GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sokağa çıkma yasağı uygulanan yerlerde meydana gelen yaşam hakkı ihlalleri konusunda gerekli tedbirleri almadığı ve sokağa çıkma yasaklarıyla sorunların derinleşmesine zemin hazırladığı iddiasıyla İçişleri Bakanı Efkan Ala hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergenin (11/2) ön görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:42
Tarih:23.02.2016

HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben de partimin İçişleri Bakanlığı hakkında esası Cizre'de yaşanan katliam ve ölümler üzerine konu alan gensoru üzerine söz almış bulunmaktayım.

Doğrusu, benden önceki arkadaşlarım Sağlık Bakanlığıyla ilgili verilen gensoruya dair sokağa çıkma yasakları, sokağa çıkma yasaklarının neticeleri, bugüne kadar yaşanan ağır insan hakları ihlalleri, yaşam hakkı ihlalleri, işkence vakalarını ayrıntılı bir şekilde anlattı. Mümkün olduğunca tekrara girmeden ben de bu konuyla ilgili gerçekten yaşanan büyük bir vahşeti, vahşetin boyutlarını... Sağlık Bakanlığıyla ilgili gündemde AK PARTİ adına konuşan hatibin somut verilere dayalı bilgilerine ben de somut verilerle yanıt vermeye çalışacağım ama konuşmama başlamadan önce demin grup başkan vekilinin etek üzerinden, kadın cinsiyeti üzerinden bütün kadınlara yapmış olduğu hakareti kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Öf! Kabul etmiyoruz kardeşim, kabul etmiyoruz! Hikâye, kabul etmiyoruz!

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Ne alakası var.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Gerçekten bu Meclisteki erkek egemen zihniyeti, eril dili şiddetle protesto ediyorum.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Terörist etek giyiyorsa onu söyledim! Bir daha söylüyorum, yapmayın.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - AK PARTİ'de görev yapan, milletvekili olan kadın arkadaşlarımı, Cumhuriyet Halk Partisinde ve Milliyetçi Hareket Partisinde...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Onlar anladı, ses çıkarmıyorlar o yüzden.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Etek giyen teröristleri de lanetliyoruz, erkekleri de kadınları da! İmza atıyoruz altına! Boşuna duygu sömürüsü yapmayın! Lanetliyoruz öyle kadınları da erkekleri de!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - ...milletvekili olan kadın arkadaşlarımı da bu cinsiyetçi yaklaşıma, bu kadın üzerinden, kadının kıyafeti üzerinden cinsiyetçiliği protesto etmeye ve kadın asgari müştereğini yakalamaya davet ediyorum.

HARUN KARACA (İstanbul) - Sizi istismar eden teröristlere söyleyin onu!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, evet, sokağa çıkma yasakları üzerinden maalesef çok şey anlatıldı ve hâlâ hiçbir hukuk kuralı tanımadan, hiçbir Anayasa hükmü tanımadan, hiçbir ulusal üstü sözleşme tanımadan İçişleri Bakanlığına bağlı valilikler tarafından bugün Sur'da seksen dördüncü gününü dolduran ve şu anda 200 kişinin orada anbean bombalandığı bir aşamada sokağa çıkma yasaklarını tekrar konuşuyoruz.

HARUN KARACA (İstanbul) - Teröristler mi...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - İlk gün 16 Ağustos...

Cevap vermek büyük bir acizlik, gerçekten yakışmıyor.

HARUN KARACA (İstanbul) - Hayır, 200 terörist varsa bilelim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Dinlemenizi öneririm, birbirimizi anlamaya ihtiyacımız var. Burası Meclis ve birbirimizi anlamazsak... Halk bizi izliyor.

HARUN KARACA (İstanbul) - İzliyor tabii.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ben size gerçekten bir şey anlatmaya çalışıyorum.

HARUN KARACA (İstanbul) - Ben de size bir şey anlatmaya çalışıyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Yani cevap yetiştirmeyin, söz hakkı alın ve gelin, konuşun ve saygılı olun.

