Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 43 |
Tarih: | 24.02.2016 |
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; biliyorsunuz, son günlerde Türkiye'nin yaşadığı birçok elim hadisenin yanında Artvin'de de çok önemli bir halk direnişi cereyan ediyor. Nedir bu? Çok kısa bir ifadeyle, Artvin'in Cerattepe mevkisinde bir şirkete verilen maden ruhsatı ve maden çıkarma çalışması var. Bununla ilgili olarak 50 binin üzerinde ağaç kesilecek, çevre tahrip edilecek; Artvin halkı da AKP'lisiyle, CHP'lisiyle bu işin karşısında, direniyor ve biraz önce de İnternet sitelerine düşen bir bilgiye göre bu maden arama faaliyeti durdurulmuş bulunuyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, birkaç noktadan yaklaşacağız bu işe. Önce, neden halka rağmen bu işleri yapıyor mevcut iktidar? Bunu defalarca sorduk ve şu an vermiş olduğumuz bu Meclis araştırması önergesinin neredeyse bire bir aynısını, benzerini bundan iki sene evvel yine benim kendi imzamla, "Altan Tan, Diyarbakır Milletvekili" imzasıyla bu Meclise takdim etmişiz ancak iki yıl önce de bununla ilgili iki milim bir mesafe kat edememişiz. Ve daha sonra, yine benim üç yıl önce, 2013 yılında verdiğim bir soru önergesi var, yine bu konularla alakalı ve aynı firmayla alakalı; onunla ilgili gelen cevapları da sizlere arz edeceğim biraz sonra.
Değerli arkadaşlar, Gezi olayında da böyle oldu. Ve sonra iş öyle bir noktaya getirildi ki halkın çok masumane, içten duygularla karşı çıktığı Taksim Meydanı düzenlemesi, neredeyse rejime bir isyan hareketi hâlinde değerlendirilir oldu. Öyle bir noktaya geldi ki "Gezi" lafını ağzına alan, neredeyse lanetli sayılmaya başlandı.
Değerli arkadaşlar, halkı bu kadar karşıya alma, halka rağmen aldığınız kararlı inadına uygulama inan edin size de, bize de, memlekete de bir hayır getirmez. Benzer şeyler bundan önce Edremit'te de yaşandı, Marmaris'te de yaşandı ve bunun çok daha büyüğü Hasankeyf'i sular altında bırakacak Ilısu Barajı tartışmalarında yaşandı. Ilısu Barajı yapılırken de dünyada ve Türkiye'de ne kadar tarihten, kültürden, sanattan, arkeolojiden anlayan insan varsa dedi ki: "Bu proje, yüzyıllık bir enerji ihtiyacının çok cüzi bir kısmını karşılayacak. Bir barajın ömrü yüzyıl ve şu an hidroelektrik santrallerin ürettiği enerji de dünyada üretilen enerjilerin içerisinde çok düşük bir yer elde ediyor. Çok daha farklı enerji elde etme imkânları var dünyada, yapmayın bunu." Israrla bu baraj da yapıldı ve bu yıl sonunda su tutmaya başlayacak.
Şimdi, değerli arkadaşlar, halka rağmen halkçılık... Bu öyle bir şey de değil. Yani, halka rağmen halkçılık yanlış. Bunu Türkiye'de denedik belli bir dönem, Cumhuriyetin ilk yıllarında denedik. Bunun doğruluğu yanlışlığı ayrı bir şey ama şu an yapılan halka rağmen halkçılık da değil, halkın tepkisine rağmen, direncine rağmen belli bir kesimi kayırma, rant, hırsızlık ve yolsuzluk.
Değerli arkadaşlar, bununla ilgili o kadar çok şey söylendi ki bu Meclis kürsüsünde, hatta bir gün büyük tartışmalardan sonra bu Meclis saatlerce görüşmelerine ara vermek zorunda kaldı.
Bir firma var ortada, hangi taşın altını kaldırıyorsanız o firma çıkıyor: Cengiz İnşaat. Ve bu inşaat firmasının sahibi Mehmet Cengiz Bey...
AHMET YILDIRIM (Muş) - Küfürbaz.
ALTAN TAN (Devamla) - ...bir gece VIP salonunda geldi önüme, diklendi, dedi ki: "Altan Tan, benden ne istiyorsun?" "Kardeşim, senden hiçbir şey istemiyorum. Sen bu kadar iş almışsın, bu kadar tesadüf üst üste gelir mi?" dedim.
Bakın, şimdi, alınan işleri üst üste koyuyorsunuz, sadece bir işte, bir konsorsiyumdaki rakam 22,1 milyar euro. İstanbul üçüncü havaalanı, Boğaziçi Elektrik Dağıtım, Ilısu Barajı, Ankara-Sivas hızlı demir yolu projesi, Hasankeyf üzerine yapılan yeni köprüler; sayıyorsunuz, sayıyorsunuz, sayıyorsunuz bunları ve üst üste koyduğunuz vakit astronomik rakamlar çıkıyor.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Hepsini bir kişiye mi vermişler?
