GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:40
Tarih:17.02.2016

OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Saygıdeğer milletvekilleri, hepinizi saygıyla, sevgiyle, hürmetle selamlıyorum.

Söze nereden başlanılır? Bu ülkenin içerisinde bulunduğu bu kaotik atmosfer içerisinde, her gün insanların toprağa düştüğü bir zeminde ülkenin geleceğini konuşmak, ülkenin bu badireden çıkışı için çaba sarf etmek ve bu çaba içerisinde bu çabanın partneri olması gereken, bu çabanın öncüsü olması gereken Türkiye Büyük Millet Meclisini harekete geçirmek, harekete geçirmenin çabasını ortaya koymak...

Sayın Başkan, bugün içerisinde bulunduğumuz kaos atmosferinin en önemli nedenlerinden bir tanesi de Türk dış siyasetidir. Dün Parlamentoda bu konuya dair bir gündem konuşuldu. Doğrusunu ifade etmek gerekirse pozitif bir gelişme olabilir mi umudu da Parlamentoda hasıl oldu ancak, maalesef, bir kez daha Hükûmetin yaklaşımı, sayın bakanın yaklaşımı ciddiyetten ve şu an yaşamış olduğumuz sorunun devasalığından ve çözümünden olabildiğince uzak olduğu için bugün bir kez daha bu konuyu Parlamentonun gündemine getirme ihtiyacından hareketle bu konuşmayı grubum adına yapıyorum.

Sayın Başkan, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi yani 78 milyon insanın iradesinin tecelli etmiş olduğu mekân yani ortak çatı. Eğer biz bu mekânda bütün gerçekleri bütün çıplaklığıyla konuşmazsak, konuşamazsak nerede konuşacağız? Eğer bu mekân, bu mekanizma bu ülkenin sorunlarını çözmeyecekse hangi erk, hangi mekanizma bu ülkenin sorunlarını çözecek? Tam da bu noktada, gelin, bir kez daha Parlamento oynaması gereken rolü oynasın, Parlamento yapması gereken işi yapsın.

Doksan yıllık cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye'nin Kürt sorunu bağlamındaki iç siyaseti, Kürt sorununa yaklaşım bağlamındaki iç siyaseti ve onun paradigması Türkiye'nin dış siyasetinin paradigmasının alt yapısını oluşturmuş ve âdeta bir pranga hâline dönüşmüştür ama artık gerçekleri görmenin vakti gelmiştir. Orta Doğu değişmiştir, artık eski Orta Doğu'da değiliz biz. Türkiye değişmiştir, artık eski Türkiye'de değiliz ama aynı zamanda dünya değişmiştir, artık eski dünyada değiliz ve hiç şüpheniz olmasın, Kürtler değişmiştir, artık eski Kürt toplumuyla karşı karşıya değilsiniz. İşte, bütün bu realite içerisinden yeni bir paradigma üretme ihtiyacıyla karşı karşıyayız. Bu yeni paradigmanın özü, kökü Kürt düşmanlığından vazgeçme paradigması olmak durumundadır, olmak zorundadır.

Bakın, Türk dış siyaseti, dış ilişkileri on yıllar boyunca "Tahran, Şam, Bağdat eksenli Kürt halkının özgürlük talebi nasıl bastırılır?" üzerine kurgulandı. O şer hattı, o şer ittifakı artık yok ama maalesef, yeni bir şer hattı, yeni bir şer ittifakıyla Orta Doğu karşı karşıya. O da bir yönüyle Sünni cephenin öncülüğüne soyunan, emperyal güçleri eleştirip yeni bir emperyal sistem oturtmaya çalışan, Türkiye'nin öncülüğünü yapmaya çalıştığı Sünni hat ve şu anda tek destekçisi Suudlar, diğer eksende de İran'ın öncülüğünü yapmış olduğu Şii hat; Bağdat ve Şam yönetimiyle bu ekseni sürdürmeye çalışıyor. Bu eksenin insanlığa vereceği, bu iki kutbun insanlığa vereceği kan ve gözyaşından başka bir şey değildir, yeni Kerbelalârın hayat bulmasından başka bir şey değildir. Olması gereken yegâne husus, Orta Doğu halklarının tümünün eşit haklara, özgürlüklere sahip olduğunu bilince çıkarmak, bunu görmek ve bunun gereğini hayata geçirmektir.

Ben daha önce vicdanlarınıza hitap etmiştim, akıllarınıza hitap etmiştim ama müsaadenizle, Cizre'den sonra, Cizre katliamından sonra bu Parlamentonun vicdanına hitap etmek bana haram olsun. Çünkü artık, Cizre öncesi ve Cizre sonrası vardır Kürt'ün vicdanında, Kürt'ün aklında. Bu itibarla da Kürtler, Orta Doğu'da 40 milyonu aşkın bir halk; Türklerin ne hakkı varsa, Farsların ne hakkı varsa, Arapların ne hakkı varsa Kürt halkının da o hakları annesinin ak sütü gibi kendisine helaldir.

