| Konu: | Sokağa çıkma yasağı uygulanan yerlerde meydana gelen yaşam hakkı ihlalleri konusunda gerekli tedbirleri almadığı ve sokağa çıkma yasaklarıyla sorunların derinleşmesine zemin hazırladığı iddiasıyla İçişleri Bakanı Efkan Ala hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergenin (11/2) ön görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 23.02.2016 |
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; Halkların Demokratik Partisi adına verdiğimiz gensoru önergesiyle İçişleri Bakanı Sayın Efkan Ala'yı 7 il ve 20 ilçede sürüp giden ve toplam üç yüz yetmiş yedi güne ulaşan sokağa çıkma yasakları döneminde ortaya çıkan vahim insan hakları ihlalleri, temel hak ve özgürlerin ihlali, yaşam hakkı ihlali ve bunlara bağlı bir dizi başka ihlaller dolayısıyla birinci dereceden sorumlu tutuyoruz ve bu gensorunun işleme alınarak Sayın Efkan Ala'nın görevini hakkıyla yapamadığı, bu görevi halkın, toplumun güvenliği bakış açısından yerine getiremediği gerekçesiyle hakkındaki işlemlerin başlatılmasını istiyoruz.
Bu sıkıyönetimler başlayalı, sokağa çıkma yasakları başlayalı altı aydan fazla bir zaman geçti ve bu zaman boyunca 7 il ve 20 ilçede eğitim hakkı, çalışma hakkı, ticaret hakkı, konut hakkı, sağlık hakkı başta olmak üzere ve yaşam hakkı hepsinden önce olmak üzere bir dizi hakkın son derece vahim bir biçimde ihlal edildiğini biliyoruz. Bu sokağa çıkma yasaklarının hiçbir anı yasaya, Anayasa'ya, Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası anlaşmalara uygun değildir. Hiçbir yasa hiçbir valiye sokağa çıkma yasağı ilan etme yetkisi vermemektedir, yasadan alınan bir hak yoktur. Bu valiler İçişleri Bakanlığına bağlıdırlar ve bütün sokağa çıkma yasakları doğrudan doğruya İçişleri Bakanlığının bilgisi dâhilinde gerçekleşmiştir. İçişleri Bakanı diyemez ki "Şu şu şu vali, şu şu şu kaymakam ve jandarma komutanları sorumludur." Çünkü onların amiri, bütün bu operasyonu yöneten kişi İçişleri Bakanının kendisidir.
Hukuki mevzuatta iki yerde sokağa çıkma yasağına Anayasa ve yasalar imkân vermektedir: Birisi Sıkıyönetim Kanunu, ikincisi Olağanüstü Hal Kanunu. Her ikisinde de sokağa çıkma yasağı kanunlarla bağlıdır ve bu kanunların uygulanmasından ötürü sorumlu olan sıkıyönetim komutanları veya valiler İçişleri Bakanına, İçişleri Bakanı da Meclise hesap vermekle yükümlüdür. Ancak şu an Türkiye'de ne sıkıyönetim ilan edilmiştir ne de olağanüstü hâl vardır. Şu hâlde bu valiler yetkilerini nereden almaktadırlar? Sözüm ona, İller Kanunu'ndaki valilere verilen çeşitli koşullarda tedbir alma yetkisine binaen. Bu tedbirlerin hiçbirinde sokağa çıkma yasağı açık bir hüküm olarak yoktur. Dolayısıyla, valiler, bu sokağa çıkma yasaklarını bütünüyle kanunsuz, kuralsız, hiçbir makama karşı hesap verme mecburiyeti olmaksızın uygulamaktadırlar. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararıyla alınabilen sokağa çıkma yasakları ister istemez bir hesap alıp verme ilkesine bağlıdır. Burada valiler Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı hiçbir sorumluluğa sahip değillerdir, İçişleri Bakanı da Türkiye Büyük Millet Meclisine, bu bakımdan, eğer bu gensoru olmasa, herhangi bir hesap verme mecburiyetinde kendisini hissetmemektedir. Sokağa çıkma yasağından daha önemli bir kısıtlama olamaz bir toplumun hayatında. Sokağa çıkmasını yasakladığınız kişinin toplumsallığını yasaklıyorsunuz demektir, çalışmasını yasaklıyorsunuz, eğitimini yasaklıyorsunuz, ticaretini yasaklıyorsunuz, sağlık hizmeti almasını yasaklıyorsunuz demektir ve bunu haftada yedi gün yirmi dört saat yapıyorsunuz. Böyle bir şeyi yaptığınız zaman topluma saldırıyorsunuz anlamını taşır bu. İsterse birkaç mahallede isterse bir ilçede isterse birkaç ilçede olsun tek bir yurttaşa bunu yaptığınız zaman bütün yurttaşlara yapmışsınız demektir. "Peki, şu hâlde herhangi bir biçimde bir yasaya dayanmayan, herhangi bir yasadan kaynağını almayan bu uygulamanın gerisinde ne var, niçin böyle bir uygulamaya ihtiyaç var, nedir sorun?" diye sorduğumuzda bize deniyor ki: "Teröristler var, terörizmle mücadele ediyoruz." Bunun da usulü ve yasası var, bunun da kanunu ve kuralı var, bunun da tanıma ihtiyacı var her şeyden evvel. Hangi tanıma göre neyi terörist kabul ediyorsunuz? Şu an ortadaki can kayıplarına