HARUN KARACA (İstanbul) - 200 terörist varsa bilelim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Yani her şeyi terör ve terörizm üzerinden ifade etmeyin.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Hâkimler ölüyor, polis ölüyor, vatandaş ölüyor.

HARUN KARACA (İstanbul) - Siz neyi savunuyorsunuz?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Siz halkın temsilcisi olarak, milletvekili olarak benim karşımda...

HARUN KARACA (İstanbul) - Vahşet derken neyi savunuyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyelim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - ...şu anda büyük bir acizlik gösteriyorsunuz, zavallısınız, zavallı.

HARUN KARACA (İstanbul) - Vahşet yapanlara söyleyin onu. Zavallı olan sizsiniz! Zavallı olan sizsiniz!

BAŞKAN - Sayın Beştaş, Genel Kurula hitap edin siz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Siz bu işlediğiniz suçlarda boğulacaksınız, bunun hesabını vereceksiniz.

HARUN KARACA (İstanbul) - Teröristlerin hakkını burada savunmayın.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bugün vermeseniz de yarın vereceksiniz. Bu beyanınızla imza atıyorsunuz.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Siz kimsiniz?

HARUN KARACA (İstanbul) - Göreceğiz.

AHMET YILDIRIM (Muş) - Sen kimsin!

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, bu, kürsü dokunulmazlığına yapılmış bir saldırı.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sabahtan beri, on dakikadır bekliyoruz yani böyle bir tarz yok, böyle bir yöntem yok.

BAŞKAN - Tamam Sayın Baluken, ben ikaz ettim.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Geçen hafta da kürsüye yürüyen bir anlayışla bunu yapıyorlar.

HARUN KARACA (İstanbul) - Konuşma be! Neden bahsediyorsun? Ben mecbur muyum? Ben dinlemek mecburiyetinde değilim.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Dinlemiyorsan çık dışarı!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, kürsüde bir hatip var. Lütfen, sayın hatibin ne dediği anlaşılmıyor.

HARUN KARACA (İstanbul) - Biliyoruz Sayın Başkan, hatibin olduğunu biliyoruz.

Hatip de Türkiye Cumhuriyeti'ne uygun konuşma yapsın! Türkiye'de konuşma yapıyor. "Vahşet" diyemez Türkiye'ye!

BAŞKAN - Sayın Milletvekili...

ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Ne diyeceğine siz karar veremezsiniz!

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Ya sen çık oradan cevabını ver.

HARUN KARACA (İstanbul) - Böyle bir şey söyleyemez.

BAŞKAN - Sayın Milletvekili, daha sonra kalkıp cevap verirsiniz, lütfen müdahale etmeyiniz.

HARUN KARACA (İstanbul) - Böyle bir şey söyleyemez! Siz bu hakkı savunacaksınız! Vahşet diyemez. Siz savunmak zorundasınız!

AHMET YILDIRIM (Muş) - Sana mı soracak ne diyeceğini be!

BAŞKAN - Ne oluyor size arkadaşlar, lütfen, niye böyle yapıyorsunuz?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Size mi soracağım ya!

HARUN KARACA (İstanbul) - Bana soracaksın!

BAŞKAN - Bana niye söylüyorsunuz?

HARUN KARACA (İstanbul) - Türkiye Cumhuriyeti'nin kürsüsünde yapıyorsun! Vahşet diyemezsin!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Sana sormuyorum. Ben de senin gibi haklara sahibim. Şu anda bu kürsüdeyim ve dinlemek zorundasın!

HARUN KARACA (İstanbul) - Türk ordusunun yaptığına, teröristle olan mücadelesine vahşet diyemezsin!

BAŞKAN - Hatip konuşuyor, tabii ki dinlemek zorundasınız.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ne kadar zavallısınız ya! Gerçekten.

