GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Morityus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:35
Tarih:29.01.2016

HDP GRUBU ADINA MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli üyeler; biraz da aslında, vekili olduğum ille ilgili konuşmak istiyorum, hazır Hükûmet buradayken.

Gerçi bizim sınır kapımız yok ama Bitlis'in gerçekten çok ciddi sorunları var. Bu anlamıyla, Bitlis aslında Türkiye'de ve dünyada inanç merkezi alanında ve kendi doğa yapısıyla gerçekten görülmesi gereken ve geliştirilmesi gereken bir il fakat bu noktada, bugüne kadar ne yazık ki sadece oy deposu olarak görülen, hiçbir hizmetin aslında layıkıyla verilmediği bir il olarak yaşamını karlar altında devam ettirmeye çalışan bir il. Öyle ki Adilcevaz Belediyesi karlarını, yollarını Van Gölü suyuyla eritmeye çalışmakta...

MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Trabzon'da da öyle, Trabzon'da da.

MİZGİN IRGAT (Devamla) - ...havaalanı olmadığı için insanlar ya Muş'a ya Van'a gitmek zorunda. Dolayısıyla, bugüne kadar hükûmetlerin ve bakanların söz verdiği gibi, açıkladığı gibi havaalanı sözü de yerine getirilmemiştir. Her seçim zamanı, her seçim öncesi...

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Ya, yakıyorsunuz, yıkıyorsunuz, makineleri parçalıyorsunuz, ondan sonra da...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyelim lütfen.

Sayın Irgat, buyurun.

MİZGİN IRGAT (Devamla) - ...havaalanı vaadiyle meydanlarda söylemleriyle heyecan yaratan Hükûmet yetkilileri, bakanlar, yetkililer maalesef, seçim sonrası bu sözlerini unutur oldular. En son, geçen hafta tekrar bir açıklama geldi ilgili Bakanlıktan, 6 yerde havaalanı açılacakmış; okudum, okudum, Bitlis'i bulamadım, başka illerde. Yani şu anda havaalanı olmayan çok az sayıda il olduğu hâlde bu listenin içerisinde Bitlis yoktu. Dolayısıyla, bugüne kadar yürütmüş oldukları sadece söyleme dayalı politikalar, aslında Bitlis'te iflas etmiştir. Şimdi, bunları tek tek anlatacağım.

Bitlis neresidir? Bitlis nasıl bir yerdir? Nemrut Krater Gölü dünyanın ikinci gölü, Türkiye'nin de en büyük krater gölüdür. Hakeza, Van Gölü yani Nemrut kraterinin patlaması sonucu oluşan Van Gölü, Türkiye'nin ve dünyanın en büyük gölüdür. Dolayısıyla da Ahlat'ta, Adilcevaz'da, Tatvan'da, bütün doğasıyla baktığımızda Bitlis merkezde, yüz yılların tarihî eserlerini bulunduran, tarihî izleri bulunduran, yok olmak üzere olan Beş Minare'si, kiliseleri, kervansarayları ve tüm tarihî eserleriyle Bitlis, aslında terk edilmiş bir kent görünümündedir. Biz aynı statüdeki başka illere baktığımızda aslında, hizmet derecesine, o noktada Hükûmet ve yetkililerin biçtiği role baktığımızda en gerilerde geldiğini çok net görmekteyiz.

Havaalanı projesi, defalarca pişirilip Bitlislinin önüne getirildi. Her seçim zamanı, 7 Haziranda da 1 Kasımda da ve öncesinde de dile getirildi ama maalesef, bu sözler yerine getirilmedi, tutulmadı.

Tatvan Devlet Hastanesi açıldı; Tatvan'dan kilometrelerce uzaklıkta, neredeyse Bitlis merkezine yakın bir noktada. Bilenler bilir, Rahva denen yerden geçilerek Tatvan Devlet Hastanesine gidilir yani kış şartlarında, buzlu yollarda acil bir hastanın o hastaneye yetişme imkânı bulunmamaktadır. Dolayısıyla da yapılan, çok da övülerek anlatılan hastane de aslında ilçenin uzağında, hiçbir anlamı olmayan bir yerde ve ileride açılsa dahi -ki şu an açılmadı- Bitlislinin, Tatvanlının hiçbir şekilde işine yaramayan bir noktada.

Ekonomik sorunlarına baktığımızda, Bitlisliye reva görülen, Tatvanlıya reva görülen, uzman er ve erbaş noktasındaki çalışmalar oldu. Bu noktada soru önergesi vermiştim, Sayın Başbakana sormuştum. Bu soru önergemde ve şu anda da dile getirdiğim bu konu, aslında Bitlis için, Bitlis gençleri için reva görülen, militarist politikaları besleyen, savaşı besleyen, savaş kışkırtıcılığı yaratan askeri politikalardır. Oysa Bitlis'te ekonomik anlamda yapılacak yüzlerce iş var fakat şiddet politikaları bölgede yürütüldüğü için Bitlis'in elinde olan balı da hayvanı da doğası da maalesef, talan edilmektedir.