baktığımız zaman 200'e yakın -yanlış söylemeyeyim doğrusunu söyleyeyim- bizdeki rakamlara göre 160 sivilin hayatını kaybettiğini görüyoruz. Bu insanların hiçbirinin şiddet ile şiddete dayalı vasıtalarla eylemde bulunmakla herhangi bir ilgisi yoktur. Şu hâlde bu insanlar niçin öldürülmüşlerdir? Niçin bunlar sakınılmamışlardır? Niçin bunların hayatları sudan ucuzdur? Çünkü sevgili arkadaşlar, öyle görülüyor ki İçişleri Bakanının kendisini de aşan bir başka plan yürürlüktedir. Bu plan, bir kolektif cezalandırma planıdır. Tıpkı -bu benzetmeme kızacaksınız ama aradaki benzerliğe dikkatinizi çekerim- IŞİD'in şehirleri teslim alması nasılsa öyledir; tankçı birlikleri şehirleri kuşatıyor, herkese deniyor ki: "Geliyoruz, kaçın." Kaçan kaçıyor, kaçmayan, toprağını, evini, hakkını, sokağını savunmaya çalışan da terörist ilan ediliyor ve ondan sonra kolektif bir cezalandırmanın konusu hâline geliyorlar. Başka türlü bunu izaha imkân yoktur.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Sen inanıyor musun Ertuğrul Bey?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - İkincisi, bu bir spekülasyon değil, burada herkesin önünde, Meclisin önünde, sizin önünüzde sordum: "Çöktürme harekât planı doğru mudur, yanlış mıdır?" diye. Şimdi, sevgili arkadaşlar, buna cevap verilecek. Savunma Bakanına sordum cevap vermedi. İçişleri Bakanına soruyorum: Çöktürme harekât planı diye bir plan var mı? Bu plana göre, 15 bin kişinin hayatını kaybetmesi, 300 bin kişinin yerinden edilmesi, 7-8 bin kişinin yaralanması, sakatlanması, 7-8 bin kişinin de hapsedilmesiyle sonuçlanacağı öngörülen bir çöktürme harekât planı var mıdır, yok mudur? Hiç kimse o gün bana cevap vermedi. Bana "Bizi IŞİD'le bir tutuyorsun." diye... Ben sizi IŞİD'le bir tutmuyorum, siz zaten kendinizi bir tutuyorsunuz ama ben sizi başka bir şeyle itham ediyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ayıp, ayıp!
HARUN KARACA (İstanbul) - Ayıp be!
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Ben sizi yavaşlatılmış, zamana yayılmış bir soykırım planına razı olmakla itham ediyorum.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Yuh!
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Buna ise hiçbir şekilde cevap almıyorum.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Yuh!
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Soykırımcı sensin be, sensin katliamcı! Sen yaptığın katliamın hesabını ver. (AK PARTİ sıralarından "Lütfen sözlerinize dikkat edin." sesi)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Sözlerime dikkat... Ne dediğimi bilerek konuşuyorum.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyelim.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Ben soruma cevap istiyorum: 15 bin kişiyi öldürecek misiniz, öldürmeyecek misiniz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Katil sensin!
BAŞKAN - Sayın Kürkcü, siz Genel Kurula hitap edin.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Bu soruya cevap vereceksiniz! Kaçamazsınız bundan! Halka karşı böyle bir plan yapamazsınız! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Faşist sensin, terörist sensin!
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Bağırma! Bağırma!
HARUN KARACA (İstanbul) - Bağırma!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Neyi susturmaya çalışıyorsunuz ya!
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - 300 bin kişiyi yerinden etme planını yapamazsınız! Bu hakkı size hiç kimse vermiyor, hiçbir Meclis size bu hakkı vermiyor, hiçbir yasa vermiyor, hiçbir yerden bu hakkı almıyorsunuz!
HARUN KARACA (İstanbul) - Yasaların hepsi bizden yana, yasaların.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Bağırma! Bağırma!
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Yurttaşına karşı, 15 bin yurttaşını öldürmeyi hedefleyen bir tasarının sahibi olamaz bir hükûmet! Çıkıp burada inkâr etmesi gerekir, "Hayır." demesi gerekir. Duymadım bugüne kadar "Hayır." dediğinizi.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Bak, Ertuğrul Kürkcü, Kürtler senden hesap soracak, Kürtler!
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Bugüne kadar "Hayır." dediğinizi duymadım.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kürtler senden hesap soracak!
