GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 21 Şubat Uluslararası Ana Dil Günü'ne, AKP Hükûmetinin hukuk dışı bir şekilde sürdürdüğü sokağa çıkma yasakları süresince yaşanan can kayıplarının kabul edilemez olduğuna, yaralıların hastanelere nakli ile cenazelerin teşhisi ve ailelere teslimiyle ilgili insanlık dışı tutumu kınadığına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:1
Birleşim:42
Tarih:23.02.2016

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, "..."(x) Bugün Dünya Ana Dil Günü. Biz Halkların Demokratik Partisi olarak, ezilen, yok sayılan, yok edilmek istenen bütün diller üzerindeki baskıyı kınıyoruz. Bu baskının, dünyanın neresinde olursa olsun, bir an önce kaldırılması gerektiğini, her dilin dünya halklar bahçesinde korunması gereken bir çiçek olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyoruz.

Yine, bizim coğrafyamızda da ülkemizde de, Anadolu ve Mezopotamya, Orta Doğu coğrafyasında da Kürtçe, Lazca, Çerkezce, Gürcüce, Süryanice, Ermenice başta olmak üzere, asimilasyona maruz kalan bütün diller üzerindeki baskının bir an önce kaldırılması gerektiğini, kamusal alan ve eğitim kurumları dâhil olmak üzere, bütün alanlarda her ana dilin özgürce kullanılması gerektiğini ifade ediyoruz. Özellikle toplumsal sözleşme, yeni bir anayasayla ilgili tartışmaların olduğu bir dönemde, bütün toplumun, ana diller üzerindeki bu baskının kaldırılması ve yeni anayasada ana dil önündeki bütün engellerin kaldırılmasıyla ilgili bir toplumsal mutabakatın önemine bugün vesilesiyle bir kez daha vurgu yapmak istiyoruz.

Sayın Başkan, AKP Hükûmetinin yasa dışı ve hukuk dışı bir şekilde sürdürdüğü sokağa çıkma yasakları maalesef devam ediyor. Bu sokağa çıkma yasakları süresince yaşanan can kayıpları da her birimizi kahretmeye, her birimizi büyük acılara sürüklemeye devam ediyor. Silopi'de ve Cizre'de 72'nci günü bulan, İdil'de 8'inci gününü geride bırakan, Sur'da da 84'üncü günü aşan bir sokağa çıkma yasağı uygulamasıyla karşı karşıyayız. Bu süreç içerisinde yaşananları zaman zaman burada dile getirdik. Hiçbir darbe döneminde, hiçbir sıkıyönetim döneminde bile görülmemiş olan bu sokağa çıkma yasağı uygulamaları maalesef, bugün itibarıyla Sur'da da büyük bir katliamı, tıpkı Cizre'de olduğu gibi gündemleştirmiştir. Sur'da 200'e yakın sivil insanın bulunduğu bir alanda büyük bir katliam tehlikesi, büyük bir katliam riski bilgileri yerelden sürekli olarak bize iletilmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Ek süre veriyorum Sayın Baluken, tamamlayınız.

Buyurunuz.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Aralarında 4 yaşındaki, 5 yaşındaki 15 çocuğun da olduğu, kadınların ve yaşlıların olduğu, 200 insanın bulunduğu, sığındığı binalar iki gündür pervasız bir şekilde top atışına maruz kalmaktadır. Biraz sonra gensoru önergesinde de göstereceğim fotoğraflarda da görüleceği gibi, oradaki çocukların birçoğu şarapnel parçalarıyla maalesef, yaralanmışlardır. Tıpkı Cizre'de olduğu gibi, bu insanları kurtarma adına oluşturulması gereken bir yaşam koridoru, insani koridorla ilgili talebimize de bu saate kadar Diyarbakır Valiliği ve AKP Hükûmeti tarafından olumlu bir cevap verilmemiş dolayısıyla tıpkı Cizre'de olduğu gibi, bir vahşet tablosu bir kez daha Sur üzerinden bütün ülkenin gündemine sokulmak istenmektedir. Bu durumun kabul edilemez olduğunu, Sur'daki sağ olduğunu bildiğimiz, ağırlığı çocuklardan, kadınlardan ve yaşlılardan oluşan bu insanların hastaneye nakledilmesiyle ilgili sürecin bir an önce işletilmesi gerektiğini buradan bir kez daha Hükûmete hatırlatmak istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Son bir hususla bağlayayım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Diğer taraftan, Cizre'deki vahşet bodrumlarından çıkan 148 cenazenin otopsi işlemlerinde de gerek ulusal yasalardaki mevzuatlar gerek uluslararası Minnesota Protokolü'nün bütün hükümleri AKP Hükûmeti tarafından ayaklar altına alınmıştır. Otopsi ve teşhis işlemlerine çoğunlukla aileler, hekimler, avukatlar, bağımsız heyetler girememekte; cenazeler 6 ile dağıtılarak ailelerin, anaların tek tek, il il dolaşarak kendi çocuklarının cenazelerini tanıma yaklaşımı, "insanlık dışı, utanç" olarak niteleyeceğimiz tavır AKP Hükûmeti tarafından devreye konulmuştur.

Yine, bugüne kadar yürüttüğümüz bütün görüşmelere rağmen, bu insanlık dışı tutumun devam ettiğini, bu tutumu kınadığımızı, bunun insanlık önünde, tarih önünde bir insanlık suçu olarak mutlaka yargılanacağını ifade ediyor, saygılar sunuyorum.