HARUN KARACA (İstanbul) - Sizsiniz zavallı olan... (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Benim sürem geçti Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Beştaş, siz Genel Kurula hitap edin lütfen, sataşmalara cevap vermeyin.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Sayın Başkan, uyarır mısınız, "zavallı" diyor milletvekiline.

BAŞKAN - Ben daha sonra ek süre vereceğim size, siz devam edin lütfen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Evet, değerli arkadaşlar, bu meselenin dayanağı tarihsel bir haksızlık ve adaletsizlik. Sonuçlara gelmeden önce, bugün niye sokağa çıkma yasakları var, orada neden barikatlar var, neden hendekler var? Kürt halkına uygulanan, bugüne kadar yüz yıllık cumhuriyet tarihi boyunca uygulanan ayrımcılık, inkâr, imha ve katliam politikasını hepimizin öğrenmesi ve bu konuda böyle değerlendirme yapması gerekiyor. Gerçekten, Kürt halkına bugün uygulanan ayrımcılık ve eşit ve özgür yurttaş olma önündeki engeller bu sorunların temel dayanağını oluşturuyor.

Burada, Kürtlük üzerinden övünen arkadaşlara sesleniyorum: Arkadaşımın da söylediği gibi hiçbir etnik kimlik, bir övünç kaynağı olarak değerlendirilemez sadece. Kimlik, diliyle, kültürüyle, inancıyla, yaşam tarzıyla, bunu yaşamaktır.

Biz Türkiyeliyiz. Kürt olabiliriz, ben de bir Kürt kadınıyım ama Türkçeyi de iyi konuşuyorum Kürtçeyi de iyi konuşuyorum fakat bu ülkenin Anayasa'sında, benim Anayasa'mda benim ana dilimde eğitim görmem yasak, benim kendimi Kürt olarak nüfus cüzdanıma yazmam yasak, benim kültürümü özgürce yaşamam yasak, benim çocuklarımı kendi ana dillerinde eğitim alabilecekleri bir okula göndermem yasak.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Meral Hanım, hangi kültürünüzü?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Kürtçenin kullanımına ilişkin -2932 sayılı- yasak daha Turgut Özal döneminde kaldırıldı.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Hangi kültürünüzü yaşamanız yasak? Hangi kültürü bıraktınız?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ve bu ülkede Kürtlere yönelik imha, inkâr, siyaset politikası, katliam politikası bugün maalesef başka şekillerde başka yöntemlerle devam ettiriliyor.

MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Katliam yok, katliam yok.

ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Hanımefendi, terör var, terör.

MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Meral Hanım, katliam yok.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ve bu işin tek çözümü var: Gerçekten demokratik siyasetin rolünü oynamasıdır; gerçekten bu ülkede, bu ülkenin Anayasa'sında herkesin eşit ve özgür yurttaşlar olarak yerini almasıdır; hiç kimsenin ayrımcılığa uğramamasıdır; hiç kimsenin evinde seksen dört gün aç, susuz, eğitimsiz, sağlık hakkından yoksun ve çocuklarının, eşlerinin cenazesiyle yaşamamasıdır; hiç kimsenin, sağlık hakkını, bodrumda haftalarca beklediği hâlde öldürülmemesidir.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Ne işi var orada? Ne işi var bodrumda?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bu listeler o kadar ağır ki, eğer Kürt problemini ve Kürtlerin istemlerini öğrenmek istiyorsanız gerçekten Kürt halkını dinlemenizi öneririm.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Yanlış söylüyorsun, yanlış.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Çünkü, hiçbir şey buradan bakıldığı gibi değil. Gerçekten, beni dinlerken on dakika empati yapmanızı öneriyorum. Lütfen, sadece empati yapın. Yaşadığınız ilde, yaşadığınız semtte saatlerce, günlerce sokağa çıkamadığınızı, sokağa çıkıyorsanız bile ölüm naralarını, oraya giden zırhlı araçları ve her an ölüm haberi alacakmış gibi bir duyguyu, lütfen, lütfen bunu bir an empati yapın. Empati yaparsak birbirimizi daha iyi anlayacağız.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - O halkı oraya kim mahkûm etti?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, biraz önceki gündemde değerli hatipler mizansen yapmakla ve yalan atmakla bize ithamda bulundular. Gerçekten, benim -mümkün olduğunca birbirimizi tanıyacağız- hiç kimseye ağır laflar etmeyi sevmeyen ve yöntem olarak da birbirimizi anlayarak dinlemeyi tercih eden bir yapım var. Ama emin olun, bu iktidarın ürettiği yalanlar artık ülke içinde değil, kıtalar arasında konuşuluyor.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Hiçbir yalan sizinle yarışamaz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Öyle bir yalan makinesi devrede ki, öyle bir mizansen çiziliyor ki biraz sonra size bu mizansenin ayrıntılarını, bendeki kayıtlarını anlatacağım.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Mesela, Kürtleri asimile ettiniz, asimilasyondan bahsettiniz. Şimdi de Kürtlerin kültürlerini yaşamasından bahsediyorsunuz. Yalan söylüyorsunuz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bizzat telefonumda, isteyenlerin hepsine WhatsApp'tan ya da özel mesajdan gerçekten gönderebilirim. O bodrum süreci nasıl yaşandı ve bu, kamuoyuna nasıl yansıtıldı, nasıl yönetildi?

