GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:37
Tarih:10.02.2016

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, geçmiş olsun dileklerimle sizi ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Çok teşekkür ederim, sağ olun.

Buyurun.

KAMİL AYDIN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1'inci maddeyle ilgili konuşmak üzere huzurlarınızdayım.

Malumunuz, biraz da eğitim amaçlı, eğitim menşeli birtakım şeyleri, aksaklıkları dile getirmek istiyorum.

Efendim, siyasi partiler birtakım tüzüklere göre programlarını hazırlar, bir beyanname hazırlar ve seçimlerde de vaatlerini ortaya koyar, buna göre de bir yol haritası çizer ve iktidar olduklarında da bu yol haritasına uygun bir şekilde icraatta bulunurlar. Ama, maalesef, son on dört yıldır, Hükûmetimizin özellikle eğitim ağırlıklı icraatlarına baktığımızda büyük bir tutarsızlık olduğunu çok net bir şekilde görmekteyiz. Bunu hem bir eğitimci olarak müşahede etmiş biri olarak söylüyorum hem, efendim, eğitimin 3 önemli paydaşından öğretmen, öğrenci ve veli noktasında, 3 paydaşın da ortak tecrübelerine dayanarak birtakım şeyleri ifade ediyorum.

Maalesef, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, siyasi tarihimizde en fazla bakan değişikliği Millî Eğitimde yaşanmış. Bugüne kadar, sanıyorum 73 civarında bir bakan değişikliği olmuş ve en son, en uzun iktidar nasip olmasına rağmen AKP'nin iktidarı döneminde de Millî Eğitimde 5 bakan değiştirilmiş. Ve normalde, aslında bakanların, parti programlarında vaat ettikleri ilkeler doğrultusunda bir şeyler yapması gerekirken, maalesef, bu niyeyse bizde her bakan genel parti perspektifinin dışına çıkarak kendi özel bir uygulama sistematiğini geliştirmeye çalışıyor ve uyguluyor. Efendim, bunun da büyük bir tutarsızlık ve büyük bir bedel ödettirdiğini çok net bir şekilde görmekteyiz.

Efendim, değerli bir hocamız derdi ki: "Geri kalmışlık bir bütündür, parçalanamaz." Bu aksaklık, Türk eğitim sistemindeki aksaklık özellikle son on üç yılda bir bütünlük arz etmektedir. Yani, ilköğretimde de aksaklıklar yaşamışız, ortaöğretimde de aksaklıklar yaşamışız, maalesef bunun yansıması olarak yükseköğretimde de aynı aksaklıkları yaşadık ve yaşamaktayız. Bunlardan çok tipik olanı, sınav sistematiğinin sürekli değişkenlik arz etmesi, yani çocuklarımız bir sınavkolik hâline getirildiler. Efendim, ortaöğretimde bir bakıyorsunuz, SBS'den OKS'ye, oradan TEOG'a, üniversite eğitimi noktasına gelen gençlerimizle ÖSS'den ÖYS'ye, LYS'ye kadar gidiyor. Bunu lisansüstü sınavlarla da çoğaltabiliriz. Burada sanki bir deneme yanılmaya tabi tutuluyoruz ama bunu, bu sıkıntıları izah ederken de mazeretlerimiz çok ilginç; Sayın Bakan dün -hakikaten hayretle karşıladım- 1997'ye atıf yaparak "Efendim, o dönemdeki meslek liselerinden dolayı, yapılan değişiklik katsayıdan dolayı." demek hakikaten ipe un sermektir biraz. 1997'de doğan çocuklar inanın geçen seçimlerde oy kullandılar, 18-19 yaşındaki çocuklarımız. Yani, bir gelişme yapılırken çok uzun bir iktidar süresince niye bir şeyler yapılmadı, niye eğitimimiz geliştirilmedi?

"Her ile bir üniversite" çok iyi bir, kulağa hoş gelen bir söylemdi ama bu açılan üniversiteler inanın işsizliği daha da çok tetikledi. Birçok bölümlere tercihler yapılmadı. Birçok yerde açılan üniversiteler matruşka bebekler gibi aynen iç içe geçmeye başladılar. Yani, bir ilde üç tane, dört tane üniversite var ama hepsinde aynı fakülteler, aynı bölümler, aynı disiplinler var ve bu gerçekten, gençlerimizin bu sefer umutlarını da yitirerek üniversiteye gitmesini engellemiş bulunmaktadır.

Şimdi, böyle bir istihdam sıkıntısı olan ülkede, çok iyi hatırlıyorum bir Aksaray mitingiydi, dönemin başbakanı pankart açan gençlere aynen şöyle demişti: "Üniversite kapıları ekmek kapısı değil." Evet, doğrudur, bu Amerika için doğru olabilir, bu gelişmiş Batı ülkeleri için doğru olabilir ama bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için bu haksızlıktır. Elbette ki ekmek kapısıdır çünkü bu çocuklara üniversite kapısını vadederken belirli miktarda iş, aş vadettik, bunları inkâr etmemek durumundayız. Elbette ki istihdam sağlayacağız ama istihdam noktasında maalesef bir gelişme söz konusu olmadığı için, evlatlarımız, çocuklarımız artık uzaktan eğitim...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMİL AYDIN (Devamla) - ...örgün öğretimin yanı sıra, gece, ikinci öğretim gibi, 2 üniversite, 3 üniversite okuyan kardeşlerimize dönüşmüşlerdir. Bu çocukların umutlarıyla oynamayın.

BAŞKAN - Sayın Aydın, teşekkür ederim.

KAMİL AYDIN (Devamla) - Evet, bitireyim lütfen.

Dolayısıyla, radikal bir çözüm öneriyorsak bugün Cumhurbaşkanının kendi ifadesiyle "Eğitimde artık kaliteye odaklanacağız." Yani buna "günaydın" denir. Bugüne kadar eğitimde kaliteye odaklanmadık mı, kantite miydi bugüne kadarki sorunumuz? Evet, açılan üniversitelerden anlaşıldı ki bugüne kadar Hükûmetimiz kantiteye odaklanmıştı ama bugün nihayet çark ettik, dedik ki: "Bundan sonra kaliteye odaklanacağız." O zaman ortak akılla hareket edeceğiz. Bu yüce Mecliste, nasıl bir kaliteli eğitim geliştireceğimizi hep birlikte tartışacağız diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)