ALTAN TAN (Devamla) - Aynı firma.
Ve şöyle bir savunma yaptı bana: "Ben otuz küsur yıllık şirket sahibiyim." dedi böyle biraz da kabadayılanarak. Dedim ki: "Kardeşim, ben de otuz beş yıllık inşaat mühendisiyim. Benim babam tüccar müteahhit, dedem tüccar, dedemin babası tüccar, dedemin dedesi tüccar. Halep kervanlarından, Musul'dan, İstanbul'dan Kahire'ye kadar kervan kaldırıyorlardı. Bu kadar tesadüf üst üste gelir mi?"
Peki, üst üste geldi, kabul ettik, bunu da kabul ettik yani bir şirket, bir holding, bir firma o memleketin en güçlü firmasıdır, en iyi iş yapan firmasıdır; bizim gibiler beceriksiz kalmıştır, yetersiz kalmıştır. Otuz beş yıllık inşaat mühendisidir Altan Tan ama 35 milyon dolarlık bir iş alamamıştır, bu, onun beceriksizliğidir -tırnak içinde- kabul edelim. Aynı firmanın 422 milyon yani eski parayla 422 trilyon vergi borcu sıfırlanıyor, sıfır.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Yazıklar olsun!
ALTAN TAN (Devamla) - Sıfır yani azaltılma, indirme değil. Ve bu, indirildiği, sıfırlandığı tarih itibarıyla 300 milyon dolara tekabül ediyor, bugünkü kurla 900 milyon, 900 trilyon.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Haram olsun, haram!
AHMET YILDIRIM (Muş) - Onu havuza veriyor, havuza.
ALTAN TAN (Devamla) - Şimdi, bunu sormuşum ben. Ne zaman? 2013'te, işte soru önergem burada. Maliye Bakanı -hemşehrim, yakın köylüm- Mehmet Şimşek'in de cevabı var. Diyor ki: "Vergi takdir komisyonları belli kurallar içerisinde işler, bunun belli bir mahremiyeti vardır, usulleri vardır. Bu 300 milyon dolar, bugünkü kurla 900 trilyonluk bu indirimi biz size açıklayamayız."
Sayın Mehmet Şimşek, sevgili köy komşum; vergi takdir komisyonunun usulleri nedir, gel ben sana anlatayım. Benim babam kırk yıl evvel Diyarbakır'ın vergi takdir komisyonunda bu işlere bakıyordu üye olarak, ticaret odasının temsilcisi olarak, kırk yıl evvel. Gel ben sana anlatayım, ben bunları çocukluğumdan biliyorum. 422 trilyon bu vergi eğer haksızsa niye verdin bu adama? Bugünkü kurla -tekrar diyorum- 900 trilyon. Niye kestin bu cezayı adama? Yazık, günah! Peki, haklı bir ceza kestin, bu nasıl sıfıra indi? İşte bunları sorduğumuz zaman da adam geliyor, VIP'te önümüze çıkıyor, diyor ki: "Sen benden ne istiyorsun?" Ve ondan sonra da çıkıp "Milletin nokta, nokta, nokta, bilmem neyine ne edeyim." diye laflar ediyorlar, dalga geçiyorlar.
Değerli arkadaşlar, mesele bu, mesele bu. Bunlara bir cevap vermeniz lazım. Bakın, bunların hepsi evraklı, belgeli, kayıtlı, burada konuşulmuş, devletin kayıtları var. "Efendim, biz yatırımcıya yardım edeceğiz..."
Bakınız, Türkiye Rus uçağının bombalanmasıyla ciddi bir turizm ve ihracat krizi yaşadı, yaşıyor; feryat ediyor turizmci ve ihracatçı. Hemen Turizm Bakanlığı toplandı, Maliye Bakanlığı toplandı, Başbakan Yardımcısı dedi ki: "Bütün turizmcilerin ve -dün de- ihracatçıların mevcut bütün kredileri ertelenecek. İki, yeniden yapılandırılacak; üç, yeni krediler verilecek."
Bölge yanıyor şu an. Bir senedir bütün illerde, Diyarbakır'dan, Hakkâri'den Van'a kadar ithalat durmuş, ihracat durmuş, müteahhitlik durmuş, sanayi durmuş; Habur Kapısı durmuş, her şey durmuş. Kim haklı, kim haksız, niye oldu -aynen Rus uçağının bombalanması gibi- bu siyasi bir konu. Ama sen bölgedeki vatandaşın daha kredi borçlarını bile ertelemedin, yeni kredi vermedin, yeniden yapılandırmadın; Diyarbakır Ticaret Odasına randevu vermiyorsun hâlâ, bakanlardan bir aydır, iki aydır, üç aydır randevu istiyorlar, bu randevular yok. Dert çok, vakit bitti.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)