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kürtleri asimile ettiniz.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Çelik çomak mı oynuyorsunuz o roketle!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bizim bu konuda tek derdimiz vardı, sivillerin, çocukların, kadınların yaşam hakkının ihlal edilmemesiydi; ağır işkence altında dakika dakika bombalanarak ölümü yaşamamalarıydı. Bizim yaptığımız bütün görüşmeler, bulunduğumuz bütün girişimler bu ülkede bir katliama izin vermemek üzerinden planlanmıştı ve bundan önce de gerek Cizre gerek diğer bütün katliamlara ilişkin, ölümlere ilişkin verdiğimiz araştırma önergeleri bu Mecliste maalesef reddedildi ve bu nedenle araştırılamadı.

MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Katliam yok, terörle mücadele var, katliam yok. Katliam Merasim Sokak'ta yapıldı.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bu tutum, bu duyarsızlık, bu ilgisizlik, bu ret gerçekten Türkiye'yi bölüyor, bölen başka birileri yok.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Sizsiniz, sizsiniz bölen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Şu anda bu, duygu kopuşu. Orada bizi izleyen insanların duygusal olarak yaklaşımını gerçekten dinlemenizi, temas etmenizi, okumanızı, bir gitmenizi öneririm çünkü orada başka bir dünya var.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kürtler sizden koptu Hanımefendi. Hanımefendi, Kürtler sizden koptu.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Burada siz "Benim vatandaşımsın ama seni istediğimde öldürürüm, istediğimde yakarım, senin uzuvlarını parçalarım, senin cenazeni ailen teşhis edemez..."

ŞAHİN TİN (Denizli) - Saptırma! Saptırma!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - "Ben senin cenazeni 6 ayrı ile gönderirim ve senin ailen bir tek kişiyi teşhis etmek için 6 ile gidecek, kafası vücudundan ayrılmış cenazeler görecek, kolları ayrı bir yerde olacak, bacakları ayrı bir yerde..." Şu anda, Cizre'de 3 bodrumda yaşamını yitiren 162 kişinin sadece 30 kişisi teşhis edilebildi.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kürtleri oraya mahkûm ettiniz, sizden hesap soracak Kürtler.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Diğerlerinin hepsi vücut bütünlüğü bozulduğu için...

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kürtleri asimile ettiniz, sizden hesap soracaklar.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - ...vücutlarındaki uzuvlar yerinde olmadığı için...

