Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 1 |
Birleşim: | 38 |
Tarih: | 11.02.2016 |
KADRİ YILDIRIM (Siirt) - Sayın Başkan, Meclisteki bütün arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabiî, Meclisin kapalı veya açık olması sorunların çözümüne derman olması bakımından önem taşıyor. Meclisin gerek kapalı olduğu geçen hafta gerekse açık olduğu bu hafta ve daha önceki haftalarda maalesef yine yaşanan çatışmalarda onlarca insanımızı kaybettik. Burada hepsine Allah'tan rahmet diliyorum.
Dolayısıyla, Meclisin burada çözüm mercisi görevini yerine getirmesi gerekiyor. Oysa, Meclisimizin artık bu insanlarımızın ölmemesi için acilen bir çözüm bulması gerektiğine sanırım herkes inanmaktadır. Milletimizin vekilleri olarak, burada hatipler tarafından bu insanlar için kullanılan bazı sıfatlardan yola çıkarak ve bu sıfatlara takılarak zamanımızı kaybetmemeliyiz. Örneğin, HDP'li bir vekil arkadaşımız "gerilla" veya "savaş" kelimelerini kullandığı zaman, artık ondan sonra söyleyeceği şeyler ne kadar önemli olursa olsun dinlenmemektedir ve tepkiyle karşılanmaktadır. Bu kelimelerin yer aldığı önergeler de bu kelimelerden dolayı reddedilmeye yeterlidir. Oysa, Türk Dil Kurumunun çıkarmış olduğu sözlüğe bakacak olursanız "savaş"ın çatışma, mücadele ve cidal, "gerilla"nın da çete anlamında kullanıldığı ve eş anlamlı olduğu görülüyor, bunu göreceksiniz. Dolayısıyla "çete" denildiği zaman memnuniyet duyacaksanız, "gerilla" denildiği zaman tepki göstereceksiniz, aslında, bu iki eş anlamlı kelimeyi birbirinden tefrik etmemeniz manasına geliyor. İster "savaş" denilsin, ister "çatışma"; ister "terörist" deyin, ister "gerilla", ortada insanlarımızın hayatını kaybettiği bir cidal, bir çatışma yaşanmaktadır. Bu çatışma devam ettiği sürece insani ve İslami kurallar ayaklar altına alınmakta, bunların hiçbiri değer bulmamaktadır. Cenazelere işkence yapılmakta, siviller katledilmekte, hatta yaralılar öldürülmektedir. Kim yaparsa yapsın bunların hepsi hem insani hem de İslami prensiplere aykırıdır.
Çınar'da PKK'nin sebep olduğu veya yaptığı bir eylemde siviller hayatını kaybetti ve özür diledi. Aynı özrü sivilleri öldüren devletten de beklemek kadar doğal bir hak yoktur ve halk bunu bekliyor.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Polisler ve askerler için de bir özür dilesin.
KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Hazreti Peygamber'in savaş etiğini miras olarak devralan Hazreti Ebubekir aynen şöyle diyor, orijinal ifadeleriyle: (...)(x) Yani "Yaralıyı öldürmeyin." (...)(x) "Çünkü artık onun bir parçası ondan değildir." Yani savaşma yeteneğini kaybetmiştir. Dolayısıyla, yaralanan kim olursa olsun öldürülmesi İslami ve insani prensiplere aykırıdır. Ve yine Hazreti Ebubekir (...)(x) diyor yani "Kafaları koparmayın." Oysa, burada isim vermeyeceğim ama ben, bir ilde öldürülen insanların kafalarının vücutlarından koparıldığına şahit oldum. Kim yaparsa yapsın, kime yapılırsa yapılsın, bunun karşısında durmak gerekiyor. Öyleyse, barışın sağlanması için acil bir şey yapması gerekiyor bu Meclisin.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Durun o zaman PKK'nın karşısında. Niye durmuyorsunuz?
KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Zira, ayette de deniliyor: "Eğer müminlerden iki taife savaşırsa üçüncü bir taraf onların arasını bulsun, onları barıştırsın." Bu taifeler kim olursa olsun, mümin olarak nitelendiriliyor ve şu anda Türkiye bir İslam ülkesi olduğuna göre çatışanlar kim olursa olsun her iki taraf da mümindir. Dolayısıyla, yüce Meclise düşen görev bu asli fonksiyonunu yerine getirmesidir. Ve yine dolayısıyla, ister HDP olsun ister AK PARTİ ister CHP ister MHP'li kardeşlerimiz olsun; bu yangına, bu ateşe bir su dökmeleri gerekmektedir.
Özellikle MHP'li kardeşlerime sesleniyorum. Bölgede sizin hakkınızda oluşan yanlış imajı silin ve barış için devreye girin.
Bakın, burada Allah'ın selamını birbirimize vermekten çekiniyoruz, korkuyoruz; bunun mutlaka giderilmesi gerekir, normale dönmesi gerekir, MHP'li kardeşlerimizin inisiyatif alması gerekir.
Biz şuna inanıyoruz ki öldürmekle ne asker ve polis biter ne de onlarla savaşanlar biter ve...
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - PKK'ya söyle bunu.
KADRİ YILDIRIM (Devamla) - ...şunlara da inanıyoruz: Öldürülen, şehit olan her polisin ve askerin yerini geride kalan onlarca asker ve polis doldurduğu gibi, onlarla çatışanlardan da birisi öldüğünde, onların da yerini dolduracak onlarca insan vardır. Dolayısıyla, bunun önünün alınması gerekir, bunun reçetelerinin sunulması gerekir.
Bir polis ve askerimiz şehit edildiğinde, ailesi ve sevenleri "Şehitler ölmez." sloganını atıyorlar ve onlarla çatışan birisi öldürüldüğünde de aynı şekilde ailesi ve sevenleri "Şehitler ölmez."in Kürtçe eş anlamlısı olarak (...) (X) diyorlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Bu ne biçim bir sistemdir, bu ne biçim bir usuldür ki her iki taraf da "Şehitler ölmez." veya (...) (X) diyor. Öyleyse birbirimize laf atmak yerine, birbirimizi dinlememek yerine, acil çözüm bekleyen bu soruna bir reçete sunmamız gerekir diye düşünüyorum. Bu iş öldürmekle bitmiyor; otuz kırk yıldır bitmedi, otuz, kırk bin yıl da sürse yine bitmeyecek.
AK PARTİ'li kardeşlerime de şunu söylüyorum: Bir suçluluk psikolojisinden kendinizi kurtarın. Kısmen CHP, kısmen de MHP'li vekillerimiz, sizi başlatmış olduğunuz barış, çözüm sürecinden dolayı bugün gagalamaktadır ve siz de başınızı öne eğmektesiniz. Bana göre, iftihar etmeniz gereken bir süreci başlattınız ve bana göre, sizinle o süreci başlatanlar da iftihar edilecek bir şey yaptılar. Eğer araçta bir yanlışlık varsa, kullanılan yöntemlerde bir yanlışlık varsa bunun yeri veya çaresi bu sorunu ele almaktan, müzakere etmekten uzaklaşmak değil, bu yanlış yöntem ve araçları müzakere etmek, yerine doğru yöntem ve araçları ikame ederek tekrar bu kardeş kavgasını sona erdirmektir. Yoksa, psikolojik bir handikaba girmiş gibi bir hâletiruhiyenizi görmek gerçekten endişe veriyor.
Tekrar söylüyorum, bu süreç kardeş kanını durdurdu, sonuna kadar arkasında durmanız lazım. Eğer yöntemde ve araçta bir hata, bir eksiklik varsa buyurun gelin, 4 parti olarak birlikte bunu telafi edelim, birlikte bu kardeş kavgasını durduralım. Bunun dışında bir çaremiz yok.
Tekrar hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)