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Ve olan bitenin hepsi aslında yasaya uymuyor, kanuna uymuyor, terörizmle mücadele denilen şeye uymuyor ama bu çöktürme harekât planı denilen, sızan bilgilere çok güzel, motamot uyuyor.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kürtlerin oylarıyla dirildin, O oylar seni gömecek. Kürtlerin oylarıyla dirildin, Kürtler seni gömecek!
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - O yüzden ben, İçişleri Bakanına ayrıca şu soruyu da soruyorum: Basına düşen, geçtiğimiz hafta Mecliste herkesin önünde Savunma Bakanına sorduğum sorunun cevabını istiyorum.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Ertuğrul Kürkcü, ölmüştün, Kürtler seni diriltti, tekrar o Kürtler seni gömecek!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Kürtler adına konuşma, konuşma. Otur yerine, Kürtler adına konuşma sen.
BAŞKAN - Sayın milletvekili, lütfen oturduğunuz yerden laf atmayın ve hatibi dinleyin.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Çöktürme harekât planı diye bir plan var mı?
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Ertuğrul Kürkcü, Kürtler seni kuyudan çıkardı, o kuyuya tekrar gömüleceksin, Kürtler gömecek!
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Bu plana göre, 15 bin kişiyi öldürmeyi planlıyor musunuz? Bu plana göre 300 bin kişiyi yerinden etmeyi planlıyor musunuz? Bu plana göre, 7-8 bin kişiyi hapsetmeyi, 7-8 bin kişiyi sakatlamayı planlıyor musunuz? Eğer planlamıyorsanız çıkar söylersiniz ama görüyorum ki teferruatla uğraşıyorsunuz. Ben diyorum ki tepeden tırnağa kana batmışsınız, siz diyorsunuz ki "Üzerime çamur atıyorsunuz."
HARUN KARACA (İstanbul) - Elindeki kana bak, elindeki kana bak sen!
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kan taciri sensin, kan taciri!
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Keşke çamur olsaydı, keşke kan olmasaydı üzerinizde ama bileklerinize kadar kana bulandınız. Gözünüzün önüne getirin bunu 1, 2, 3, 4, 5 başka ilçede daha devam ettirdiğiniz takdirde neler olabileceğini...
HARUN KARACA (İstanbul) - Teröristler neredeyse devam edecek, merak etme.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Bununla başa çıkabilir misiniz?
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kan ticaretinden ekmek çıkmaz sana.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sen git savaş, sen; o çocukları gönderme savaşa.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Biz size bir çıkış yolu gösterdik. Bu hengameden çıkış için 2 tane...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - ... yol öneriyoruz.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kürt kanında boğulacaksın sen, Kürtler seni boğacak!
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Birisi, demokratik, özgürlükçü bir yeni ortaklığı hep birlikte kurmaktır.
HARUN KARACA (İstanbul) - Kim ortak ya?
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Teröristlerle ortak olmayacağız.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - İkincisi, ne pahasına olursa olsun, ne pahasına olursa olsun bir Başkanlık rejimi tesis etmektir.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Gelecek, inadınıza gelecek.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - İkisinden birinin sonunda etkin olacağını, sonuç alacağını hep birlikte göreceğiz.
BAŞKAN - Sayın Kürkcü...
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Sayın Başkan, süre verin, toparlayacağım.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Ertuğrul Bey, Kürtler seni boğacak.
BAŞKAN - Sayın Kürkcü, toparlamanız için bir dakika söz veriyorum.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Bu savaştan bir çıkış planınız var mı, yok mu?
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Savaş yok.
HARUN KARACA (İstanbul) - Teröristle savaş olmaz, terörle mücadele olur.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Bu savaştan sizin çıkış planınız anladığıma göre şu: Son teröriste kadar öldüreceksiniz...
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Yok öyle bir şey, yalan söylüyorsun, yalan söylüyorsun.
HARUN KARACA (İstanbul) - Terörist olursa öldürülür.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - ...sonra onun üzerine bir padişahlık kuracaksınız. Ben de diyorum ki: Bundan daha akıl dışı bir planı insanlık tarihi görmedi, böyle bir plan olamaz. Sadece ve sadece, yeniden bir çözüm müzakeresine geri dönüş için...
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Yalan üzerine bir şey inşa edemezsin.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - ...tıpkı 2013'e kadar "terörist, terörist" diye bağırdığınız insanlarla ister istemez tartışmak zorunda olduğunuzu gördüğünüz gibi şimdi bunun çıkmaz yol olduğunu görüp tekrar masaya geleceğiz. Ama nasıl geleceğiz? Bir başkanlık rejimiyle mi, yoksa demokratik bir rejimle mi? Buna da halk karar verecek.
HARUN KARACA (İstanbul) - Halka gideriz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - İnanın bana, bu tuttuğunuz yoldan ne terörizmle mücadele edebilirsiniz ne de aslında gözünüzün önünde yükselen bir halk isyanının taleplerine karşılık bulabilirsiniz.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Bu işi senin ağababaların da çözemeyecek.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Sizi tarihin yargısına emanet ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)