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Ne yapsaydık? Hizmet içi ameliyat mı yapalım orada?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - ...ve DNA testleri bile çok uzun sürdüğü için şu anda aileler, yüzlerce aile, yüzlerce kilometre yol giderek çocuklarını teşhis edemedikleri için kan örnekleri vermekteler. Böyle bir vahşet, böyle bir zulüm olabilir mi? Bu çağda, 2016 yılında böyle bir şey yaşanıyorsa hepimizin durup gerçekten düşünmesi gerekiyor.

ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Çarşamba günü, akşam burada gördük zulmü.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - 2016 yılında yaşanan bu vahşet...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Vahşeti siz yapıyorsunuz, siz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Mutlaka gideniniz çoktur, Almanya'da Weimar'da, orada, Hitler dönemindeki fırınları ziyaret etmiş biri olarak söylüyorum.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - O hikâyeleri anlatıyorsun zaten, Türkiye'de olanı anlatmıyorsun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Emin olun, şu anda, o vahşet bodrumlarının o fırınlardan hiçbir farkı yok.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - İkinci Dünya Savaşı ve Hitler'i anlatıyorsun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Çünkü şu anda ne yapılıyor biliyor musunuz? Size adım adım anlatayım ne yapılıyor.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kürtleri oraya kim mahkûm etti?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Önce, bu bodrum sürecinde bizler devreye girdik ve hepinizin bildiği gibi 3 kişi açlık grevine de girdik. Tek talebimiz vardı.

HARUN KARACA (İstanbul) - Niye geldiniz?

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kürtleri hendeklere kim hapsetti?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Yakalanacaksa, gözaltı mı olacak...

HARUN KARACA (İstanbul) - Kilo alıp geldiniz, açlık grevinden kilo alıp geldiniz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - ...devletin yargısı var, savcısı var, emniyeti var. Eğer bir Hükûmet, bir bakanlık oradan 30 kişiyi, 40 kişiyi, 100 kişiyi derdest edemiyorsa, alamıyorsa, hastaneye götüremiyorsa, yargı önüne çıkaramıyorsa buraya büyük bir soru işareti koyuyoruz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yapıyoruz, yapıyoruz, hepsini yapıyoruz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Biz bir hafta, o zaman, bu meseleyi aktif bir şekilde takip ettik. 11 defa ambulans gitti, Sağlık Bakanlığına bağlı ambulanslar değil ama, belediye, son gün Sağlık Bakanlığı gitti.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Belediyenin neyi varmış? Ne yapmış?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ambulanslar gidiyordu -belediye ambulansı- 200 metre yakınına kadar ve sonrasında, hemen canlı bir şekilde biz sağlık personeliyle görüşürken "Bombardıman başladı." diye maalesef bize yanıt veriyordu ve her seferinde geri dönüyordu.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Nerede olmuş o bombardıman ya? Nerede olmuş bombardıman?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ve en son -demin, bir saat önce hatibin anlattığı gibi- işte, o gün geldi ve ondan önce biz 27'sinde İçişleri Bakanlığındaydık...

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Siz gidin bunu Esed'e sorun, Esed'e.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - ...28'inde ben geldim ve burada Sayın Meclise 24 kişilik, artı 6 kişilik bir liste açıkladım. Tek tek isimlerini açıkladım, dedim ki: Bu isimlerle biz görüştük, bunlar şu anda canlı ve Bostancı Sokak'ta 23 numaralı binada bulunuyorlar.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - O binadan hep teröristler çıktı.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ve biz bunların kurtarılması için... Yaralıysa zaten yaralıdır, hastaneye gidecek, gözetim olacaksa orada işlem yapılacak. Biz açıkladıktan sonra bir kriz koordinasyon merkezi kuruldu Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve ilgili yetkililerin içinde olduğu. Ve benim telefon kayıtlarımda belli olan... Ben böyle size harita göstermeyeceğim. Mehmet Yavuzel, Demokratik Bölgeler Partisi Parti Meclisi üyesi, kendisiyle bütün gece şu mesajları...

ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - O ne ya?