Ben Bitlis'teyken -benden önceki konuşmacılar dile getirdiler- dua etmek üzere kurulan mezarlıkları bombaladılar ve bu mezarlar bombalanırken bir ailenin 100 tane arı kovanı yakıldı, biliyor musunuz? Yıl boyu beslediği, baktığı ve tek geçim kaynağı olan arı kovanları yakıldı mezarlıklar tahrip edilirken. Yani, orada kaç suç işlendi biliyor musunuz? İnançlar, inanç merkezi, ibadet duygusu, ekonomik alanlar, bu devletle olan vatandaşın bağı, vicdani bağ, artık arkasında neyi sayarsanız, bir sürü şey bombalandı aslında. Bizler, bu bombalamalar yapılırken, şiddet politikaları sürerken tarihsel kopuşu derinleştirdiğini her zaman dile getirdik ve bizim bu kopuşun azalması, mesafenin azalması, çok da ağzımızda sakız ettiğimiz kardeşliğin gerçekten yaşanması adına tüm bu politikaları gözden geçirmemiz gerekiyor. Sınırlarıyla, ekolojisiyle, ekonomisiyle bölgenin tamamı, revize edilmiş yepyeni bir politikayla, bir bakış açısıyla, genetik kodlarıyla yeniden ele alınmak durumundadır. Savaş ve şiddetin tırmandığı, şiddet sarmalının içerisinde hayatın hiçbir normal yönü kalmamıştır yani hayatın olağan akışı ters çevrilmiştir. Dolayısıyla da biz militarist savaş politikalarının, şiddete dayalı programların artık orada karşılık görmediğini düşünüyoruz. Devletin, hükûmetlerin varlık gerekçesi şu an tartışmalıdır. Şu an Cizre'de, Silopi'de, Diyarbakır'da, Sur'da yani tarihî alanlarımızda yaşananlar sivil insanlarımızın yaşadıkları tarihsel kopuşu çok korkunç bir noktaya taşımıştır. O yüzden dedim, bugün bu yasaklar kalksa bile, sokağa çıkma yasakları kaldırılsa bile, o hastalar alınsa bile ve oralarda çokça bahsedilen kentsel dönüşümler yapılsa bile bu insanlar bu zulmü unutmayacaktır, bu çocuklar bu yaşananları unutmayacaktır, bizler bunları unutmayacağız.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Doğru, PKK'nın neler yaptığını asla unutmayacaklar, haklısınız(!)

MİZGİN IRGAT (Devamla) - O yüzden, bir an evvel devlet, vatandaşın devlete vermiş olduğu yetkilerle -ki bu, sosyal devlet olma babında değerlendirilebilir, vatandaşa hizmet babında değerlendirilebilir- canavar bir devlete dönüşmeden, hukuk kitaplarında çok da geçer, kendi vatandaşıyla bağını kurmak durumundadır. Şu anda Hükûmet ve devlet, bölgedeki vatandaşlarıyla yeniden vatandaşlık hukukunu, yurttaşlık hukukunu gözden geçirmek durumundadır. Evet, bunun için yeni anayasa iyi bir yol bence de. Gerçekten, darbeler sonucu şu anda uygulanan anayasalar değiştirile değiştirile gerçi başka bir şeye dönüştü ama yeni bir anayasaya evet, ihtiyaç var ama dikte edilmeyen, kafadaki programlar halk nezdinde tartışılmadan, yasaya dönüştürülmesi hedeflenmeden... Yani, yeni bir toplumsal sözleşmeden bahsediyorum. Devletin yeni bir toplumsal sözleşmeyle yurttaşıyla barışma ihtiyacından bahsediyorum. Her şeyi yeniden, yeni bir dizaynla, yeni bir bakış açısıyla, tarihsel gerçekliğiyle, ekolojik gerçekliğiyle, kültürel yapısıyla yeniden bir hukuktan bahsediyorum. Bu hukuku kurmak elbette ki politikalarımızla çok ilgilidir ve dolayısıyla, konuşmamın başında başladığım Bitlis ve ilçeleriyle ilgili ciddi beklentiler vardır. Evet, 3 vekilden 2'sini Halkların Demokratik Partisi çıkardı ama sonuçta Hükûmet olarak programınızı okuduğunuzda hiçbir ayrımcılığa... "Bize oy veren vermeyen herkese eşit derecede hizmet sunacağınız."ın sözünü verdiniz. Dolayısıyla da, bu sözün tutulmasını biz talep ediyoruz. Dolayısıyla da...

BAŞKAN - Sayın Irgat...

