| Konu: | Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 18.02.2016 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli üyeler; ben de hepinizi öncelikle saygıyla selamlıyorum.
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı'nın 2'nci maddesi üzerindeki önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Doğrusu, bu kanun tasarısı üzerinde diğer maddelerle ilgili ayrıntılı bir şekilde görüşlerimizi ve eleştirilerimizi tabii ki sunacağız. Gerçekten bu kanun kişisel verilerin korunmasından ziyade kişisel verilerin ortalığa saçılması, kişilerin güvenlik, özel yaşam, sırları, yaşamlarına ilişkin bilgilerin kamunun elinde başka bir araca dönüşmesi konusunda ciddi riskler içerdiğini öncelikle ifade etmek istiyorum.
Sayın Adalet Bakanı buradayken ben açıkçası bir konuda tekrar düşüncelerimizi ifade etmek istiyorum. Geçen hafta Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerimizin Sayın Adalet Bakanına sorusu üzerine, bizim partimize mensup milletvekillerinin cezaevinde görüşmelerine izin verilmediğini bizzat Adalet Bakanının kendisi kabul etmiştir, diğer anlamda itiraf etmiştir. Aslında bunu kabul etmesine gerek yoktu, biz zaten verdiğimiz başvurularda olumsuz ya da olumlu bir yanıt verilmediği için...
Umarım Sayın Adalet Bakanı da bu konuşmamızı dinler, memnun oluruz çünkü önemli bir mesele fakat kendisi çok keyfî bir tutumla maalesef "Evet, ben takdir hakkımı böyle kullandım. Yetki bana ait, ben kullanıyorum. Ben bu cevabımı söylüyorum, açıkça söylüyorum, takdir hakkı bana aittir, ben de vermedim." diyor ve şu anda da konuşmamı dinlememeyi tercih ediyor. Maalesef, Adalet Bakanının bile Mecliste doğrudan kendi şahsıyla ilgili yapılan konuşmayı dinlememesini de büyük bir talihsizlik ve adaletin içinde bulunduğu... Türkiye kamuoyunun gözleri önüne sermesi açısından ibret verici bulduğumu ifade etmek istiyorum.
Adalet Bakanı söz konusu konuşmasında Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in 40'ıncı maddesine atıfta bulunmuş ve o maddeye göre kendisinin takdir hakkı olduğunu söylemiştir. Ben Sayın Meclise bu 40'ıncı maddeyi aynen okumak istiyorum: "Milletvekillerinin, ceza infaz kurumlarındaki yaşam şartlarını yerinde görerek tespitlerde bulunmak, inceleme yapmak veya hükümlü ve tutuklular ile görüşmede bulunmak amacıyla yapmış oldukları istemler, ceza infaz kurumu idaresine bilgi vermek koşuluyla yerine getirilir." Bizzat Adalet Bakanının konuşmasında 40'ıncı maddeye atıf vardır. Milletvekilleri hükümlü ve tutuklularla açık ziyaret şeklinde görüşebilir. Bunun yönetmelik ve kanuni dayanakları da tabii ki var.
Şimdi, bütün bunlara rağmen, Adalet Bakanı Sayın Bozdağ toplantıda ısrarla şunu söylüyor: "20 Temmuzdan sonra başlayan terör saldırıları nedeniyle, terör örgütü mensuplarıyla ilgili, vekillerin görüşmesine dair izin taleplerine olumlu cevap vermedim." diyor başka bir yerde.
Şimdi, sayın milletvekilleri, Anayasa'nın 38'inci maddesini eminim birçoğumuz biliyoruz, hukukçu olmamıza gerek yok. 38'inci maddenin dördüncü fıkrasında "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." diyor.
Bir kere, bu ülkenin adaletten sorumlu, birinci derecede yetkili ve sorumlu kişisi Anayasa'nın açık hükmüne rağmen, cezaevindeki herkesi hükmen hükümlü olarak kabul etmiş ve bunu ilan etmiştir.
Diğer maddeyi okumak istiyorum. Yine Anayasa'nın çok temel maddelerinden biri, Anayasa'nın 10'uncu maddesi. 10'uncu maddede, herkesin, hiçbir farklılık gözetmeden -zaman sıkıntısı sebebiyle okumayacağım- kanun önünde eşit olduğunu derceder. Ve dördüncü fıkrada, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağını zikreder. Ve son fıkra: "Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
Eğer bu ülkede, Sayın Adalet Bakanı kanun önünde eşitliğe, suçsuzluk karinesine, Anayasa'nın temel ilkelerine aykırı bir şekilde işlem tesis ediyorsa bu ülkede yargı bağımsızlığından, adaletten, kanun önünde eşitlikten ve ayrımcılık yasağından söz edemeyiz. Bu ülkede yargıya olan güvensizlik, adalete olan güvensizlik, insanların artık yargıdan ve adalet kavramından anladıklarını yapılan anketler ve istatistikler çok net bir şekilde gözler önüne sermektedir. Gerçekten, adalet ve yargı konusunda ortaya çıkan manzara Türkiye tarihinin en kötü dönemlerinden birini daha yaşatmaya devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız, mikrofonunuzu açıyorum Sayın Danış Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Sayın Adalet Bakanının bu işleminin, Anayasa'ya aykırı işleminin, bizim cezaevlerinde görüş yapmamıza izin vermeyen işleminin hukuka aykırı olduğunu; kendisinin açıkça suç işlediğini, ayrımcılık yasağına uymadığını, imza attığımız sözleşmeleri ihlal ettiğini ve bunu artık yargı önüne götüreceğimizi ve kendisinin de burada bulunduğu hâlde ve sesimi duyduğu hâlde bunları dinlemezlikten geldiğini büyük bir ibretle izliyorum gerçekten. Ama, bu, artık mahkemeler önüne gidecek, artık bu mahkemeler kimden talimat alıyor, yürütmenin emirlerini mi yerine getirecek, yoksa yasaların gereğini mi yerine getirecek hep birlikte göreceğiz. Bu tablo... Türkiye'de bir partinin milletvekillerine, partimizin milletvekillerine açıkça ayrımcılık yapıldığını, eşitlik ilkesine ve halkın oylarına büyük bir saygısızlık olarak icra edildiğini maalesef üzülerek belirtmek istiyorum. Hiçbirimize oy veren bireyler, yurttaşlar arasında bir hiyerarşi yoktur, halk halktır; biz de o oylarla geldik, sizler de geldiniz. Ve bu tutumunuzu protesto ediyoruz, kınıyoruz. Kınamakla kalmayacağız; emin olun, eğer Türkiye'de bunun gereği yerine getirilmezse, bu ayrımcılık ortadan kalkmazsa, gerçi sizin talimatlarınızdan çıkmayan yargının dışında ulusal üstü mahkemeleri ve bu konuda her türlü mekanizmayı kullanacağımızı da ifade ediyoruz. Siyasi arenada da Avrupa Birliği mekanizmalarında...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - ...ve Avrupa siyasetinde AKP iktidarının bu uygulamalarını teşhir edeceğimizi şimdiden ilan ediyoruz.
Sayın Başkana da kadınlara pozitif ayrımcılığından dolayı ayrıca teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)