HARUN KARACA (İstanbul) - O ne ya?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Hangi saatte top atışı var, hangi saatte ne var, hepsini yazdılar. Saat 5.52, 5.53, 5.57, 6.07, 6.35 ve en son 9.00'da Bakanlığın kriz masası başladı.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - O mesajlar niye size geliyor da bize gelmiyor, sorguladınız mı?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Deminki hatip saat 8.00 dedi, kendisine bir daha saati hatırlatmak istiyorum. Ve sadece bir gün gittiler, bir gün, bu da ayın 30'u bu arada, 30 Ocak. Sadece o gün Sağlık Bakanlığına ait ambulanslar olay yerine -tahminimizce, bize aktarıldığı kadarıyla- 150 metre yakın bir mesafeye gitti. Ve biz üçlü olarak, birilerimiz koordinasyon merkeziyle, birilerimiz sağlık personeliyle, ben de oradaki yaralılarla, telefon sürekli açık ve telekonferans hâlinde görüşüyoruz. Tek bir şey başarmaya çalışıyoruz: O yaralılar çıkacak, ambulansa binecek ve biz ondan sonra zaten neyse gereği, hastaneyse, gözaltıysa, neyse yapılacak. Ve orada kriz koordinasyon merkezindeki kişi -ismini vermeye hiç gerek yok, biliyor kendisini- dedi ki: "On beş dakika sonra sizi arayacağım ve onlar dışarı çıkabilir.", aynen konuşmamız bu. Ben de o arada telefonu açıp dedim ki: "Lütfen bekleyin siz, çıkmayın." Dediler ki: "Şu anda sessiz." Bu ses kayıtları otuz iki dakika bende kayıtlı, isteyen hangi milletvekili arkadaşım olursa kendisine dinletebilirim çünkü bütün görüşmeleri kayıt altına aldım. Sonra on beş dakika geçince ilgili kişi aramadı, biz yine yaralıyı aradık ve işte, basınla bir dakikasını paylaştığım telefon görüşmesi oldu, dedi ki: "Polisler burada." "Nerede?" Tarif ettirdim. "Kapıdalar. İşte, şu atışı yaptılar, bu atışı..." Seslerin hepsi kayıtlı. Ve en son o büyük patlamaları, o büyük izdihamı biz kulağımızla canlı bir şekilde dinledik heyet olarak, İdris ve Osman Bey'le birlikte dinledik. Ve o arada kriz koordinasyon merkezi de aradı, biz kendilerine de aynı sesleri dinlettik, dedik ki: "Biz şu anda onların dışarı çıkmasını beklerken, bunu organize ederken güvenlik kuvvetleri oraya müdahale ettiler. Lütfen durdurun."

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Çok güzel yapıyorlar, çok isabetli oluyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Hatta, ben bağırıyorum. "Siz müdahale edemezsiniz, öldüremezsiniz, şu anda Bakanlık yetkilileri telefon hattında." diye ısrarla çağırmama rağmen bu sesler kesilmedi. Şu anda Meclis İç Tüzük'ü elverseydi bu otuz iki dakikayı size gerçekten dinletmek isterdim. Ve son cümle şu oldu: "Enkaz altındayız."

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Ya, yalan!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Sonra, telefon kesildi, o patlama sesleri... Ben bir saat ulaşamadım, 11'den sonra ulaşamadım. En son, saat 12.31'de ulaştığımda artık sesler, bağırışlar yoktu, sadece inlemeler, başka sesler ve "Biz enkaz altındayız."lar. O günden bugüne kadar biz o 23 no.lu binadan, Bostancı Sokak'tan haber almış değiliz. Ve bu gensorunun asıl konusu da bu bodrumdur ve sonra meydana gelen, diğer bodrumlarda yaşanan ölümlerdir. Açıkça ve alenen, orada yaralılar olduğu bilindiği hâlde, isim listesini verdiğimiz hâlde şimdi karşımıza şöyle bir savunma gelmiş, diyor ki AK PARTİ adına çıkan hatip: "30 Ocakta 08.08'de arandık." Yalan, 9'da arandık. Diyor ki: "İslam Balıkesir bizi aradı ve isim listesi verdi ve bizdekilerle aynı sayılar." Hâlbuki, biz zaten Mecliste bunu tutanaklara geçirmişiz. Bunlar, biz isim listesini verdiğimiz için öyle bir mizansan hazırlanmış ki aynı isim listeleri ve sayılar şu andaki konuşmada mevcut. Sonra diyorlar ki: "Ambulanslar intikal etti." Doğru, ambulanslar gittiler, 200 metreye kadar gittiler. Ve diyorlar ki: "Binaya giden yollarda mayınlı tuzaklar var."