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Buyurun.

BAŞKAN - Konumuz Morityus da, Morityus'tan Bitlis'e geldik. Güzel bir şehir ama biraz da konuyla alakalı bir şeyler söyleyebilsek.

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Yani konuyla alakalı, zaten bütün konumuz... (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)

BAŞKAN - Morityus'tan Bitlis'e geldik.

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Hayır, fark eden...

Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun, devam edin.

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Bütün bu sözleşmeler, bu uluslararası sözleşmeler, daha önce de burada yasalaşan torba yasaların tamamı şeklî bir sistemden ibarettir. Dolayısıyla, biz bu sorunları konuşmaz isek...

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - İç Tüzük var.

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Yani, bahsettiğiniz o ülkeye kim gidecek? Kaç defa gideceksiniz?

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Sayın Hatip, orayla ortak ticaret anlaşmamız var.

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Ya, siz önce bir Bitlis'le anlaşın da bırakın uzak diyarları, Allah aşkına ya!

BAŞKAN - Bitlis güzel bir il, Bitlis'le problem...

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Yani şimdi, siz memleketinizle daha barışamadınız, sosyal statüsünde, ekonomisinde bir şey elde etmediniz yani.

MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Biz memleketimizi seviyoruz, seviyoruz. Memleketimizin insanlarını da seviyoruz.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Biz PKK'yla asla barışmayacağız.

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Konuyu saptırmayalım.

Sayın Başkan, konuşmama müdahale ettiniz, gerçekten...

BAŞKAN - Sayın Irgat, yalnız, ben İç Tüzük'e göre konudan ayrılmamanız için bir talepte bulunmak durumundaydım yani.

TUĞBA HEZER ÖZTÜRK (Van) - Ama ilk defa bunu yapıyorsunuz.

BAŞKAN - Bu, İç Tüzük'ün verdiği bir görev.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Başkanım, konuya hiç girmedi ki ayrılsın!

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Hayır, konu Hükûmete gelince siz bu uyarıyı yaptınız ama, dikkatinizi çekerim.

BAŞKAN - Hayır, hayır... Bitlis'e gelince, Morityus'tan Bitlis'e nasıl geldik, onu sordum ben.

Buyurun devam edin efendim.

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Hayır, hayır... Hükûmet programına söz gelince siz bu uyarıyı yapmak hissiyatına girdiniz; anlıyorum, anlıyorum sizi.

BAŞKAN - Hayır, Bitlis'teyken söyledim.

Buyurun, Sayın Irgat.

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Anlıyorum, anlıyorum, duygunuzu anlıyorum, duygunuzu anlıyorum ama biz kendi iç sorunlarımızı çözmeden... Evet, sözleşmeler yapalım, ekonomik olarak büyüyelim ama önce bu savaşı bir durduralım, bu savaş bir dursun.

FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Hangi savaş?

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Bu savaş bir dursun. İnsanların ölümüne engel olalım.

FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Hangi savaş?

MİZGİN IRGAT (Devamla) - ...ondan sonra sözleşmelere bakalım.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Savaş mavaş işini boşver, devam et! Normal yola gir, yola!

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Dolayısıyla, ben Bitlis'e geri döneceğim. Bitlis'iyle de, Diyarbakır'ıyla da -hiç önemli değil- Karadeniz'iyle de, İzmir'iyle de buluşup gerçek politikalar üreterek ancak söylediklerinizin sahibi olabilirsiniz. Şu anda bu ülke çok kötü yönetiliyor biliyor musunuz? Şu bir gerçek ki Türkiye çok kötü bir şekilde yönetilmektedir.

MUHAMMET BALTA (Trabzon) - 1 Kasımda millet öyle söylemiyordu ama!

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Hükümetiyle, politikasıyla, ekonomisiyle, kadına bakış açısıyla şu Meclisteki şiddete, eril dile bir bakın.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Efendim, efendim? Bize her türlü hakareti et...

MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Alakası yok!

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Her açıdan örnek verebiliriz. Dolayısıyla da eleştirilere açık olun. Bu ülke kötü yönetiliyor, bu ülke kötü yönetiliyor.

Biz, buradan Hükûmet yetkilisine -tabii ki bunu gerekli bakanla da görüşeceğiz- bölgenin tamamına ve tabii ki özelde Bitlis için verilen sözlerin tutulması için baskıcı rolümüzü oynayacağız.

MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Verdiğimiz sözü biz tutuyoruz, merak etmeyin!

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Sözlerinizi hatırlatacağız...

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Mizgin Hanım, on dört yıl önceki Bitlis deresini biliyorsunuz, şu anda uçak iner oraya, uçak.

MİZGİN IRGAT (Devamla) - ...ve biz bölgede halklarımızla birlikte onların yanında olmaya devam edeceğiz.

Teşekkür ediyorum.