GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:39
Tarih:16.02.2016

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Gerek demin yapılan konuşmaya gerekse de Sayın Naci Bostancı'nın ulus devlet anlayışı üzerinden bize getirmiş olduğu bazı eleştirilere de bu vesileyle cevap vermek istiyorum.

Sayın Bostancı okumaya meraklı birisi ama anladığım kadarıyla söz konusu biz olunca, HDP olunca o konuda okumaktan çok zihnindeki ön yargılarla hareket etmeyi tercih ediyor. Eğer biraz inceleme şansı olmuş olsaydı, HDP'nin sadece ulus devlet anlayışına değil, bir bütün olarak ulus devletin de dâhil olduğu kapitalist moderniteye karşı olduğunu, kapitalist modernitenin 3 sacayağı olan kapitalizmi, endüstriyalizmi ve ulus devleti bir sorun olarak gördüğünü tespit edebilirdi. Biz, bu her 3 sacayağına karşı demokratik ulusu, komünal ekonomiyi ve ekolojik toplumu önceleyen bir paradigmaya sahibiz ve bunların tamamının yaşama geçmesi durumunda da gerek Türkiye'nin gerek Orta Doğu'nun temel meselelerinin çözüleceğini söylüyoruz. Dolayısıyla, Orta Doğu'daki bütün sorunların kökeni olarak, omurgası olarak gördüğümüz bir ulus devlet anlayışı üzerinden bize yöneltilen ithamları kabul etmemiz mümkün değil. Zaten yaşadığımız bütün sorunların kökeni, sadece Türkiye için değil bütün Orta Doğu için, bu eline cetvel almış emperyal güçlerin ve bölgesel hegemonik güçlerin çizmiş olduğu sınırlar ve yarattığı ulus devletlerdir. Bütün dünyada şu anda ulus devlet anlayışları aşılıyorken, ülkeler arasındaki sınırlar yerini kolektif birlikteliklere bırakıyorken siz hâlâ kendi Hükûmetiniz döneminde Rojava'yla aranıza -hani hep şikâyet ediyorsunuz ya- hendekleri kazdınız, duvarlar ördünüz; Irak'la aynı şekilde, İran'la aynı şekilde. Biz, tam tersine bu anlayışı sorunlu bir anlayış olarak görüyoruz. "Demokratik ulus" dediğimiz şey, Türk'ün, Kürt'ün, Arap'ın, Laz'ın, Çerkez'in, Alevi'nin, Sünni'nin bir arada bir toplumsal sözleşmeyle haklarının çoğul demokrasiyle güvence altına alınmış olduğu bir yapıdır, bir sistemdir. Yine, kapitalizmi herhâlde anlatmaya gerek yok, Sayın Bostancı çok iyi bilir. Yani, ülkenin bir tarafında çocuklar aç olarak başlarını yastığa koyarken diğer tarafta milyon dolarlık saraylar yapmak değil, işte ona da karşıyız. Onun yerine de biz komünal bir ekonomik anlayışı, gelir dağılımı adaletsizliklerinin ortadan kaldırıldığı eşitlikçi bir anlayışı savunuyoruz. "Endüstriyalizm" derken işte bugün Artvin Cerattepe'deki durumu görüyorsunuz yani azami kâr uğruna, aşırı kâr uğruna bütün doğayı talan eden, her tarafa maden ocakları, HES'ler, bilmem barajlar yapan bir sömürü sistemi, bir talan sisteminden bahsediyoruz. Bunun, bu anlayışın yanlış olduğunu, öncelenmesi gereken anlayışın doğa ve insanı koruma üzerine bir paradigma olduğunu ifade ediyoruz. Şimdi, bu ulus devlet yapısıyla ilgili bazıları farklı düşünebilir ama biz kendimizle çelişmeme adına bunu sadece bu coğrafya için değil her taraf için savunuyoruz. Yani, düşünün ki ulus devleti eğer savunuyorsak o zaman Bulgaristan'da, bilmem Batı Trakya'da Bulgar milleti adına asimile edilen Türklerin durumunu nasıl ele alacağız? Orada inancını yaşayamayan, asimile edilen Müslümanların durumunu nasıl alacağız? Bulgar milleti yaratılıyor diye bunu bir anlayış üzerinden mi değerlendireceğiz? Bu konuda biz duruşumuzun net olduğunu ifade etmek istiyoruz. Özellikle Türkiye'nin bölünme paranoyası üzerinden bir yaklaşımı da bir kenara bırakın yani onu savunsak çıkar burada söyleriz, korkmayız, bedeli neyse de öderiz, bizim öyle bir anlayışımız yok. Yani, şu anda "Türkiye'de bir bölünme yaratalım, bir bağımsız ulus devlet, bir kürdistan yaratalım..." Bunu bir çözüm olarak görmüş olsak gelir burada söyleriz, hiç kimseden de korkmayız ama biz bunun bir çözüm olmadığını, tam tersine şu anda İsrail başta olmak üzere emperyal planların da daha çok yeni ulus devletçikler yaratarak Orta Doğu'da kendine alan yaratma arayışı içerisinde olduğunu, buna karşı en etkili panzehrin de halkların bir arada yaşayacağı demokratik ulus modeli olduğunu ifade ediyoruz. Bu konudaki düşüncemiz son derece nettir. Keşke üniversitelerimiz özgür olsaydı da bu bahsettiğim kapitalist modernite, demokratik ulus anlayışı, bunlarla ilgili araştırma yapma imkânına sahip olmuş olsalardı diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.