Değerli arkadaşlar, oraya giden personelle anbean görüştük. Orada tuzak falan yok. Orada, güvenlik kuvvetleri, bizim yetkililerle beraber dinlediğimiz bölümlerde "O Başbakan kim, o Bakan kim? Ben dinlemiyorum, burada ben bu atışı durdurmuyorum." dedi. Defalarca görüşüldüğü hâlde, Ankara'dan bizim yetkililerle görüşmelerimize rağmen ambulans gittiğinde orada kesinlikle top atışları başlıyordu ve polisin zaten oraya gitmeme gibi bir durumu söz konusu değil, polis zaten adım adım içeri gitti ve oradakilere yönelik böyle bir girişimde bulundu. Ama hatibin söylediği eksik bir şey var, diyor ki: "Şeffaf bir şekilde yürüttük ve on beş dakika sonra aradık." On beş dakika değil, yirmi beş dakika sonra -bizde kayıtlar var- ve yirmi beş dakika içinde zaten müdahale oldu. Güvenlik personeli biz aranmayı beklerken içeri girdi ve o insanların akıbeti hakkında hâlâ şey yok. İnsansız hava araçları fotoğrafları... O fotoğrafları biz de istedik, defalarca istedik ama bize verilmedi.

Şimdi, neticede -süremin az kaldığını biliyorum, söyleyeceğim çok şey var- şu anda tablo ne? Açıklanan listelerde ikinci ve üçüncü bodruma ilişkin bir kısım isimler tespit edilmiş, teşhis edilmiş. Birinci bodruma ilişkin en son ben kendi adıma, partim adına ombudsmana da başvurdum. Aileler sürekli arıyorlar ve oradaki uzuvlar -kollar, bacaklar, kulaklar- şu anda Dicle Nehri'nin kenarında geziyor. Bu şekilde, biz, gerçekten, o bodrumdakilere ilişkin ne soru önergelerimize, ne araştırma önergelerimize, ne kamu denetçisine yaptığımız başvurularda... Bunlara ne oldu? Uçmadılar ya, bunlar öldürüldü ve hiçbir şekilde iletişimimiz yok. Şimdi, böyle bir tabloda Sayın Sağlık Bakanı çıkıp yirmi dakika konuştu, garip bir şekilde -arkadaşlar tutmuşlar, ben de dikkat ettim- son otuz yedi saniyede nedense bodruma geldi. El insaf yani, el insaf!

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Orada da bir şey demedi.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bana kaç doğum olduğunu, kaç sezaryen olduğunu, kaç tane ameliyat olduğunu, kaç tane 112'ye ambulans servis ettiklerini anlatıyor da şu bodrumda haftalarca yaralıların tek tek öldüğü ve sonra topluca...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Beştaş, ek sürenizi veriyorum.

Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - ...katledildiği yere gelmedi bir türlü; ne sayın hatip geldi, ne Sağlık Bakanı geldi. İşte, böyle bir ortamda, Türkiye'de, 2016 yılında büyük bir senaryo yürürlüğe konmuş ve adım adım planlanmıştır. Bunun aksini iddia ediyorsa Sayın İçişleri Bakanlığı ve Başbakan, bu konuda kamuoyunu aydınlatmak zorundadır.

