| Konu: | Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken'in 97 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 26'ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde ve Manisa Milletvekili Özgür Özel'in sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 16.02.2016 |
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Özgür Bey'in, HDP'li sayın hatibin konuşması üzerine sataşmadan söz alıp AK PARTİ'ye eleştiriler dolu bir konuşma yapmasını şaşırtıcı bulmuyorum. Önce bunu belirteyim.
Sayın Baluken, ulus devletle birlikte Türkiye Cumhuriyeti'nde zulümler ve -konuşmasının girişinde- katliamlar yapıldığından bahsetti. Zulümler bir eleştiri olabilir ama katliamlar, tarihin de reddettiği haksız bir iddiadır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, 19'uncu yüzyılda bütün dünyaya egemen olan, esasen birçok yerde örneği teşekkül eden ulus devletin bir formu olarak kurulmuştur; bir dünyanın gerçekliği olarak kurulmuştur. Ulus devletler, 19'uncu yüzyılda kuruldukları zamanda ve 20'nci yüzyıla intikal eden mirasçılarında -Türkiye Cumhuriyeti dâhil- kimi hatalar, eleştirilecek yanları vardır. Zaten demokrasi, özgürlükler vesaire bu alanda gelişmeler yaşandıkça ulus devletler de bu hatalarından geri dönmeye, devletle halkın bütünleştiği bir mecrada ilerlemeye başlamışlardır ki Türkiye Cumhuriyeti'nin de yürüdüğü mecra burasıdır.
Tarihe bakarken hakkaniyetli olmak gerekir. Hemen burada şunu belirteyim: Sayın Baluken'in de ait olduğu siyasi gelenek kendi ilham kaynağı olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin ulus devlet olarak kurulduğu dönemleri almaktadır. Öcalan'ın buna ilişkin atıflarını hatırlatırım. Yani bugün eleştirdikleri ulus devlet formunun daha da gerisinde bir tahayyülle, bir ulusçu devlet arayışıyla davrandıklarına ilişkin sayısız delil vardır kendi geleneklerinde. Türkiye Cumhuriyeti'nin yaşadığı mecra, geldiği bugünkü birikim, vardığı nokta geçmişle mukayese edildiğinde halkıyla kucaklaşan bir ulus devlet formudur.
Öte yandan, AK PARTİ'ye yönelik olarak "Siz dün mazlumdunuz, bugün zalim oldunuz. Devletle bütünleştiniz." eleştirilerini kesin bir dille reddediyorum. Devlet, bugünkü devlet, dünkü devletten farklı olarak daha demokratik, daha özgürlükçü bir siyaset ve iktidar ilişkileri üzerinden teşekkül ediyor. Bizim devletimiz değil, herkesin devleti böyle. Bugün Sayın Baluken de burada oturuyor ve o devletin bir parçası olarak konuşuyor.
Devlet dediğimiz, orada, dışımızda olan bir kurum değil ki. Hep beraber aynı devletin bir parçası olarak görev yapıyoruz. Kendileri de bu devletin bir parçası. Biz sadece iktidarız.
Ayrıca, devlete yönelik eleştiriler elbette yapılabilir. Bunlar da yapılıyor zaten. Haksız olan, "Devlet halka katliam yapıyor." dediğinizde bu ideolojik bir propagandaya dönük, hiçbir şekilde devletin fiillerini karşılamayan, siyasi olarak da eleştiri bağlamına yerleştirilemeyecek bir açıklamadır.
Öte yandan, akademik özgürlüklerden bahsediliyor, birkaç sayın konuşmacı daha aynı hususlara değindi. Entelektüel... Buna ilişkin birçok tanım vardır. "Epistemik statüsü eleştiri olan yaralı bilinç." biraz şairane ama doğru, Dariush Shayegan'ın bir tanımıdır. Walter Benjamin -ki Frankfurt Okulunun önemli isimlerinden- devlete mesafeli olmayı entelektüel olmanın bir şartı olarak görür. Eğer ona bakarsak, tabii, o arkadaşın da devlette olmaması gerekir, o tanımlardan birisine bakarsak.
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Devlet değil iktidar Sayın Başkan. Mesafe iktidara karşı, yanlış yorumlamayın.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Her hâlükârda, entelektüel olan kişinin -devlete mesafeli olabilir, eleştirel olabilir ama- gidip de mikro düzeyde bir başka iktidar odağının dünya görüşünü de ifade eden, oraya oturan birisinin de olmaması gerekir diye düşünüyorum.
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Affedersiniz...
Örnek nedir, tabii bakmak lazım. Ama bu tartışmalarda hep devlete eleştirel bir referans verilirken ilgili kişilerin bir başka, daha küçük mikro iktidar çevresinin sözcüsü olma durumu atlanıyor.
Buna dikkat çekmek istedim. Saygılarımla.