinde konuşacağım. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 10 Ağustos 2014 tarihinde seçimle Cumhurbaşkanı oldu arkadaşlar. Milletvekilliğinden ve AKP Genel Başkanlığından 27 Ağustos tarihine kadar istifa etmedi ve Sayın Erdoğan AKP kongresine hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan hem de AKP Genel Başkanı olarak katıldı. Oysa, bizim Anayasa'mıza göre, açık ve net bir şekilde, aday olduğu, seçildiği andan itibaren milletvekilliği düşer ve siyasi partiyle olan bütün ilişkileri de aradan kopar arkadaşlar. Anayasa'mız çok açık ve net bir şekilde ama gelin görün ki daha ilk seçildiği günden itibaren Anayasa'yı çiğneyen, onları yere atan bir Cumhurbaşkanıyla karşı karşıyayız. Dünyanın hiçbir ülkesinde seçilmiş bir Cumhurbaşkanı hem Başbakan hem de bir siyasi parti genel başkanı gibi davranamaz ama ne yazık ki bizim ülkemizde Sayın Recep Tayyip Erdoğan bunları yaptı arkadaşlar. Yetmedi, 7 Haziran seçimlerine giderken ettiği yemini çiğnedi. Seçimlerden önce temel atma ve açılışları bahane ederek yaklaşık 40 ilde yaptığı mitinglerde AKP'ye oy istedi: "Başkanlık sistemini getirecek misiniz? 400 milletvekili verecek misiniz?" diye vatandaştan ve seçmenlerden oy istedi arkadaşlar. Bir Cumhurbaşkanı bir siyasi parti genel başkanı gibi meydan meydan dolaşıp partiye oy isteyebilir mi? Ama Recep Tayyip Erdoğan yaptı bunları.

Bakın, Sayın Erdoğan kendi döneminde burada yaparken, Cumhurbaşkanlığı kampanyasını yaparken sadece TRT'de yirmi dokuz saat, AKP otuz saat, CHP beş saat, MHP yetmiş dakika, HDP on sekiz dakika kullandı. TRT dâhil bütün televizyonlarda Recep Tayyip Erdoğan yüz otuz sekiz saat, AKP iki yüz otuz sekiz saat, CHP otuz altı saat, MHP yirmi bir saat, HDP altı saat kullandı arkadaşlar. Bu adalet midir? Bir Cumhurbaşkanı devletin televizyonlarında, diğer televizyonlarda çıkıp bir siyasi partinin propagandasını yapabilir mi arkadaşlar? Ama bu ülkede yapıldı. Peki bu ülkenin savcısı, Yüksek Seçim Kurulu, adaleti yok mu? Bilim adamları bir bildiri yayınladılar diye ertesi gün linç kampanyası yapılıyor, hakkında her türlü soruşturma açılıyor ama bu ülkenin Cumhurbaşkanı yasaları, kanunları, İç Tüzük'ü çiğniyor, yerlerde süründürüyor, hakkında bir tek karar yapılmıyor arkadaşlar, bir tek soruşturma açılmıyor. Peki, bu ülkenin savcıları, yargıçları, Anayasa Mahkemesi, Yüksek Seçim Kurulu nerede ve ne zaman görev yapacak arkadaşlar? Bunları burada söylemek istiyoruz.

Bakınız, seçim bitti. Bütün bu kampanyalara rağmen halk dedi ki: "Ben senin on üç yıllık iktidarına son veriyorum. Sana 258 milletvekili ve yüzde 40 oy veriyorum." Bugüne kadar seçimden on gün, on beş gün sonra hükûmeti kurma görevi verilirken tam otuz iki gün görev vermedi arkadaşlar, otuz iki gün görev vermedi Sayın Ahmet Davutoğlu'na, oyaladı.

TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) - Ee CHP kaçtı.

MUSA ÇAM (Devamla) - Görev verdikten sonra da Cumhuriyet Halk Partisi üzerine düşeni yaptı, ülke sorumluluğu içerisinde görüşmeler yapıldı arkadaşlar. Bu görüşmelerin sonunda da hükûmet kurulmadı. Ondan sonra ne yapılması gerekiyordu? O Cumhurbaşkanı, görevi ve yetkiyi ikinci partiye vermesi gerekirken, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına Hükûmeti kurma görevini vermedi. Neden? Eğer Cumhuriyet Halk Partisi MHP'yle, HDP'yle veya HDP'nin dışarıdan desteğiyle bir azınlık hükûmetini tek başına kurmuş olsaydı 17-25 Aralığın bütün yolsuzluk dosyalarını tek tek buraya getirecekti ve bugün belki de Recep Tayyip Erdoğan elleri kelepçeli mahkemelerde olacaktı veyahut da cezaevinde olacaktı arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Hayal bunlar, hayal!

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Rüya görüyorsun, rüya!