Tek bir insanın hayatı her şeyden daha değerlidir, hele devlet o cana kastetmişse, devlet bilerek ve isteyerek onu öldürmüşse...

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Teröristi, teröristi!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - ...cenazeye işkence yapmışsa...(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Devlet niye öldürsün? Öyle bir şey yok!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - ...uzuvları sokakta toplanıyorsa bunun hesabını ya bu Meclis soracak ya mahkemelerde hesap verilecek ya da emin olun, bu halk, bu tarih asla affetmeyecek.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Terörist onlar, terörist.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Biz, bunu affetsek bile o anneler, babalar, o kardeşler, o evlatlar, o gidip oğlunun kafasının vücudundan koptuğunu gören anne kimi neden affetsin? Barış diye bağıran anneler, öz anneleri... (AK PARTİ sıralarından "Yeter, yeter!" sesleri)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Yalan söylüyorsun!

GÖKÇEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Şehit annelerini de söyle, şehit annelerini!

BAŞKAN - Sayın Beştaş, bir dakika daha toparlamanız için veriyorum. (AK PARTİ sıralarından "Ooo" sesleri)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Sözümü çok kesmişlerdi de o yüzden.

BAŞKAN - Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, siz benim beş dakikamı bloke ettiniz ama o kadar konuştunuz ki. Doğrusu...

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Fark etmez yani karşılıklı konuşuruz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Neyse, toparlıyorum.

BAŞKAN - Sayın Beştaş, bir saniye...

Sayın milletvekilleri, ben ek süre verince neden "Ooo" diye bir ses çıkıyor?

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Niye çıkmasın? Tarafsız olsanız çıkmaz.

HARUN KARACA (İstanbul) - Niye çıkmasın Başkanım? Bu normal bir şey değil ki.

BAŞKAN - Yani ben bunu bütün gruplara yapıyorum sayın milletvekilleri. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Bakın, bütün gruplara bunu yapıyorum.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Tarafsız yönetmiyorsunuz.

BAŞKAN - Yani, burada niye bu haksızlığı yapıyorsunuz? Lütfen birbirimize saygılı olalım.

HARUN KARACA (İstanbul) - Haksızlığı siz yapıyorsunuz.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Meclisi tarafsız yönetmiyorsunuz.

BAŞKAN - Kim isterse ek süre veriyorum.

HARUN KARACA (İstanbul) - Başkanım, siz geçtiğiniz zaman bunlar oluyor.

BAŞKAN - Sayın Milletvekili, size de veriyorum, grup başkan vekillerine de veriyorum. Lütfen haksızlık yapmayın.

Sayın Beştaş, buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Evet, anlattığım tabloda diğer eksiklikleri merak eden, gerçekten halkın temsiliyetini önemseyen arkadaşların araştıracağına inanıyorum ya da inanmak istiyorum. Çünkü, şu anda, anlattığım tablo tam anlamıyla bir savaş suçudur, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Böyle oturduğumuz yerden Hitler'i, Mussolini'yi, diğer faşist diktatörleri suçlamakla olmaz bu iş, eleştirmekle hiç olmaz, demokrasi havarisi kesilmekle hiç olmaz. Kendi burnumuzun dibinde, eğer Cizre, bu ülkenin toprağıysa, eğer bu ülkenin bir ilçesiyse orada insanlar -yüzlerce, 160 insan yakılarak diyorum, altını çiziyorum- yaşamını yitirmişse bu ülkede halka karşı bir savaş vardır.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Silopi'de teröristlerden temizlenmesinden halk memnun, halk memnun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ve bu savaş suçu bugün ya da yarın yargı önüne çıkacaktır...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Savaş değil, savaş değil.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - ...ve biz bu konuda Meclisin gerekli kararı vereceğini umut etmek istiyoruz.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Silopi'de de memnun, Cizre'de de memnun.

MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Vereceğiz, vereceğiz, Sayın Bakanımıza destek vereceğiz, merak etme.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)