| Konu: | Devletin kamu düzenini sağlamakla yükümlü olduğuna ve gereken tedbirleri alacağına, Van Milletvekili Tuğba Hezer Öztürk'ün Ankara saldırısını gerçekleştiren canlı bombanın cenaze törenine katılmasının teröre destek demek olduğuna ve bu tutumu protesto ettiğine, 21 Şubat Uluslararası Ana Dil Günü'ne ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 23.02.2016 |
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
2015 Temmuz ayından bu yana terör örgütü girişimlerinde yeni bir aşamaya geçmiştir. Bu, şehirlerde çukur kazarak fiilî özerklik ilan etme teşebbüsü ve devletin güvenlik güçleri üzerlerine geldiğinde de -tabii ki devletin bunu kabul etmesi mümkün değil- krizi derinleştirme girişimidir. Krizi derinleştirirken de "Sivil can kayıpları oluyor. Burada insanlara zulüm yapılıyor. Devlet gayrihukuki, gayriinsani işler yapıyor." propagandasıyla kamuoyu oluşturmaya çalışılmak istenmektedir. Kastı, devletin bu fiilî duruma bir nevi rıza göstermesini, endişeye kapılıp geri çekilmesini temin etmek ve buralarda fiilî bir durum yaratmaktır. Devlet, kamu düzenini sağlama ahlaki ödeviyle yükümlüdür ve hiçbir şekilde bu propagandaların etkili olmasını beklemek mümkün değildir. Devlet buralarda gereken tedbirleri alacaktır.
Terör örgütünün girişimi neticesinde, orada yaşayan sivil halk endişeye kapılıp göç etmek durumunda kalmaktadır çünkü orada kalması demek, terör örgütünün de onları kalkan olarak kullanması, kendi propaganda stratejisinin malzemesi olarak, bir çeşit kullanışlı olarak onları kendi stratejisinin bir parçası hâline getirme teşebbüsüdür. Halkın buna karşı tepkisi maalesef, yerini yurdunu terk etmek, malını mülkünü terk etmek, canını kurtarmak biçimindedir. Kimi yerlerde -bu yerler sınırlıdır- terör örgütü ile devletin güvenlik güçleri arasında bir fiilî durum vardır. Devlet, kısa zamanda buralardaki terör örgütünü ve yandaşlarını muhakkak temizleyecektir.
Temmuzdan bu yana terör örgütü, kirli savaşa ilişkin, Suriye'de yaşanan kirli savaşa ilişkin çok çeşitli stratejileri de seferber etmektedir. Bunlardan birisi de yakın zamanlarda Ankara'da yaşanan ve servis araçlarına yönelik bombalama girişimidir, bir canlı bombanın yaptığı girişim. Bunun neticesinde 28 kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda yaralanma olmuştur. Burada çeşitli partiler, 4 partiden 3'ü ortak bir deklarasyonla, HDP de başlangıçta, bu olayı kınamışlardır. HDP'nin katılmama gerekçeleri kendilerinde saklıdır ortak deklarasyona.
Burada dikkat çekici olan husus şudur: Olayı gerçekleştirdiği iddia edilen ama buna ilişkin henüz tahkikatın neticelenmediği bir kişinin Van'daki cenaze törenine ilişkin olarak Van Milletvekili Tuğba Hezer'in oraya katılması, başsağlığı dilemesi ve canlı bombaya ilişkin orada dile getirilen görüşlerin bir parçası olarak resim vermesidir. Demokratik bir biçimde halkın oylarıyla Meclise gelmiş olan bir kişinin, böylesine kirli, böylesine utanmazca, böylesine ahlaksız bir yöntemle burada gelip servis araçlarına yönelik bir terörist girişimin kişisi olarak, faili olarak iddia edilen, öyle anlatılan kişinin cenaze törenine katılması açıkça teröre bir destektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Açtırıyorum Sayın Bostancı, buyurunuz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Terörün bu kirli yüzüne, iğrenç yöntemlerine bir destektir. Bunun insani bir tarafını görmek mümkün değildir.
Eğer bir milletvekili canlı bomba olarak gelip sivil katliamlar gerçekleştiren insanların cenaze törenlerine katılır ve orada resim vermeye kalkarsa terör konusuna ilişkin olarak doğrusu, bu ülkedeki insanların, meşru mecraları kullanmak durumunda olan ve bunlar üzerinden söz hakkı kazanan çevrelere ilişkin bakışlarını da elbette gözden geçirmeleri gerekir. Bu kabul edilemez, bir milletvekilinin bunu yapması hiçbir biçimde kabul edilemez. Bunu şiddetle, öncelikle protesto ediyorum.
İkincisi, 21 Şubat günü Uluslararası Ana Dil Günü'dür. Biz de bu gün dolayısıyla dünyanın bütün dillerini kutluyoruz.
Şunu unutmamak lazım: Yeryüzünde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayınız Sayın Bostancı, buyurunuz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Teşekkür ediyorum.
...yaklaşık 200 devlet var ama 8 bin civarında ana dil var. Dolayısıyla, her ülkenin muhakkak ana dillere ilişkin olarak hem serbestlik tanıması hem de o ülke içerisinde resmî dil üzerinden iletişimin sağlanması konusunda bir yaklaşımı var, Türkiye'nin de yaptığı budur. Türkiye'de ana dillere yönelik herhangi bir baskı söz konusu değildir. İnsanlar ana dillerini serbestçe kullanabilirler ancak resmî dil hepimizin anlaşması ve ortak kader istikametinde geleceğe yürümesi bakımından son derece önemlidir. Böyle bir bağlam içerisinde ana dil meselesini gördüğümüzü ifade ediyor, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)