CELAL ADAN (İstanbul) - Cizre'de ne arıyorsun sen, Cizre'de? Tiyatro mu orası, ne arıyorsun Cizre'de?

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Bu itibarla da Rojava Kürdistan'ı Kürtlerin en doğal hakkıdır, statü talep etmek en doğal hakkıdır ve çözümün de yegâne adresidir. Eğer ki Türkiye bu kaos ortamından çıkmak istiyorsa, eğer ki bir kez daha isyan, inkâr, katliam pratiğinin bu ülkenin gerçeği olmasını istemiyorsa işte bir fırsat: Dış ilişkilerde, Türkiye'nin Suriye politikasında hem Sünni-Şii çelişkisi, çatışmasından vazgeçmek ama aynı zamanda, Kürt düşmanlığı politikasından vazgeçmektir. Eğer Kürt düşmanlığı politikasından vazgeçilirse emin olun, masaya dönmek de bu minvalde kolay olacaktır.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Kürt düşmanlığı yapan kim ya?

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Şüphesiz ki bugün Parlamentoda ekonomiyi konuştu kimi arkadaşlarım, et fiyatlarını konuştu, peynir fiyatlarını konuştu, pahalılığı konuştu ama ben size başka bir şey söyleyeyim: Bugün müzakere masasının devrilmiş olmasının, kürdistanda bir katliam pratiğinin ortaya konulmuş olmasının, Suriye'de Kürt halkına düşmanlık örgütlenmiş olmasının en ana nedenlerinden bir tanesi de bu savaşla ekonomik kötüye gidişat örtülmeye çalışılıyor, bu savaşla doğanın katliamı örtülmeye çalışılıyor, bu savaşla yolsuzluk, hırsızlık, beytülmalden çalmalar örtülmeye çalışılıyor.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Savaşmazsak savaş devam eder.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Çok açık ve net, büyük bir felakete doğru bu ülke sürükleniyor, bu ülke büyük bir felakete doğru sürüklendiriliyor. Bundan çıkışın yegâne bir yolu var, Kürt halkını eşit, kardeş halk olarak görmektir.

Bugün, Cizre'de bu katliam pratiğini ortaya koymak, öldürülmüş insanın cesedini aynı zamanda yakmak...

MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Katliam yapan sizlersiniz, sizler! Katil sizlersiniz!

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Bunun adı kardeşlik mardeşlik değildir, bunun adı sadece ve sadece ihanettir. Kürtler bu ülkenin bütün ecdadı gibi Çanakkale'de bedel ödediler, bedel.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Siz yoktunuz.

CELAL ADAN (İstanbul) - Sana benzeyen hiç kimse yoktu Çanakkale'de.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Bu ülkenin bütün insanları gibi Sivas'tan, Erzurum'dan ortak bir gelecek inşası için yola çıktılar ama ilk ihaneti 1923'lerde, 1924'lerde Kürtler gördü ve o ihanet o günden bugüne değin devam ediyor.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Yıl başından bu yana ki 71 şehit, 20 Temmuzdan bu yana ki 259 şehit, yıl başından bu yana ki 62 tane yetim, 40 tane dul kalmış kadın... İhanet burada, ihanet ruhunda!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyin.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Dolayısıyla, gelin, bu pratikten vazgeçin. Eğer bu pratikten vazgeçilirse ülkenin düze çıkma imkânı, ülkenin hâlâ düze çıkma şansı vardır diye düşünüyorum.

Bir diğer husus da Kürtlerin müttefik olarak, stratejik ortak olarak görülmediği hiçbir atmosferde Kürtler varlığını başka hiçbir halkın varlığına, başka hiçbir iktidarın varlığına armağan etmeyecektir. Bu itibarla da Kürtler artık eski Kürtler değildir, "..."(x) savaşını göremeyeceksiniz, kardeşin kardeşi yok ettiği dönemi göremeyeceksiniz, güneyin kuzeyin, kuzeyin güneyin aleyhinde konumlandırıldığı bir süreci artık göremeyeceksiniz. Yegâne yol var, eşitlik temelinde, özgürlük temelinde bir kez daha istişareyle sonuca ulaşmanın aracını, mekanizmasını harekete geçirmektir.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Onun için mi bu kadar şehit var, onun için mi öldürüyorsunuz?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Oraya sor.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Bir kez daha söylüyorum, eğer ki sizler burada her hak talebini bu şekilde bastırmaya çalışırsanız toplum da kendisini başka türlü ifade etmenin arayışı içerisine girecektir. İşte toplumun burayı ayna olarak görmesinin yegâne yolu buranın rolünü ve misyonunun gereğini yerine getirmesidir. Derhâl, behemehâl, Kürt düşmanlığı politikasından bu ülke vazgeçmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Manisa) - PKK düşmanlığı olur ya, Kürt düşmanlığı filan yok bizde.

OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Yeni bir ülkenin tezahürü, tahayyülü için birlikte hareket edeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)