GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:41
Tarih:18.02.2016

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Efendim, kişilerin korunamadığı Ankara'nın merkezinde, kişisel verilerin korunmasıyla ilgili bir maddeyi konuşmak ironik bir durum. Dolayısıyla ben dün ve bugün yaşananlar bağlamında bir iki şey söylemek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bizler bu çatı altında bir taraftan milletvekiliyiz ama asıl unutmamamız gereken özelliklerimiz, kimliklerimiz, bizler birer anneyiz, bizler birer babayız, bizler birer evladız, bizler birer aile bireyiyiz ve bizler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Dolayısıyla bu saydığım, tanımlanan kategorilerden hangisine koyarsanız koyun, bugün 36-37 şehidimiz var ve inanın, bu sıfatların hangisiyle yaralıların olduğu hastanelere giderseniz gidin, mutlaka bir yeriniz sızlayacak, vicdanınız rahatsız olacak ve ağlayacaksınız çünkü bugün o hastane önlerinde, o acillerde, o ameliyathane önlerinde, o adli tıp koridorlarında anne olmak da zor, baba olmak da zor, evlat olmak da zor, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak da orada zor.

Şimdi, dolayısıyla, bu terör ve bu teröre yandaşlık edenler, uzantıları ne olursa olsun, adını çok rahat telaffuz ediyoruz biz, bizim bir çekincemiz yok. Dün "terörist" dediğimize bugün "Belki olabilir, aslında değil ama..." gibi sığınmalarımız söz konusu değil. PKK başta olmak üzere PYD'si, YPG'si, YPJ'si, IŞİD'i, El Nusra'sı, kimse; bütün bu terörist grupları lanetliyoruz ama bu lanetimiz sadece onlara değil. Habur'da başlayan bu teröristlerin ellerini kollarını sallayarak geçmelerine müsaade edenleri, daha sonra sınırlarımızı kevgire çevirenleri, Suriye üzerinden gelenlerin hiçbir kimlik, hiçbir güvenlik soruşturması yapmadan buraya geçişlerini sağlayanları da lanetliyoruz.

Oldubittiye getirip büyük şehir yasasını bir anda çıkarıp daha sonra pişman olarak "Eyvah, biz bu yasayı çıkardık ama..." Bu yasayla birlikte bugün teröre maruz kalan birçok ilimizde saha hâkimiyeti sağlanmasına neden olanları da lanetliyoruz. Teröristler buralarda kuyular, o çok övünerek bahsettiğiniz duble yolların altına mayınlar döşerken biz görmezlikten gelenleri de kınıyoruz. Yine, aynı şekilde, baktığımızda, bayrağı bir dönem tahrik unsuru sayıp daha sonra bütün evlere dağıtıp zorunlu asmaları gerektiğini söyleyen iradeyi de kınıyoruz. 21 Mart Nevruz törenlerinde bugün siyasi temsilciler olarak kendimize kanal bulmakta zorlandığımız bir süreci dikkate alarak o gün Türkiye'nin bütün kanallarını oraya kilitleyip bölücü başının mesajlarını naklen okutanları da kınıyoruz.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Beraber yazdılar zaten o mektubu.

KAMİL AYDIN (Devamla) - Efendim, bakın, Lice'de 6 şehidimiz var. Bingöl-Diyarbakır yolunu iyi bilirsiniz, o yol bir buçuk yıl önce on beş gün kapalı kaldı. Bingöllü, Diyarbakırlı hemşehrilerimiz dediler ki: "Seyahat edemiyoruz, yol kapalı, kimlik kontrolü var." Biz de uyardık o dönemde yetkilileri, Sayın Bakan aynı Bakandı, ne tesadüf. "Hayır, öyle bir şey yok, geçişler serbest." dediler ama geçiş yoktu. Hâlâ daha o yolda güvenlik yok, o döşenen mayınlar bugün dahi patlıyor, bugün 6 canımıza mal oldu ve orada anıt mezarlar yapıldı teröristler tarafından. Bir tanesinin heykelini diktiler. "Ey Bakan, bu heykel neyin nesi?" dedik. Siz Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucu iradesinin heykellerine tahammül edemezken bu heykelleri nasıl sindiriyorsunuz içinize?

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Fiberglas...

KAMİL AYDIN (Devamla) - Dediler ki: "Efendim, onlar fiberglas, onlar yapay şeyler, onlara takılmayalım." Biz bunları da kınıyoruz. İşte, bugün geldiğimiz nokta itibarıyla bütün bu ihmaller sonucu Türkiye gerçekten zor günlerden geçiyor. Allah birliğimizi beraberliğimizi bozmasın fakat üzülerek söylüyorum ki niyeyse birlik beraberliğimiz hep büyük afetler, kazalar, terör eylemleri sonrasında aklımıza geliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMİL AYDIN (Devamla) - Ne olur bu birlik beraberliğimizi siyasi mülahazalarınıza kurban etmeyin. Siyaset söz konusu olduğu zaman 36, 37, 38 parça oluyoruz ama bir terör eylemi sonrasında, bir doğal afet sonrasında, ölüm söz konusu olduğunda birlik beraberlikten bahsediyoruz. Hâlbuki yaşarken de iyi günde de kötü günde de hep birlik beraberlik vurgusu yapmak dileklerimle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)