Konu: | Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 41 |
Tarih: | 18.02.2016 |
MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu an görüşülmekte olan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı aslında "Amaç" maddesinden başlayarak son maddesine kadar yani 30'uncu maddeye kadar birtakım sorunları içermekte ve aslında bu hâliyle yasalaşmasının Türkiye açısından, geleceğimiz açısından çok tehlikeli bir sürece doğru bizi götürdüğü çok açık. Öncelikle bunu dile getirmek gerekiyor.
Bu Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı'nın amacı aslında bir gözetim toplumunu oluşturmak. Yani toplumu, kişilerin hak ve yükümlülüklerini, yaşam tarzlarını, geçmişlerini, sağlık verilerini bir bütün dizayn etme, izleme ve gözetlemeyi amaçlamaktadır. Yasa tasarısına baktığımızda ise söz konusu amaç aslında eksik belirtilmiştir. Bahsedildiği şekliyle "Özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak." olarak dile getirilen amaç aslında yasa hazırlanırken dikkate alınması gereken Avrupa direktifiyle çelişmektedir. Avrupa direktifi rıza ve meşru amacın hep birlikte olması gerektiğine işaret eder fakat biz bu yasa tasarısının "Amaç" kısmının ve genelinin, bu meşru amacı çok iyi bir şekilde açıklamadığını net görmekteyiz. Yani kişilerin kişisel verilerinin neden kayıt altına alınması ve bu kaydı tutanların neden korunması gerektiği ve bu kurulun neden kurulmuş olduğuna ilişkin cevapları eksiktir.
Bu yasanın meşru amacı toplumu ikna edecek düzeyde değildir. Dolayısıyla da devamı maddelerinde tartışacağımız bu yasa maddesi istisnalarla, eksik olan bu meşru amacı da aslında geriye itmektedir ve dolayısıyla da insan hak ve özgürlükleri bağlamında, bireyin temel hak ve özgürlüklerine ciddi bir saldırıyı teşkil etmektedir. Ve bu hâliyle bu yasa tasarısının geçmesi noktasında, ileride, hem mahkemelerde hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde hem de Anayasa Mahkemesinde yürütülecek sayısız davanın gerekçesi olduğunu düşünmekteyiz.
Türk Ceza Kanunu'nda buna ilişkin düzenlenen uygulamayı ve yasa maddelerini de aslında bir şekilde ortadan kaldıran bu yasa tasarısının gerekli ve yeterli şekilde biz tartışılmadığını düşünüyoruz. Çünkü burada yasanın kuruluş amacına baktığımızda ve özellikle burada kurulmak istenen kurulun kuruluş şekline baktığımızda, bunun, teokratik, diktatöryal rejime doğru, Hükûmetin aslında bir memuru statüsünde çalışacak bu kurulun da bu Komisyonda belirlenen, bu tasarıda belirlenen bu amaca hizmet etmeyeceğini düşünüyoruz.
7 üyeden oluşan kurulun 3 tanesinin Cumhurbaşkanı, 4 tanesinin Bakanlar Kurulu eliyle seçilmesi, başkanı ve başkan yardımcısını dahi bu kurulun seçemeyeceği şeklindeki düzenlemeye de baktığımızda, ciddi tehlikeleri barındıran söz konusu tasarı yeniden gözden geçirilmeli ve eminim tamamı reddedilecek muhalefet partilerinin önergeleri dikkate alınarak yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Merkezî bir gözetim toplumu yaratılırken, burada bireyin hak ve özgürlüklerinden ziyade devletin kurum ve kuruluşlarının nasıl daha rahat çalışacağı, bu verileri nasıl sorunsuz ve eleştirisiz bir şekilde başka ülkelere, kıtalara sunacağı ya da gerçek ve tüzel kişilerin bu konuda ticari amaçları doğrultusunda kullanacağı, bu verileri nasıl kullanacağı noktasında, aslında buna hizmet eden tarzda düzenlenmiş bir tasarıdır. Evet, bu yasa tasarısı bir bütünel toplumu gözetleyen, kadınıyla erkeğiyle, cinsel yönelimi, ırkı, etnik kökeniyle toplumu fişleyen bir yasa tasarısıdır. Bu yasa tasarısının ismi tam da böyledir. Hiç süslemeyelim, amacını farklı şekilde yansıtmayalım; bu yasa tasarısının tek bir amacı vardır, bugüne kadar aslında fiilî yapılan fişleme işleminin bir yasa tasarısı adı altında resmî bir şekilde yürütülmesidir.
Yasa başta farklı bir amaçla anlatılmakta, devamı maddelerindeki istisnalarla bu amaçtan bir bütünel uzaklaşılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum, sözlerinizi tamamlayınız Sayın Irgat.
MİZGİN IRGAT (Devamla) - Tamam.
En büyük veriyi tutan devlet, verilerimizin tamamını en çok kullanan devletin kurum ve kuruluşlarıdır fakat bu yasanın istisna maddesine baktığımızda ise bu söz konusu kuruluşlara bir muafiyet tanınmaktadır. Yani burada birey-devlet dengesi orantısız bir şekilde birey aleyhine yürütülmüştür. Yani bizim fakültelerde çokça tartıştığımız bir konu vardı: Devlet mi halk içindir, halk mı devlet içindir? Bu yasa tasarısında cevap: Halk devlet içindir, her şey devlet için meşrudur. Dolayısıyla da bireyin yaşamı, bütün hayatı, etnik kökeni, kıyafeti bir bütünel siyasi düşüncesiyle bir gözetim toplumu çerçevesinde bir sisteme oturtulmakta ve bu yasanın adı fişleme yasasıdır.
Bu anlamıyla söz konusu yasa ciddi tehlikeleri barındırmaktadır; değişime, yeniden tartışılmaya ihtiyaç duymaktadır.
Teşekkür ediyorum.