MUSA ÇAM (Devamla) - İşte bunların önünü kesmek için Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na görev verilmedi ve Türkiye'de gladyo, sarayın gladyosu devreye girdi, Suruç'tan başladı, Ankara'yla ve 1 Kasıma kadar öyle gitti arkadaşlar. Türkiye'deki terör olaylarının önemli bir noktası saray gladyosu tarafından yapılmış ve onlar tarafından başlatılmış bir oyundur. İnsanları "Seçim mi, geçim mi, hayat mı?" arasında 1 Kasıma götürdünüz. 1 Kasım sonuçları onun üzerine alınmış bir sonuçtur.

Değerli arkadaşlar, dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir Cumhurbaşkanı yok. Bakın, 2014 yılında seçildikten sonra... Bütçenin rakamları açık ve net. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan önceki dönemlerde Sayın Sezer sekiz yılda 197 milyon lira harcamış, Sayın Abdullah Gül -sizin Cumhurbaşkanınız, oy verdiğiniz, seçtiğiniz- yedi yılda 746 milyon lira harcamış, Sayın Recep Tayyip Erdoğan 2,5 milyar lira para harcamış arkadaşlar. Bu, fakirin fukaranın, yetimin parasıdır arkadaşlar. Nereye gitti bu paralar? Bu paralar nereye gitti arkadaşlar? İşte gördüğünüz gibi kaçak saray, kaçak saray arkadaşlar.

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Millî saray, millî.

MUSA ÇAM (Devamla) - Şimdi soruyoruz burada, diyoruz ki: Şu kaçak sarayı kaça yaptınız?

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Milletin sarayı, milletin.

MUSA ÇAM (Devamla) - Vatandaşın parasını açıklayın, söyleyin diyoruz. Açıklayamıyorsunuz, kaç para harcadınız bunu söyleyemiyorsunuz. Bu para yetimin, fakirin.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ya, 2019'da seçim var, çalışın siz gidin.

MUSA ÇAM (Devamla) - Düşünün, bir ülkenin Cumhurbaşkanı hem kaçak sarayda hem kaçak villalarda oturur mu arkadaşlar ya? (CHP sıralarından alkışlar) Düşünün, dünyanın neresine gidersek gidelim kaçak villa, kaçak saray...

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 1 Kasıma gel, 1 Kasıma, sandığa gel!

MUSA ÇAM (Devamla) - İzmir'in Urla ilçesinde, arkadaşlar, vatandaş bir tek göz oda yapamazken Cumhurbaşkanı kaçak villalar yapıyor arkadaşlar. Bu kabul edilebilir bir iş midir?

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Yıksın belediye başkanınız.

TACETTİN BAYIR (İzmir) - Yıkacağız, yıkacağız, merak etme.

MUSA ÇAM (Devamla) - Ve bizler nereye gidersek gidelim, bunları hak etmiyoruz arkadaşlar. İşte, Türkiye'nin geldiği bu noktadır ve kaçak saraylar, kaçak villalarla, bununla beraber...

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 1 Kasıma gel, 1 Kasıma; ne oldu? Çalışın, 2019'da seçim var.

MUSA ÇAM (Devamla) - Yetmez! Geçtiğimiz hafta Bulgaristan'da bir gazete bir yayın yapıyor, diyor ki: Bilal Erdoğan... "Bulgaristan'da Hak ve Özgürlükler Partisinin eski Genel Başkanına ayda 1 milyon lira verilecek ve Bulgaristan'da bir örgütlenme yapılacak." Suriye'yi karıştırdınız, şimdi Bulgaristan'ı karıştıracaksınız arkadaşlar, şimdi orayı karıştıracaksınız. Peki, her ay 1 milyon dolar hangi paradan gidiyor? Örtülü ödeneklerden ve gizli hesaplardan gidiyor arkadaşlar. O nedenle burada Cumhurbaşkanlığına ayrılan pay, denetlenmesi ve kontrol edilmesi gereken bir bütçedir. Ama, ne yazık ki geçen yıl yapılan bir torba kanunda binde 5 oranında bir pay aktarılarak örtülü ödenek Başbakanınki gibi 2 milyara çıktı arkadaşlar. O nedenle bunları kabul etmiyoruz ve reddediyoruz.

Ve buradan söylüyoruz Recep Tayyip Erdoğan'a: Ey Recep Tayyip Erdoğan, ağacı büyüten biziz, kesen sen. Hukuku koruyan biziz, katleden sen. Gençlerin kurşunlarla yaralanmasına "Kıymayın." diyen, feryat eden biz; onlara emir veren, "Destan yazdılar." diyen sen.

BAŞKAN - Sayın Çam, lütfen yaralayıcı sözler kullanmayalım.

MUSA ÇAM (Devamla) - Hırsızı takip eden biziz, takdir eden sen. Evladımıza "Haramdan uzak dur." diyen biziz, Bilal Erdoğan'a "Evdeki euroları, dolarları sıfırla." diyen sensin.

BAŞKAN - Sayın Çam, temiz bir dil kullanmanızı talep ediyorum.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yalan söylüyorsun Musa Bey, yalan söylüyorsun.

MUSA ÇAM (Devamla) - Ey Recep Tayyip Erdoğan, seçim meydanlarına çıktın, elinde Kur'an, dilinde bin bir yalan... Kursağında haram olan bu bütçeye bizler kırmızı kart gösteriyoruz arkadaşlar.

Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)