GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:39
Tarih:16.02.2016

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına, görüşülmekte olan 97 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 19'uncu maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Söz konusu maddeyle, bilim, teknoloji, AR-GE, yenilik ve tasarım alanında gelişmeye katkı sağlayacak nitelikli yabancıları desteklemek amaçlanmaktadır. AR-GE faaliyetlerine destek verilmesi ve bu alandaki çalışmalara yönelik teşviklere karşı değiliz fakat burada önceliğin öz kaynaklara verilmesi taraftarıyız.

Bilimin diyalektiği göz önüne alındığında, bilimsel ilerlemenin din, ırk, renk veya mezhep kriterlerine göre değil, evrensel akıl ve öngörü üzerinde yükseldiğini kabul etmeliyiz. Bu temelde, bilimsel ilerlemeyi güçlendirecek, toplumsal bilgiyi artıracak, teknolojik gelişmeleri sağlayacak katkı nereden gelirse ve nasıl geliyorsa gelsin, toplumun yararına hizmet ediyorsa, yaşamı, emeği önceliyorsa önemlidir ve aynı zamanda desteklenmelidir.

Burada temel konu şu: Bilimsel, teknolojik ilerleme ve gelişimde dışa bağımlılığı azaltacak uzun erimli planlara ihtiyacımız var; bu da ancak sağlıklı ve nitelikli bir eğitim politikasıyla mümkündür.

Eğitimin her evresi çok mühimdir çünkü ardışık olarak birbirlerine hazırlık yaparlar. Kuşkusuz ki yükseköğretim de bu işin finalidir. Bugün ülkemizde, üniversitelere baktığımız zaman, durumumuzun iç açıcı olduğunu söyleyemeyiz. AR-GE çalışmalarında atılım yapmak ve öncü bir ülke olmak, bilgi birikimi ve bilimsel gelişimle doğru orantılıdır. Bilginin ve bilimsel ilerlemenin dinamiği olan üniversitelerin bu rolünün ancak ve ancak özgür düşüncenin, bilimsel ve akademik özgürlüklerin güvence altında olduğu dönemlerde ve ortamlarda olduğu görülmektedir. Fakat, bugün Türkiye'de üniversitelerimiz, başta YÖK olmak üzere Hükûmetin ve polisin baskısı altındadır. Akademisyenlerin siyasal ve toplumsal sorunlara ilişkin çağrıları "vatan hainliği" olarak değerlendirilmekte, haklarında gözaltı kararları verilmekte, soruşturmalar açılmaktadır. Üniversite kapılarında polis kimlik kontrolü yapmakta, kampüslerde özel güvenlik noktaları kurulmaktadır.

Savaş politikalarının, güvenlikçi zihniyetin, siyasal kadrolaşmanın, ideolojik kutuplaşmanın Hükûmet politikalarıyla derinleştirildiği, akademik özgürlüklerin askıya alındığı böylesi bir süreçte Türkiye'de bilimsel bir gelişmeden söz etmek mümkün olmayacağı gibi, AR-GE çalışmalarında da, hangi düzenlemeyi yaparsanız yapın, herhangi bir ilerleme olmayacaktır. Barışın inşası, özgürlüklerin artırılması, toplumsal adalet ve eşitliğin sağlanması, demokrasinin güçlendirilmesi AR-GE çalışmaları açısından da öncelik arz etmektedir. Bunların sağlanmadığı bir ortamda gelişim beklemek hayalciliktir. Savaşın yüceltildiği, ölümün kol gezdiği bir atmosferde, sokağa çıkma yasaklarının, ablukaların rutine dönüştüğü bir ülkede bilim nasıl ilerleyebilir? Bilim, bilgi ve ona bağlı bütün gelişmeler yalnızca huzur, barış ve özgür ortamlarda gelişir. Bizlerin ilk ve önemli görevi, halklar arası sevgi ve kardeşlik tohumlarını ekmemizdir. Toplumlar bizden bunu bekliyor. Türkiye halkları "barış, demokrasi" dedikçe karşımıza savaşa ve askerî harcamalara öncelik veren bir anlayış dikilmektedir. Bugün, bu anlayış, yurtta barış sürecini ve istikrarı bozup savaşı başlattığı yetmiyormuş gibi şimdi de Suriye'ye girme planları yapıyor, ülkeyi savaşa sokmaya çalışıyor; Suriye'de kendi özgürlüğü için mücadele eden Kürt, Arap, Türkmen güçlerinin oluşturduğu Demokratik Suriye Güçlerini top ateşine tutuyor. IŞİD ve El Kaide'nin sınırda hâkimiyet kurmasından mutlu olan, "bin yıllık kardeşim" dediği Kürt'ün ise en ufak kazanımından rahatsız olan bir yaklaşımla karşı karşıyayız. Hükûmetin Türkiye'yi soktuğu yol, bu çıkmaz yoldur.

Son olarak şunu belirteyim: Hamaset, belki siyasetle, belki sosyal yaşamla bağdaşabilir fakat teknolojiyle asla bağdaşamaz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)